Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2010/19-27
Karar No: 2010/50

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2010/19-27 Esas 2010/50 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacı, üç taşınmazı resmi sözleşme ile satın aldıktan sonra, bu taşınmazların üzerinde davalı banka lehine üç ayrı ipotek tesis edildiğini fark etmiştir. Daha sonra, davalı banka tarafından müvekkili hakkında üç ayrı takibe geçildiği için, müvekkili ipotek bedellerini ödemek zorunda kalmış ve ipoteklerin kaldırılmadığını iddia ederek bu taşınmazların üzerindeki ipotekleri kaldırılması için dava açmıştır. Mahkeme, ipoteklerin kesin borç ipoteği olduğunu, davacının iki taşınmazın ipotekler nedeniyle sorumlu olduğunu tespit etmiş ve bu taşınmazlar yönünden davanın kabulüne karar vermiştir. Ancak, daha önce alınan raporlar ile son rapor arasında çelişki olduğu saptanmıştır. Özel Daire bozma kararında, raporlar arasında çelişki bulunduğunu belirterek, bu raporların hükme dayanak alınamayacağını kabul etmiştir. Hukuk Genel Kurulu da bu kararı destekleyerek, raporların hükme dayanak alınamayacağına ve kararın önceki haliyle direnme kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğuna hükmetmiştir.
Kanun Maddeleri:
HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU (MÜLGA) Madde 283, HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU (MÜLGA) Madde 284, HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU (MÜLGA) Madde 286, HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUN
Hukuk Genel Kurulu 2010/19-27 E., 2010/50 K.

Hukuk Genel Kurulu 2010/19-27 E., 2010/50 K.

  • BİLİRKİŞİ
  • İPOTEĞİN FEKKİ
  • 1086 S. HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) [ Madde 283 ]
  • 1086 S. HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) [ Madde 284 ]
  • 1086 S. HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) [ Madde 286 ]
  • "İçtihat Metni"

    Taraflar arasındaki “

    “İpoteğin fekki”

    ” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir 1.Sulh Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 15.05.2008 gün ve 2004/910 E., 2008/522 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 11.06.2009 gün ve 2008/7772 E., 2009/5606 K. sayılı ilamı ile; (...Davacı vekili, müvekkilinin dava dışı kişilere ait olan (3) taşınmazı tapuda resmi sözleşme ile satın aldığını, ancak satım sırasında, taşınmazlar üzerinde davalı adına (3) ayrı ipotek tesis edildiğinin anlaşılmasına rağmen eski maliklerin ödeme taahhüdü üzerine satım işleminin gerçekleştiğini, daha sonra davalı bankanın müvekkiline ihtarname keşide edip, müvekkili hakkında (3) ayrı takibe geçtiğini, bunun üzerine müvekkilinin ipotek bedellerini davalı bankaya ödediğini, ipoteğin limit (maksimal) ipotek olduğunu, buna rağmen davalının takibe devam edip, ipotekleri kaldırmadığını belirterek taşınmazlar üzerindeki ipoteklerin kaldırılmasını talep ve dava etmiştir.

    Davalı banka vekili, davacının söz konusu (3) taşınmazı ipotekli olarak satın aldığını, davacının taşınmazları satın aldığı eski maliklerin müvekkili banka aracılığı ile Alman Yapı Tasarrufu Kredisi kullandıklarını, kredilerin taşınmazlar esas alınarak verildiğinden her bir taşınmaz üzerine müvekkili banka lehine ipotek tesis edildiğini, kredi borcunun ödenmemesi üzerine de ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takibe geçildiğini, ipoteklerin limit (üst sınır) ipoteği olmayıp anapara ipoteği olduğunu ve borcun tamamını kapsadığını, davacının borcun tamamından sorumlu olduğunu öne sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

    Mahkemece yapılan yargılama sonunda dava konusu taşınmazlar üzerinde konan ipoteklerin kesin borç ipoteği olduğu, yargılamanın devamı süresinde taşınmazlardan bir tanesi üzerindeki ipoteğin kaldırıldığı bu nedenle bu taşınmaz nedeni ile davanın konusunun kalmadığı, diğer (2) taşınmaz nedeni ile davacının ipotekler nedeni ile sorumlu olduğu miktarları icra dosyalarına depo etmesi nedeni ile bu taşınmazlar yönünden ise davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı banka vekilince temyiz edilmiştir.

    Mahkemece, davacının davalı banka lehine tesis edilen ipoteklerden dolayı sorumlu olduğu miktarın tespiti için çeşitli tarihlerde bilirkişi incelemeleri yaptırılıp son rapora göre hüküm kurulmuştur. Oysaki, daha önce alınan raporlar ile son rapor arasında çelişki olduğu görülmüştür. Bu durumda mahkemece raporlar arasındaki çelişkiyi gidermek için konusunda uzman bilirkişi veya bilirkişi kurulundan rapor alınarak tüm deliller birlikte değerlendirilmek sureti ile uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

    TEMYİZ EDEN: Davalı vekili

    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

    Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 286.maddesine göre hakim bilirkişi raporuyla bağlı olmayıp, verilen rapor hüküm kurmaya elverişli değil ise mahkemece yapılacak iş ya HUMK 283 maddesi uyarına aynı bilirkişiden ek rapor almak ya da HUMK. 284 maddesi uyarınca yeniden inceleme yaptırmaktan ibarettir.

    Mahkemece alınan raporlar birbiriyle çelişse dahi hakim bunlardan birine dayanarak karar verebileceği gibi hiçbirini hüküm kurmaya yeterli bulmaz ise yeniden bilirkişi raporu alabilir.

    Özel Daire bozma kararında çeşitli tarihlerde alınan bilirkişi raporları arasında çelişki bulunduğunu söylemekle zımnen bu raporların hükme dayanak alınamayacağını kabul etmiştir.

    Somut olayda hükme esas alınan rapor hüküm kurmaya elverişli olmadığından Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

    SONUÇ:Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, 03.02.2010 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi