1. Hukuk Dairesi 2015/2911 E. , 2017/5314 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ-YIKIM
Taraflar arasında görülen el atmanın önlenmesi ve yıkım davası sonunda yerel mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddine ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hâkimi ...’ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, paydaşlar arasında el atmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Davacı, 352 parsel sayılı taşınmazda davalı ile paydaş olduklarını, davalının bu taşınmaza inşaat yapmak sureti ile müdahale ettiğini, yine aynı şekilde 1 parsel numaralı taşınmazda davalının hiçbir hakkı olmadığı halde üzerinde bulunan kerpiç evi kullandığını, yapılan uyarılara rağmen bu müdahalelerine son vermediğini ileri sürerek dava konusu taşınmazlara davalının elatmasının önlenmesine ve 352 parsel sayılı taşınmazdaki haksız inşaatın kal’ine karar verilmesini istemiştir.
Yargılamanın devamı sırasında kal talebinin atiye bırakıldığı bildirilmiştir.
Davalı, 275 parsel numaralı taşınmazın babası ... adına kayıtlı olduğunu, davacının iddia ettiği şekilde taşınmaza müdahalesinin söz konusu olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabul kısmen reddine,dava konusu 352 parsel bakımından davanın davacının taşınmazdaki payı oranında kabulüne, davalının el atmasının önlenmesine, 1 parsel bakımından davanın reddine karar verilmiştir.
Çekişme konusu 352 parsel sayılı taşınmazın tapuda “bağ” niteliği ile tarafların murisleri adına paylı mülkiyet üzere kayıtlı olduğu sabittir.
Hemen belirtilmelidir ki, Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman isteyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre, payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
Öte yandan, yurdumuzda sosyal ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu, izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir.
Bilindiği üzere 4721 s. Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237., Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.), Tapu Kanunu"nun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Ne var ki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş yada fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak (fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya ortaklığın satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, "ahde vefa" kuralının yanında TMK"nin 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pek çok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır.
O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planının olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, TMK"nin müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir.
Somut olaya gelince; mahkemece hükme yeterli bir araştırma ve inceleme yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur.
Şöyle ki; paydaşlar arasında fiili kullanım biçiminin oluşup oluşmadığı ya da davacının kullanabileceği bir bölüm olup olmadığı üzerinde durulmamıştır.
Hâl böyle olunca, yerinde yeniden keşif yapılarak yukarıdaki ilkeler uygulanmak sureti ile araştırma yapılması,dava konusu edilen taşınmazda davacının kullanabileceği bir bölüm olup olmadığının saptanması ve varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davalının temyiz itirazları açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 12.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.