(Kapatılan)20. Hukuk Dairesi 2017/7311 E. , 2020/199 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar Hazine, Orman Yönetimi ve ... vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili Çaycuma Asliye Hukuk Mahkemesine vermiş olduğu dava dilekçesi ile birlikte, Kayabaşı köyünde bulunan ... namlı taşınmazı, İlyas Yılmaz ve ...’ın kendilerine ait olduğunu belirterek Çaycuma Noterliğinin 2 Kasım 1994 tarih ve 14714 yevmiye ve 7 Aralık 1993 tarih 17674 yevmiye nolu senetlerle davacıya sattıklarını, daha sonra ...’ın taşınmazın satıcılarında murisi olan ...’a ait olduğu ve kendisininde bu yerde pay sahibi olduğu iddiasıyla Çaycuma Sulh Hukuk Mahkemesinde açtığı davanın 2000/23-2004/109 sayılı kararla kabul edildiği, 4 Nisan 2005 tarihinde taşınmaz üzerinde hak sahibi olan ..., ..., ......i’nin de paylarının satın alındığını, böylece taşınmazdaki 400/480 payın davacıya geçtiğini belirterek tapusuz olan taşınmazın tapuya tescilini talep ve dava etmiştir.
Çaycuma Asliye Hukuk Mahkemesince taşınmazın iştirak halinde mülkiyet hükümlerine tabi olduğu, iştirak halinde mülkiyet rejiminde şeriklerin şerik olmayan birine hisse satışı ancak satın alanın tüm hisseleri toplaması halinde geçerli olacağı, aksi halde yapılan satışların geçersiz olduğu, paydaşlar arasında müşterek mülkiyete geçildiği veya paylaşım yapıldığı hususunda bir iddianın da bulunmadığı, geçersiz satış ile mülkiyet veya zilyetliğin kazanılması mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 11/02/2010 tarih 2009/18753-2010/1612 E.-K. sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmiştir.
Hükmüne uyulan bozma ilamında özetle; “1) Davacı vekilinin davalı taşınmazın (B) ve (A) ile gösterilen bölümüne ilişkin temyiz itirazları yönünden;
Davacı, satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak Medeni Yasanın 713. Maddesi gereğince taşınmazın adına tescili için dava açmış, mahkemece; taşınmazın iştirak halinde mülkiyet hükümlerine tabi olduğu, iştirak halinde mülkiyet rejiminde bulunan taşınmazlarda bir kısım parselin üçüncü kişilere satışının geçersiz olduğu, ancak tüm payların satışı halinde geçerli olacağı, paydaşlar arasında müşterek mülkiyete geçildiği veya paylaşım yapıldığı hususunda bir iddianın bulunmadığı, geçersiz satış ile mülkiyet veya zilyetliğin kazanılması mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Temyiz aşamasında, davacı diğer paydaşların paylarını da satın almış ise de; her davanın açıldığı tarihteki şartlara göre değerlendirileceği, davanın açıldığı tarihte iştirak halinde mülkiyet hükümlerine tabi olan taşınmazın satışına bütün şerikler katılmadığından satışın geçersiz olduğu, davacının tüm payları satın alması halinde yeni bir dava açabileceği, bu davanın yeniden açılacak davada davacı yönünden kesin hüküm de oluşturmayacağı belirlenerek davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, bu bölüme ilişkin temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2) Davacı vekilinin davalı taşınmazın (C) ve (D) ile gösterilen bölümüne ilişkin temyiz itirazları yönünden;
Davacı, bilirkişi krokisinde (C) ve (D) ile işaretli bölümlerin kendi müstakil zilyetliğinde olduğunu belirterek kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tescil isteminde bulunmuştur. Mahkemece; davalı Hazinenin davaya karşı çıktığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Mahkemenin gerekçesi yasal dayanaktan yoksundur. Davanın niteliğine ve davalının sıfatına göre davalı Hazinenin davayı kabul etmesi mümkün değildir. Buna göre, mahkemece; öncelikle, yörede orman veya arazi kadastrosunun yapılıp yapılmadığının araştırılması, yapılmış ise görevsizlik kararı verilerek dosyanın kadastro mahkemesine gönderilmesi, yapılmamışsa; davacının iddialarına göre, yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği koşullarının oluşup oluşmadığı yöntemince araştırılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.” gereğine değinilmiştir.
