1. Hukuk Dairesi 2015/2309 E. , 2017/5366 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, duruşma istemi süreden reddedildi. Tetkik Hakimi ..."nin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, korkutma (ikrah) hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ile tescil istemine ilişkindir.
Davacı, dava dışı oğlu ... ile davalı ...’in kendisini ölümle tehdit etmeleri sonucu kayden maliki olduğu dava konusu 5589 ada 2 parsel sayılı taşınmazın 1/18 payını davalı ...’e tapuda satış suretiyle temlik ettiğini ileri sürerek tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa taşınmazın güncel değerinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tahsili isteminde bulunmuş, yargılama sırasında son kayıt maliki ...’e karşı açılan tapu iptali ve tescil talepli dava eldeki dava ile birleştirilmiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, iddanın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Ne var ki, yapılan araştırmanın hükme yeterli olduğunu söyleyebilmek mümkün değildir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; çekişme konusu 5589 ada 2 parsel sayılı taşınmazın 1/18 payı davacıya ait iken 08.07.2011 tarihinde davalı ..."e, ... tarafından da 19.09.2011 tarihinde birleştirilen davanın davalısı ..."e satış suretiyle temlik edildiği kayden sabittir.
Bilindiği gibi ikrah(korkutma), bir kimsenin başka surette yapmayacak olduğu bir hukuksal işlemi bir kötülüğün kendisinin veya yakınlarının başına gelebileceğini görerek yapmasına neden olan ürkütülmedir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun(TBK) 37. (818 sayılı Borçlar Kanunu"nun(BK) 29.) maddesine göre, bir kimse karşı tarafın veya üçüncü bir kişinin kendisi ya da yakınlarının maddi veya manevi varlığına yönelik hukuka aykırı ve esaslı korkutması sonucu yaptığı sözleşme ile bağlı sayılamaz. TBK"nin 38. (BK"nin 30.) maddesinde belirtildiği gibi, korkutmadan(ikrah-tehdit) söz edilebilmesi için, korkutmanın sözleşmeyi yapan kimsenin veya yakınlarının kişilik haklarına veya mal varlıklarına yönelik olması, korkutmaya maruz kalanın sübjektif durumuna göre ağır ve derhal meydana gelebilecek nitelik taşıması, haksız(hukuka aykırı) sayılması, illiyet bağının bulunması yani sözleşmenin korkunun yarattığı etki sonucu yapılması zorunludur. Bu koşulların varlığı halinde iradesi sakatlanan taraf, isterse iptal hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili(makable şamil) olarak ortadan kaldırılabilir.
Hemen belirtmek gerekir ki, iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. Korkunun kalktığı tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde sözleşme karşı tarafa yöneltilecek tek taraflı sarih ve zımni bir irade açıklaması ile feshedilebileceği gibi def"i veya dava yoluyla da kullanılabilir(TBK"nın 39. md). Sözleşme iptal edilmekle yapıldığı andan itibaren ortadan kalkacağı için yerine getirilen edim, istihkak davası(tapulu taşınmazlarda iptal ve tescil davası), bunun mümkün olmadığı hallerde sebepsiz zenginleşme davası ile geri istenebilir.
Somut olayda, davacı dava dilekçesinde tanık deliline dayanmıştır. HMK m. 240/2’ye göre “Tanık gösteren taraf, tanık dinletmek istediği vakıayı ve dinlenilmesi istenen tanıkların adı ve soyadı ile tebliğe elverişli adreslerini içeren listeyi mahkemeye sunar.” Mahkemece iddia ve savunmalarını ispatlamaları için HMK m. 140/5 gereğince taraflara süre verilerek tanık isim ve adreslerinin bildirilmesi olanağının tanınması, bildirilen tanıkların usulen dinlenerek, tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi ve yukarıda belirtilen ilke uyarınca bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
Davacı vekilinin temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 12.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.