Abaküs Yazılım
22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/5059
Karar No: 2018/15221
Karar Tarihi: 19.06.2018

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2018/5059 Esas 2018/15221 Karar Sayılı İlamı

22. Hukuk Dairesi         2018/5059 E.  ,  2018/15221 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

    DAVA TÜRÜ : ALACAK

    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı isteminin özeti:
    Davacı, davalı işyerinde değişen alt işveren şirketler nezdinde 16.04.2008- 22.08.2014 tarihleri arasında özel güvenlik görevlisi olarak çalıştığını, iş akdinin son alt işveren firma olan ihbar olunan ... Özel Güvenlik Hiz. Ltd. Şti. tarafından, işin sona ermesi sebebiyle haklı neden olmaksızın feshedildiğini ileri sürerek, kıdem ve kıdem tazminatları ile yıllık izin ücret alacaklarına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı cevabının özeti:
    Davalı, husumet itirazında bulunmuş davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
    Mahkeme kararının özeti:
    Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Temyiz:
    Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Gerekçe:
    1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
    2- Hak kazanılan yıllık izin süresi ile ilgili uyuşmazlık bulunmaktadır.
    4857 sayılı İş Kanunu"nun 59. maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada ilişkinin sona erme şeklinin ve haklı olup olmadığının önemi bulunmamaktadır.

    Kanun’un 53. maddesine göre de, işyerinde işe başladığı günden itibaren, deneme süresi de içinde olmak üzere, en az bir yıl çalışmış olan işçilere yıllık ücretli izin verilir... İşçilere verilecek yıllık ücretli izin süresi, hizmet süresi;
    a) Bir yıldan beş yıla kadar (beş yıl dahil) olanlara ondört günden,
    b) Beş yıldan fazla onbeş yıldan az olanlara yirmi günden,
    c) Onbeş yıl (dahil) ve daha fazla olanlara yirmialtı günden,
    Az olamaz. (Ek cümle: 10/9/2014-6552/5 md.) Yer altı işlerinde çalışan işçilerin yıllık ücretli izin süreleri dörder gün arttırılarak uygulanır.
    Ancak onsekiz ve daha küçük yaştaki işçilerle elli ve daha yukarı yaştaki işçilere verilecek yıllık ücretli izin süresi yirmi günden az olamaz.
    Yıllık izin süreleri iş sözleşmeleri ve toplu iş sözleşmeleri ile artırılabilir.
    Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının 6 tam yıl hizmet süresine karşılık 90 gün yıllık izne hak kazandığı kabul edilerek hesaplama yapılmıştır. Ancak, ihbar edilen son alt işveren tarafından karar tarihinden sonra dosyaya davacının 42 gün yıllık izin kullandığına dair yıllık izin formlarının sunulmuş olduğu görüldüğünden, bu alacak kaleminin yeniden değerlendirilmesi lüzumunun hasıl olduğu anlaşılmakla, sunulan belgeler değerlendirilerek yıllık izin ücret alacağının yeniden hesap edilmesi için bozma kararı verilmesi gerekmiştir.
    Sonuç:
    Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 19.06.2018 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

