Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 15.03.2017 gün ve 2016/14583 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 27.03.2017 gün ve 2017/18840 KYB. sayılı ihbarnamesi ile;
Kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği suçundan şüpheliler ... ve ... ve resmi belgede sahtecilik suçundan şüpheliler ... ve ... haklarında yapılan soruşturma evresi sonucunda kovuşturmaya yer olmadığına, görevi kötüye kullanma ve kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği suçlarından şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma sonucunda soruşturma yapılmasına yer olmadığına dair İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 19/08/2016 tarihli ve 2015/114361 soruşturma, 2016/56442 sayılı karara yönelik itirazın reddine ilişkin İstanbul 3. Sulh Ceza Hâkimliğinin 18/11/2016 tarihli ve 2016/3922 değişik iş sayılı kararının "Görevi kötüye kullanma ve kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği suçlarından şüpheli ... hakkında soruşturma izni verilmediğinden bahisle soruşturma yapılmasına yer olmadığına ilişkin kararın 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 172. maddesi kapsamında itiraza konu bir karar niteliğinde olmayıp kesin nitelikte olduğu ve aleyhine kanun yararına bozma yoluna başvurulamayacağından, keza müşteki vekilince bir kısım şüpheliler hakkındaki kovuşturmaya yer olmadığına dair verilen karara itiraz edilerek merciince bu yönde karar verildiğinden, şüpheli ... hakkında verilen soruşturma yapılmasına yer olmadığına ilişkin karar kanun yararına bozma incelemesine konu edilmeyerek yapılan incelemede,
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 160. maddesinde yer alan “Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.” şeklindeki düzenleme karşısında, Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmak zorunda olduğu, dosya kapsamına göre sahtecilik suçlarında en önemli delil olan sahte olarak düzenlendiği ve tahrif edildiği iddia olunan belgeler üzerinde imza ve yazı incelemesi yaptırılmaksızın, usulsüz olarak reçete edildiği iddia olunan uyuşturucu etkisi olan ilaç kullanımı iddiaları ile yapılan nikah işleminde herhangi bir usulsüzlük bulunup bulunmadığına ilişkin detaylı araştırma yapılmaksızın eksik soruşturmaya dayalı kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, ortada 5271 sayılı Kanun’a uygun bir soruşturmanın bulunmadığı bir durumda, anılan Kanun’un 160. maddesi ve diğer maddeleri uyarınca soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabul edilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden” bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca, bozulması istenilmiş olmakla,
Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
İncelenen dosya içeriğine göre; kanun yararına bozma istemine atfen düzenlenen ihbarnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 19/08/2016 tarih ve 2015/114361 soruşturma, 2016/56442 sayılı karara yönelik itirazın reddine ilişkin mercii İstanbul 3. Sulh Ceza Hakimliğinin 18/11/2016 tarih, 2016/3922 Değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde takdir ve ifasına, dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 15.05.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.