3. Hukuk Dairesi 2017/1541 E. , 2017/983 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki ihtiyati haciz konulması talebine ilişkin davanın mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
İhtiyati haciz isteyen vekili, karşı taraf şirket ile en son 27/10/2015 tarihli 3. Ek ticari işletme kira sözleşmesi imzaladığını, sözleşmeye aynı tarihle kefalet sözleşmesi ile ..."ın müşterek ve müteselsil kefili olduğunu, bakiye kira borcunun 3.000.000- USD olarak kararlaştırıldığını, bu bedele karşılık peşinen kiracı şirketin keşide ettiği çekler verildiğini, vadelerini uzattığı çeklerden birinin vadesinin yaklaşması üzerine çekin bankaya ibrazında karşılıksız olduğunu öğrendiklerini, 31.12.2015 vade tarihli 250.000 USD bedelli çekin borçlu tarafından ödenmesi aksi halde hem borçlu hem de kefil aleyhine yasal yollara başvurulacağının ihtar edildiğini, bugüne kadar herhangi bir ödeme yapılmadığını, borçluların kötü niyetle adres değiştirdiklerini, mallarını kaçırma ve eksiltme gayreti içine giriştiklerini, karşılıksız kalan çek için İstanbul 23. İcra Müdürlüğünde takip başlattıklarını, sözleşmenin 3.5 maddesinde yer alan muacceliyet şartının, taraflar tacir olduğundan ve sözleşme ticari işletme kira sözleşmesi olduğundan 6353 Sayılı Kanunun Geçici 2. Maddesi gereğince geçerli bulunduğunu, sözleşmenin 3.4 maddesi gereğince tüm kira ödemelerinin muaccel hale geldiğini belirterek bakiye 2.750.000 USD kira alacağının tahsilinin temini için ihtiyati haciz isteminde bulunmuştur.
Mahkemece iddia ve dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, talebin 31/12/2015 tarihinde ödenmeyen 250.000 USD bedelli çeke dayalı kira alacağının ödenmemesinden dolayı, sözleşme hükmüne dayalı olarak muaccel olduğu iddia edilen bakiye kira alacağının varlığının ve muaccel olup olmadığının yargılamayı gerektirmesi nedeniyle İİK"nın 257. m. koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle, ihtiyati haciz isteminin reddine karar verilmiştir. Kararı, ihtiyati haciz talep eden vekili temyiz etmiştir.
İcra İflâs Hukukundaki ihtiyati haciz müessesi, medenî usul hukukundaki ihtiyati tedbir ve idare hukukundaki yürütmenin durdurulması müesseseleri gibi bir geçici hukuki koruma önlemidir (Üstündağ, S. : İhtiyati Tedbirler, İstanbul 1981, s. 1.)
Talep, ihtiyati haciz istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda özetlenen gerekçe ile talebin reddine karar verilmiştir. Ancak, İİK"nın ihtiyati haciz koşullarını düzenleyen 257. maddesinde, vadesi gelmiş ve rehinle temin edilmemiş bir para borcunun alacaklısının borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz malları ve alacakları ile diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği düzenlenmiştir. Aynı Yasa"nın 258. maddesi uyarınca alacaklının, alacağın varlığı ile haciz sebepleri hakkında mahkemede olumlu şekilde kanaat uyandırması gerekli ve yeterli olup, buradaki ispat asıl davadaki gibi tam bir ispat olmayıp yaklaşık ispattır. Bu açıklamadan sonra somut olaya gelindiğinde, her ne kadar mahkemece bakiye kira alacağının varlığının ve muaccel olup olmadığının yargılamayı gerektireceği belirtilmiş ise de, 6217 Sayılı Yasanın geçici 2.maddesinde değişiklik yapan 6353 Sayılı Yasanın 53.maddesine göre; kiracının Türk Ticaret Kanunun"da tacir olarak sayılan kişiler ile özel hukuk ve kamu hukuku tüzel kişileri olduğu işyeri kiralarında 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 323, 325, 331, 340, 343, 344, 346 ve 354"ncü maddelerinin 01.07.2012 tarihinden itibaren 8 yıl süreyle uygulanamayacağı, bu halde kira sözleşmelerinde bu maddelerde belirtilmiş olan konulara ilişkin olarak sözleşme serbestisi gereği kira sözleşmesi hükümlerinin tatbik olunacağı öngörülmektedir. Bu durumda mahkemece sözleşme ile kararlaştırılan muacceliyet şartı gereğince istenen kiralar yönünden muacceliyet koşulunun geçerli olduğunun kabulü gerekli olup olayda yargılamayı gerektirir bir durum bulunmamaktadır. Talep edenin taraflar arasındaki ticari ilişkiyi gösteren sözleşme ve bu ticari ilişkiden kaynaklanan çeklere dayanarak ihtiyati haciz isteminde bulunması karşısında, muaccel bir alacağın varlığına kanaat oluşturacak belgeleri ibraz ettiği anlaşılmakla, ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken talebin reddine karar verilmesi doğru değildir.
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 08.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.