    KARŞI OY

    Davacı işçinin ihbar ve kıdem tazminatı ile yıllık izin ücreti alacağının tahsiline karar verilmesi talebiyle açtığı davada mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Davalı işverence temyiz aşamasında davacıya ait imzalı yıllık izin kullanım formu sunmuş ve davacının izin kullandığı ileri sürülmüştür.
    Medeni usul hukukuna hakim ilkelerden birisi de taraflarca hazırlama ilkesidir. Buna göre dava malzemeleri taraflarca mahkemeye getirilmelidir. Taraflarca ileri sürülmemiş vakıalar hakim tarafından kendiliğinden araştırılamayacağı gibi, taraflarca dava dosyasına intikal ettirilmeyen delillerin mahkemece re"sen dikkate alınması ve hükme dayanak yapılması da mümkün değildir. Hakim, dava dosyasına usulüne uygun girmiş olan dava malzemesiyle sınırlı inceleme yapmakla yükümlüdür. Dava malzemelerinin mahkemeye tam olarak getirilmemesinin sorumluluğu taraflara aittir. Taraflar talep sonucunu dayandırdıkları vakıaları ispata yarayan delilleri göstermemişler ve süresinde sunmamışlarsa dava veya savunmalarını ispatlayamadıkları için davanın aleyhlerine sonuçlanması söz konusu olacaktır.
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 119 ve 129.maddelerine göre delillerin tarafların dilekçeleri ile mahkemeye sunulması zorunludur. 6100 sayılı Kanunun 140/5.maddesine göre dilekçede belirtilmiş olup da, ellerinde bulunan ya da getirtilmesi gereken belgeleri mahkemeye sunmamışlarsa hâkim, ön inceleme duruşmasında her iki tarafa da bu eksikliğin tamamlanması için iki haftalık kesin süre verir. Verilen kesin süre içinde belgenin ibraz edilmemesi halinde o delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılmasına karar verilir.
    İnceleme konusu olayda ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sırasında da ibraz edilmeyen yıllık izin kullanım formu banka sistemi çıktıları ilk defa temyiz aşamasında dosyaya sunulmuştur.
    6100 sayılı Kanunun 145.maddesine göre taraflar kanunda belirtilen süreden sonra delil gösteremezler. Ancak bir delilin sonradan ileri sürülmesi yargılamayı geciktirme amacı taşımıyorsa veya süresinde ileri sürülememesi ilgili tarafın kusurundan kaynaklanmıyorsa, mahkeme o delilin sonradan gösterilmesine izin verebilir.
    Davalı taraf ilk derece yargılaması sırasında süresi içinde yıllık izin belgelerini sunmadığı gibi, HMK.m.145 hükmünün sağladığı imkandan da yararlanmamıştır.
    İlk derece yargılaması sırasında elindeki belgeleri dosyaya sunmayan tarafa temyiz aşamasında belge sunmasına imkan vermek, yargılama faaliyetini ciddiye almayanı veya yargılamayı uzatma amacını taşıyan kötüniyetli kişileri ödüllendirmek olur.
    Temyiz aşamasında sunulan ödeme belgesinin dikkate alınmaması halinde alacağını tahsil ettiği halde dava açan kişinin himaye edilmiş olacağı şeklindeki görüşe de katılmak mümkün değildir. Çünkü, alacaklı olmadığı halde dava açan kişi, gizli, hileli veya gayrı meşru bir yöntemle değil, hukuki dinlenilme hakkının geçerli olduğu bir yargılama sistemi içerisinde talepte bulunmaktadır. Ayrıca, hiçbir hakkı olmadığı halde dava açan tarafla ilgili yapılacak işlem 6100 sayılı Kanunun 329.maddesinde özel olarak düzenlenmiştir. Buna göre haksız dava açan taraf, yargılama giderinden başka, diğer tarafın vekiliyle aralarında kararlaştırılan vekalet ücretinin tamamı veya bir kısmını ödemeye mahkum edilebilir. Bundan başka beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar disiplin para cezası ile mahkum edilebilir. Bu hallere vekil sebebiyet vermişse disiplin para cezası vekil hakkında uygulanır. Somut olayda davalı taraf belgelerini süresi içinde sunarak davanın reddine karar verilmesini ve sözü edilen hükmün uygulanmasını sağlayabilirdi.
    Alacaklı olmadığı halde dava açan kişinin dava hakkının olmadığı, bunun dava şartı olduğu şeklindeki görüşe de katılmak mümkün değildir. Bir kimsenin alacaklı veya borçlu olması taraf sıfatı ile ilgilidir. Taraf sıfatı ise dava şartı değildir(PEKCANITEZ, Hakan / ÖZEKES, Muhammet / AKKAN,Mine / TAŞ KORKMAZ, Hülya; Medeni Usûl Hukuku, Cilt I, 15.Bası, ..., s.612). Taraf sıfatının bulunup bulunmadığı, başka bir anlatımla bir kimsenin alacaklı veya borçlu olup olmadığı mahkeme tarafından re"sen araştırılacak bir husus değildir.
    Bu konuda ayrıca belirtmek gerekir ki, usul kanunlarımızda itiraz niteliğindeki belgelerin yargılamanın her aşamasında sunulabileceğine ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. İtiraz niteliğindeki belgelerin usulüne uygun şekilde dosyaya ibraz edilmesi halinde mahkemece re"sen göz önünde bulundurulması gerekir. Başka bir anlatımla, usulüne uygun şekilde dosyaya sunulmuş bir ödeme belgesi sonradan tarafların gözünden kaçsa bile mahkemenin bu belgeyi re"sen dikkate alması gerekir.
    Somut olayda, ilk derece yargılaması yaklaşık 1 yıl sürmüş olup, davalı taraf süresi içinde elindeki belgeleri sunmadığı gibi, tahkikatın devamı sırasında da ibraz etmemiştir. Söz konusu belgeleri temyiz aşamasında sunma nedeni konusunda da herhangi bir açıklamada bulunmamıştır. Başka bir anlatımla, belgeleri temyiz aşamasında sunarken haklı görülebilecek bir mazeret ileri sürmemiştir. Mahkemenin usul ve yasaya aykırı bir işlemi bulunmamaktadır.
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 2. maddesi uyarınca inceleme konusu dosya bakımından uygulanması gereken 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 437. maddesinde bozma nedenleri sayılmış olup, temyiz aşamasında sunulan delilin bozma nedeni yapılacağına dair bir düzenleme bulunmamaktadır. Anılan hükme göre temyiz olunan kararın tamamen veya kısmen bozulması için; hukukun veya taraflar arasındaki sözleşmenin yanlış uygulanmış olması, dava şartlarına aykırılık bulunması, taraflardan birinin iddiasını ispat için dayandığı delillerin kanun bir sebep olmaksızın kabul edilmemesi ve karara etki eden yargılama hatası ve eksiklilerinin bulunması gerekir. Temyiz incelemesinde, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen vakıa ve delillerin, hatta mahkemenin karar vermesinden sonra yaşanan vakıaların ileri sürülmesi mümkün değildir. Yeni vakıaların ileri sürülmesi ve bunların incelenmesi, karşı tarafın rızasına da tabi değildir. Çünkü temyiz incelemesinde tahkikat yapılamaz.
    Yukarıda açıkladığımız sebeplerle mahkeme kararının onanması gerektiği kanaatinde olduğumuzdan, sayın Çoğunluğun bozma yönündeki görüşüne katılamıyoruz. 19.06.2018

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi