21. Hukuk Dairesi 2019/2167 E. , 2020/2793 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:İş Mahkemesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
Davacı, davalılardan işverenlere ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme bozma üzerine ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.Hükmün davalılardan Kurum, ... ve ... ile ... vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava, 15.7.1980-13.2.2010 tarihleri arasında davalılara ait apartman işyerinde aralıksız bekçi ve kapıcı olarak çalıştığının tespitine karar verilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hüküm, davalılardan Kurum vekili, ..., ... ve ... tarafından temyiz edilmiştir. Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Yasal dayanağı 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri olan bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği ya da çalıştıklarının Kurumca tespit edilip edilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu yasal koşul oluşmuşsa işyerinin o dönemde gerçekten var olup olmadığı, Kanun"un kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma iddiasının gerçeğe uygunluğu özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispatlanabilirse de çalışmasının konusu, sürekli kesintili mevsimlik mi olduğu, başlangıç ve bitiş tarihleri ve alınan ücret konularında tanıkların sözleri değerlendirilirken bunların inandırıcılığı üzerinde durulmalı, verdikleri bilgilere nasıl vakıf oldukları, işveren ve işçiyle, işyeriyle ilişkileri, bazen uzun yılları kapsayan bilgilerin insan hafızasında yıllarca eksiksiz nasıl taşınabileceği düşünülmeli ve tanıklar buna göre dinlenmeli, işyerinin kapsam kapasite ve niteliği ile bu beyanlar kontrol edilmeli, mümkün oldukça işyerinin müdür, amir, şef, ustabaşı ve posta başı gibi görevlileri ve o işyerinde çalışan öteki kişiler ile o işyerine komşu ve yakın işyerlerinde bu yeri bilen ve tanıyanlar dahi dinlenerek tanık beyanlarının sağlığı denetlenmeli ve çalışma olgusu böylece hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak sağlıklı bir biçimde belirlendikten sonra ücret konusu üzerinde durulmalı, tespiti istenilen sürenin evvelinde ve sonrasında beyyine başlangıç sayılabilecek ödeme belgeleri ve sair bu nitelikte bir belge yoksa Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunun m.288 de yazılı sınırları taşan ücret alma iddialarında yazılı delil aranmalı, bu sınırlar altında kalan ücret alma iddialarında ücret miktarları tanıklardan sorulmalı, 506 sayılı Yasa"nın 3/B-D maddeleri ile 5510 sayılı Yasa"nın 6/a-c maddelerinde de olduğu gibi ücretin sigortalı sayılmanın koşulu olan durumlarda ücret alma olgusunun var olup olmadığı özellikle saptanmalıdır. Bu davalarda işverenin kabulünün tek başına hukuki bir sonuç doğurmayacağı göz önünde tutulmalıdır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır. Ayrıca çalışmanın blok çalışma niteliğinde olması yani kesintisiz devam etmesi halinde hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği gibi, mevsimlik çalışmanın bulunması ve bu çalışmanın yıllar itibariyle kesintisiz sürdüğünün kabulü halinde de çalışılmayan dönemde hizmet akdi askıda olduğundan hükme esas alınan 5 yıllık hak düşürücü sürenin başlangıcı olarak, mevsimlik çalışmanın sona erdiği yılın sonu esas alınması gerekir. Yukarıda açıklanan hususlar, yeterli ve gerekli bir araştırmayla ve deliller hep birlikte değerlendirilerek aydınlığa kavuşturulduktan sonra o çalışmanın sigortalı çalışma niteliğinde olup olmadığı, ya da ne zaman bu niteliğe kavuştuğu yönü üzerinde durulmalı ve çalışmayı kapsama alan yasanın yürürlük tarihinden sonraki dönem için hizmetin tespitine karar verilmelidir. Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davalı işyerinden verilmiş işe giriş bildirgesi ve sigortalı bildirim bulunmadığı, ... Belediyesi zabıta Müdürlüğünce yapılan araştırma sonucu söz konusu yerin iki katlı bina olduğu,1971 yılından itibaren ... ve ... nun ikamet ettiği ,... nun ... ile birlikte 1982 yılında davacı ...’ı yardıma muhtaç olduğu için bahçedeki müştemilata yerleştirdiği, ilk yıllarda bir kez, ... in ölümünden sonra haftada iki kez evlerine temizliğe geldiği, başka evlere de temizliğe gittiği, kira su elektrik faturası ödemediğinin (...’nun beyanlarıyla) bildirildiği, davacı adına abonelik olmadığı, davacının 29.3.2009 seçiminde ... ilöğretim okulunda ... ta oy kullandığı, Muhtar ... ın 8.4.2009 tarihli yazısında davacı ile eşinin 15.7.1980 den itibaren ... Sokak 18- 1 de kapıcı -bekçi olarak ikamet etmeye başladığı ve halen de öyle olduğunun belirtildiği, 22.12.2009 tarihli noter ihtarnamesiyle ... ’un 1 nolu daireyi müştemilatıyla satın aldığını davacı ile eşinin tahliye etmesi için ihtarda bulunduğu , Tapu kaydına göre 1 nolu bağımsız dairenin 18.10.1972 ile 8.1.2009 tarihleri arası ... e ait olduğu, 8.1.2009 da ... ye ondanda 2.12.2009 da ... ’a satıldığı, Mahkemenin davanın kabulüne dair iki kararının bozma gereği yerine getirilmediğ ve gerekli araştırma yapılmadığı gerekçesiyle bozulduğu, 6/10/2017 tarihli bilirkişi raporunda davacının çalışmasının süreklilik arz etmediği yönünde tespit yapıldığına dair görüş bildirildiği, komşu ve muhtar tanığın beyanlarının davacının çalışmasının mahiyetini izah edemediği, dosyadaki verilerden iki katlı apartmanda kapıcı olarak tam zamanlı çalışmanın mümkün olup olmadığı, çalışmanın süresinin ve mahiyetinin tam olarak ortaya konulamadığı anlaşılmıştır. Mahkemece yapılacak iş; çok uzun süreli olan çalışma iddiasının tam zamanlı bir çalışma olup olmadığını araştırmak, kısmi çalışma kanaatine varılırsa çalışmanın günde kaç saat ya da haftada kaç gün olduğu hususunu belirlemek, çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasanın 2, 6, 9 ve 79/8. maddeleri gereğince ortaya koyduktan sonra sonucuna göre karar karar vermekten ibarettir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, bir kısım davalılar ve Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden ilgililerine iadesine, 25/06/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.