20. Hukuk Dairesi 2017/3811 E. , 2017/7393 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının ilgili apartmanda 2007 senesinden 2009 yılının 7. ayına kadar yöneticilik yaptığını, apartmanda 12/07/2009 tarihinde yapılan genel kurul toplantısı sonucu müvekkillerin yeni yönetici seçildiğini, bu genel kurulda davalının ibra edilmediğini ve davalının apartmana ait defterlerin aradan 4 ay geçtikten sonra yeni yönetime teslim ettiğini, yeni yönetimce defterler incelendiğinde eski yönetici olan davalının deftere işlediği bazı harcamaların makbuz ve faturalarının olmadığı ve mükerrer ödemeler yapıldığının görüldüğünü, bunların takribi miktarının 30,000,00.-TL civarında olduğunun tespit edildiğini belirterek makbuz veya faturalandırmadan gider göstermek ve mükerrer ödeme göstermek sureti ile kat maliklerinden topladığı aidatların bir kısmını zimmetine geçirdiği anlaşılan davalıdan fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile şimdilik 30,000,00.-TL alacağın yöneticiliği bıraktığı tarihten itibaren aylık % 5 gecikme faizi ile birlikte tahsili istenilmiş, mahkemece; KMK"nın 38.maddesi uyarınca yönetici kat maliklerine karşı aynen vekil gibi sorumlu olduğu, yöneticinin sorumluluğu görev süresi ile sınırlı olup, bu süre içerisinde görevini kasten ya da ihmal sonucu yerine getirmemesi yüzünden kat maliklerin uğradığı zararları karşılamak zorunda olduğu, ancak; Kat Mülkiyeti Kanununun 38. maddesinde düzenlenen yöneticinin sorumluluğunda en önemli unsur, yönetim kasasında veya banka hesabında ödenmesi gereken borçları karşılayacak miktarda para bulunması olduğu, (Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin 18/12/2003 gün ve 2003/8239-10144 Esas ve Karar sayılı ilamı) her ne kadar davalının yöneticilik yaptığı dönemde büyük bir miktardaki harcamayı belgeye bağlamadan gerçekleştirdiği anlaşılmış ise de, sözü geçen hususta dinlenen davalı tanıkları ilgili harcamaların fiilen yapıldığını belirttikleri, bilirkişi raporunda anılan belgesiz harcamaların bir kısmının dosyaya hiç bir evrak sunulmayan yöneticilik dönemine ilişkin olduğu ifade edildiği, bilirkişi 27/10/2014 tarihli raporunda davacı vekilinin 28/09/2010 tarihli dilekçesindeki somut iddiaları tek tek ele alıp değerlendirmiş, fakat bu iddialardan dolayı mevcut delillere göre davalı yöneticinin davacı tarafa borcu bulunduğuna dair bir sonuca ulaşılamadığı, kaldı ki bilirkişinin 19/06/2014 tarihli ek raporunda da belirtildiği üzere; davacı yöneticinin yöneticilik yaptığı dönemde gerçekleştirilen 128,312,39.-TL"lik harcamanın ilgili dönemde bir site veya apartmanda harcanması mümkün makul miktarlar olduğu neticede; mahalinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmasının taraflarca istenmediği ve gerekli masrafların karşılanmadığı bu nedenle uyuşmazlık hususundaki değerlendirmenin dosya içindeki tüm delillere, özellikle taraflarca dosyaya sunulan belge ve defterler, tanık beyanları ve bilirkişi raporuna göre gerçekleştirilmesi gerektiği, bu delillere göre ise davalının yöneticilik yaptığı dönemde makbuz ve faturalandırma
yapmadan veya mükerrer gider göstermek sureti ile kat maliklerinden topladığı aidatların bir kısmını zimmetine geçirdiği hususunda her hangi bir somut belirleme yapılamadığı, sırf bir harcamanın belgesiz yapılmasının yöneticiliğinin sorumluluğunu doğurmayacağı, esasen ilgili dönemde yapıldığı iddia edilen belgesiz harcamaların fiilen gerçekleştirildiğinin de tespit edildiği anlaşılmakla davacı tarafça ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, makbuz veya faturalandırmadan gider göstermek ve mükerrer ödeme göstermek sureti ile kat maliklerinden topladığı aidatların bir kısmını zimmetine geçirdiği anlaşılan davalıdan fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile şimdilik 30,000,00.-TL alacağın yöneticiliği bıraktığı tarihten itibaren aylık % 5 gecikme faizi ile birlikte tahsili istemine ilişkindir.
Dosya içerisindeki bilgi, belgelerden ve bilirkişi raporundan; bir kısım harcamaların belgeli bir kısım harcamaların belgesiz olup, ancak oluşa uygun olduğu gerekçesi ile dava reddedilmiş ise de mahkemece tarafların itirazları doğrultusunda taraflara delillerini sunma hususunda kesin süre verilerek gerektiğinde mahallinde keşif yapılarak yapılan işlerin ve harcamaların Kat Mülkiyeti Kanununa göre anataşınmaza harcanıp harcanmadığı konusunda bilirkişiden denetime ve hüküm kurmaya elverişli rapor aldırılarak, raporlar arasındaki çelişkiyi de giderecek şekilde hüküm kurmaya yeterli delil ve gerekçelerle oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, dosyadaki varsayıma dayalı bilirkişi raporu ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 09/10/2017 günü oybirliği ile karar verildi.