Çaycuma Asliye Hukuk Mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde dava konusu taşınmazın kadastro tutanağının 14.2.2007 tarihinde düzenlendiğinden mahkemenin görevsizliğine yetkili ve görevli Çaycuma Kadastro Mahkemesine dosyanın gönderilmesine karar verilmiş, kesinleşmesine müteakip dosya Çaycuma Kadastro Mahkemesine gönderilmiş, HSYK Genel Kurulunun yetkilerin belirlenmesine ilişkin 4.6.2013 tarih ve 1074 sayılı, 11.6.2013 tarih 1130 sayılı Kararı ile Çaycuma Kadastro Mahkemesi teşkilatının kaldırılması ve yargı çevresinin Devrek Kadastro Mahkemesi yargı çevresine dahil edilmesine karar verilerek 2013/64 Esasına kayıt görmüştür.
Devrek Kadastro Mahkemesince dava konusu taşınmazın özel mülkiyete konu olabilecek yerlerden olduğu, parselin önceleri davacı ... ile davalı ... ve İlyas Yılmaz"ın müşterek zilyetliğinde olduğu, davacının öncelikle ... ve İlyas Yılmaz hisselerini satın aldığı, kadastro tespit tarihinden önce diğer paydaşların paylarını da satın aldığı, böylelikle taşınmazın tamamının ... tasarrufuna geçtiği, parselin zilyetliğinin halen ..."ın elinde olduğu, ... yönünden zilyetlikle iktisap koşullarının gerçekleştiği gerekçesi ile davanın kabulü ile dava konusu ...ili, ...ilçesi, ...ı köyünde kain 112 ada 29 parsel sayılı taşınmazın davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar Hazine, Orman Yönetimi ve ... vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
1- Davalı ... Yönetimi ve Hazinenin esasa yönelik temyiz itirazları bakımından; incelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırmada; çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu ve davacı gerçek kişi yararına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşulları oluştuğundan yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre davalı ... Yönetimi ve Hazinenin esasa yönelik temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Davalı ... Yönetimi, Hazine ve Karayolları Genel Müdürlüğünün yargılama giderlerine yönelik temyiz itirazları bakımından;
28.04.2018 tarihinde yürürlüğe giren 7139 sayılı Kanunun 33. maddesi ve 492 sayılı Harçlar Kanununun 13/j maddesine göre davalı ... Yönetimi, Hazine ve Karayolları Genel Müdürlüğünün yargılama giderleri ve harçlarından muaf olduğu ve davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiği hususu gözetildiğinde davalı ... Yönetimi, Hazine ve ... aleyhine harçlara ve yargılama giderine hükmedilmesi hatalı olup bu hususlar yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu sebeple hükmün 3 nolu “3- Karar tarihi itibari ile alınması gereken 216,770 TL eksik harcın davalılardan müştereken alınarak Hazineye gelir kaydına”, 4 nolu “4- Suçüstünden yapılan 1.252,12 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken alınarak Hazineye gelir kaydına”, 5 nolu “5- Davacının yapmış olduğu 307,30 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken alınarak Hazineye gelir kaydına” ve tekraren 5 nolu “5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 3402 sayılı Kanunun 31/son maddesi gereğince takdiren 600,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine” bentlerinin hükümden çıkarılarak yerine “3- Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, harç tayinine yer olmadığına” ve “4- Davacı lehine vekalet ücretine yer olmadığına” bentlerinin eklenerek hükmün düzeltilmiş bu şekliyle onanmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: 1) Yukarıda bir numaralı bentde açıklanan nedenlerle davalı ... Yönetimi ve Hazinenin esasa yönelik temyiz itirazlarının REDDİNE,
2) İki numaralı bentde açıklanan nedenlerle hükmün düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla HUMK’nın 438/7. maddesine göre düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 20/01/2020 günü oy birliğiyle karar verildi.