3. Hukuk Dairesi 2020/12078 E. , 2021/741 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (TİCARET)MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairemizce bölge adliye mahkemesi kararının kaldırılmasına ve ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesi üzerine, ilk derece mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; elektrik abonesi bulunduğu davalı şirketin düzenlediği faturalar ile kendisinden hukuka aykırı olarak kayıp-kaçak, dağıtım, sayaç okuma, iletim ve perakende satış hizmeti bedeli tahsil ettiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak üzere, şimdilik 1.000 TL"nin faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı; davaya konu bedellerinin tahsilinin mevzuata uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece bozma sonrası; konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, davacı vekilinin yargılama giderlerine yönelik tavzih dilekçesine istineden 25.02.2020 tarihli tavzih kararı ile hükmün 3. bendinin "toplam 386,00 TL yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine" şeklinde tavzihine karar verilmesi üzerine, davacı vekili tarafından işbu tavzih kararı ile birlikte hüküm temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre; davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan esasa ilişkin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Davacının yargılama giderlerine yönelik tavzih kararına ilişkin temyiz incelemesinde; Hükümlerin tavzihi; hükmün müphem olması veya birbirine aykırı (çelişik) fıkralar ihtiva etmesi halinde, hükmün gerçek anlamının meydana çıkarılması için başvurulan bir yoldur.
HMK’nın 305. maddesinde belirtildiği gibi, açık olmayan veya çelişik fıkraları kapsayan hükümlerin açıklanması istenebilir. Yargılamanın iadesine karar verilmedikçe veya hüküm temyiz edilip bozulmadıkça verilen hükmün değiştirilmesi mümkün değildir. Hükümlerin tavzihi de bunun bir istisnası olarak kabul edilemez. Hakim burada hükmün başka türlü anlaşılmasını önlemek için gerçeği ortaya koymakla ödevlidir.
Tavzih, kural olarak sadece hüküm fıkrası hakkında olur. Hükmün gerekçesinin açıklanması için, tavzih yoluna başvurulamaz. Ancak, hüküm fıkrası ile gerekçe arasında bir çelişki varsa, bu çelişkinin giderilmesi için tavzih yoluna başvurulabilir (HGK"nın 14.06.1967 tarihli ve 1967/9-462 E, 300 K, sayılı ilamı).
Tavzih yoluna başvurabilmek için hükmün kesinleşmesini beklemeye gerek yoktur. Kesinleşmemiş olan kararlar hakkında da hükmün icrasına (yerine getirilmesine) kadar tavzih istenebilir. Fakat tavzih talebinde bulunulmakla temyiz süresi durmaz.
İlamın icraya konmasından sonra da, ilam tamamen icra edilinceye kadar hükmün tavzihinin istenilmesi mümkündür. İcra Müdürünün hükmü yorumlamak (tavzih etmek) yetkisi yoktur. Hüküm ancak onu vermiş olan mahkemece tavzih edilir.
Hakim tavzih yolu ile hükümde unutmuş olduğu talepler hakkında karar verip bunu hükmüne ekleyemez. Bunun gibi hüküm verirken unutmuş olduğu vekalet ücreti veya faiz hakkında tavzih yolu ile bir karar verip bunu hükmüne dahil edemez. Aynı şekilde kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişki de tavzih yolu ile giderilemez. Bütün bu anlatımlardan çıkan netice, tavzih yolu ile kesinleşmiş olan hüküm sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez (Prof, Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, Altıncı Baskı, 2001r cilt 5, sayfa 5270 vd.).
Hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar, mahkemece re’sen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilir (HMK m.304/1).
Yine HMK"nın 332. maddesinde, "(1) Yargılama giderlerine, mahkemece resen hükmedilir. (2) Yargılama gideri, tutarı, hangi tarafa ve hangi oranda yükletildiği ve dökümü hüküm altında gösterilir." şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Buna göre; mahkeme yargılama giderlerine herhangi bir talep olmasa dahi kendiliğinden karar verir. Mahkemenin yargılama giderleri hakkında hüküm vermeyi ihmal etmesi, tavzih yolu ile dahi düzeltilemez.
Somut olayda mahkemece; konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş ancak yargılama giderlerine yönelik olarak herhangi bir hesap yapılmadan sadece davacı ve davalı tarafından yapılan yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına şeklinde hüküm kurulmuştur. Bilahare, davacı tarafın bu yöne ilişkin tavzih talebine istinaden hükmün 3. bendinin toplam 386 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine şeklinde hüküm tavzihi cihedine gidilmiş olması, usul ve yasaya aykırıdır.
Bundan ayrı, dosyadaki bilgi ve belgelerini davacı tarafından yapılan yargılama giderinin (harç, posta ve tebligat masrafı vs.) toplam 637,70 TL olduğu anlaşılmaktadır.
Ne var ki, yapılan bu yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararın düzeltilerek onanması HUMK"nın 436/2. maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle mahkemece verilen 25/02/2020 tarihli tavzih kararının kaldırılmasına, hüküm fıkrasının 3. bendinin çıkarılarak yerine "3- Davacı tarafça yapılan toplam 637,70 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,..." ifadesinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 02/02/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.