Abaküs Yazılım
23. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/7797
Karar No: 2015/6464
Karar Tarihi: 12.10.2015

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2014/7797 Esas 2015/6464 Karar Sayılı İlamı

23. Hukuk Dairesi         2014/7797 E.  ,  2015/6464 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
    TARİHİ : 14/02/2013
    NUMARASI : 2010/69-2013/70


    Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
    - K A R A R -
    Davacı vekili, müvekkilinin davalıdan olan alacağı nedeni ile aleyhine ilamsız icra takibine geçildiğini ve borca itiraz üzerine takibin durdurulduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile %40 icra inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, taraflar arasında muhtelif ihtilaflı konular olduğunu, muaccel bir borcun bulunmadığını ve tazminat talebinin yerinde olmadığını savunarak, davanın reddini ve %40 kötüniyet tazminatının tahsilini istemiştir.
    Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalı şirkete ait hastanede tedavi gören bir kısım hastalar için davacıdan hizmet alındığı, davacı tarafın bu hastalar için düzenlediği faturaların hizmet alan hastalara uygun olduğu, toplam fatura tutarının 37.937,48 TL olarak düzenlendiği, bundan davalının 2.000,00 TL ödeme yaptığı, taraflar arasındaki sözleşmelerin 2 ve 4. maddelerine göre, hizmet alan davalının SGK kesintilerinden sorumlu olmayacağı, 5.075,75 TL"lik kesintinin davacıya yansıtılması gerektiği, 2.086,86 TL"lik tutarın ise SGK tarafından, davalıya icra takip tarihinden sonra ödendiği, taraflar arasındaki sözleşmeye göre, SGK tarafından davalıya ödeme yapıldıktan sonra, davacıya ödeme yapılacağının kararlaştırıldığı, yani bu tutarın takip tarihi itibari ile henüz muaccel halde olmadığı ve takipten önce davalının temerrüde düşürülmediği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile itirazın 28.774,87 TL asıl alacak üzerinden iptaline, asıl alacak tutarına takip tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine, kabul edilen alacağın %40"ı üzerinden hesap edilen 11.509,99 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
    Kararı, davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili temyiz etmiştir.
    YHGK"nın 17.10.2012 tarih ve 9-838 E., 715 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; genel bir kavram olarak “likid (liqiude) alacak”; “tutarı belli (muayyen), bilinebilir, hesaplanabilir alacaktır” Likit bir alacaktan söz edilebilmesi için; ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek durumda olması gerekir. Bu koşullar yoksa, likit  bir alacaktan söz edilemez (YHGK"nın 14.07.2010 gün ve 2010/19-376 E. 397 K. sayılı ilamı). Likit alacak bakımından aranan “borçlunun, talep edilen alacağı veya alacağın bütün unsurlarını bilmesi veya bilmek (kolayca hesap edebilmek) durumunda olması; bu bağlamda alacağın miktarının belirlenmesi için tarafların ayrıca mutabakata varmasına (anlaşmasına) veya mahkemenin tayin edeceği bilirkişi eliyle bir değerlendirme yapılmasına ihtiyaç bulunmaması, diğer bir anlatımla borçlunun, yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması” ölçütü birçok tartışmayı sona erdirmekle beraber, bir davada bilirkişi incelemesine gidilmesinin, alacağın likit olup olmadığı ile ilgili başlı başına bir kıstas olarak kabul edilmesi de doğru değildir. Çünkü mahkeme uygulamasında “hesap işi”, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerden olduğundan borçlunun, kendi başına hesaplayabilecek durumda olduğu asıl alacak ve temerrüt faizine itiraz etmesi halinde, mahkemenin, alacaklının alacağının miktarını, bizzat tespit etmeyip bilirkişi vasıtasıyla belirleyeceğinden, likit olan bir alacağın sırf bilirkişi incelemesi yapıldığı gerekçesi ile likit sayılmaması doğru olmayacaktır. (Kuru, Arslan, Yılmaz, Medeni Usul Hukuku, 22. Baskı, s. 737, 740). Tebliğe rağmen faturayı dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan, TTK"nın 23/2. maddesi uyarınca süresinde itiraz ve iade etmeyerek, ticari defterlerine borç kaydeden tacir, fatura münderecatını aynen kabul etmiş ve faturayı dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan, TTK"nın 23/2. maddesi uyarınca gönderen taraf, faturaya dayalı bu alacağının varlığını HMK"nın 222. maddesi (TTK"nın 84. ve 85. maddeleri) uyarınca ispatlamış olur. Deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında, faturaların itiraz ve iadesi bu sonucu değiştirmez.
    Davacı tarafça takip konusu edilen alacağın, taraflar arasındaki ticari ilişkiye dayalı olarak davacı tarafından düzenlenen faturalara dayalı olduğu, faturalar davalı tarafından itiraz edilmeksizin defterlerine kaydedildiğinden davacının faturaya dayalı alacağının varlığını HMK"nın 222. maddesi uyarınca kanıtlamış olduğu ve artık davalının, faturaya konu hizmeti almamış olmasının varılan bu sonuca bir etkisi bulunmadığı anlaşılmış olup, bu durumda, miktarı davalı yönünden bilinebilir, hesap edilebilir, belirlenebilir olan bu alacağın likit alacak niteliğinde olduğu kuşkusuzdur.
    Bu itibarla, mahkemece, dava konusu alacağın bu niteliği gözetilerek, yargılama sonunda itirazın haksızlığı belirlenen alacak tutarı üzerinden davacı yararına İİK"nın 67/2. maddesi uyarınca icra inkâr tazminatına hükmedilmesi doğru olmuştur.
    Bu açıklamalara ve dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, taraf vekillerinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harçlarının temyiz edenlerden alınmasına, davacı yönünden karar düzeltme yolu kapalı; davalı yönünden kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi