Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2015/267
Karar No: 2016/422

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2015/267 Esas 2016/422 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2015/267 E.  ,  2016/422 K.

    "İçtihat Metni"


    Yargıtay Dairesi : 2. Ceza Dairesi

    Elektrik enerjisi hakkında hırsızlık suçundan sanığın beraatine ilişkin, Kadınhanı Asliye Ceza Mahkemesince verilen 05.06.2008 gün ve 54-78 sayılı hükmün katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 2. Ceza Dairesi Başkanınca 25.07.2012 gün ve 23186-27788 sayı ile 6352 sayılı Kanunun geçici 2/2. maddesi uyarınca yeniden değerlendirme yapılmak üzere dosya mahkemesine iade edilmiş,
    Yerel mahkeme ise 28.03.2013 gün ve 139-34 sayı ile;
    "...Yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamından; sanığın elektrik enerjisi hakkında hırsızlık suçundan cezalandırılması istemiyle hakkında kamu davası açılmış ise de, suçun yasal unsurları oluşmadığından sanık hakkında beraat kararı verilmiştir. Ayrıca Yargıtay dairesince dosya yeni kanuna göre değerlendirme yapılması maksadıyla mahkememize iade edilmiştir. Dolayısıyla bu gönderimin bozma olduğu hususunda bir şüphe yoktur. Mahkememizce de bozma kararına göre yeniden esas numarası alınmış ve direnilmiştir. Beraat kararı verilen bir suçtan dolayı suçun unsurlarının tartışılmasının, lehe hükümlerin tartışılmasından önce geleceği hususunda kanaat oluşmuştur" şeklindeki gerekçe ile ilk hükümde olduğu gibi sanığın beraatine karar vermiştir.
    Bu hükmün de katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 30.04.2014 gün ve 336088 sayılı "onama" istekli tebliğnamesi ile Yargıtay 8. Ceza Dairesine, aynı Dairece de Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken sorun; sanığa atılı bulunan suçun sabit olup olmadığının tespitine ilişkin ise de; Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle, yerel mahkeme hükmünün Ceza Genel Kurulunca incelenmesi gereken bir direnme hükmü olup olmadığı; Ceza Genel Kurulunca incelenecek bir hüküm mahiyetinde olduğunun kabulü halinde dava zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediği hususlarının belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    Sanık hakkında, sulama amacı ile tarlasına trafo bağlayıp abonelik yaptırmaksızın kaçak elektrik kullandığından bahisle, elektrik enerjisi hakkında hırsızlık suçundan cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı; yerel mahkemece, "sanık tarafından kurulan düzeneğin, kullanılan elektriği doğru olarak kaydeder durumda olduğu, dolayısıyla sanığın elektrik hırsızlığı eylemini gerçekleştirmediği, sonradan sanığın abonelik işlemlerini yaptırdığı, eylem tarihi itibarıyla sanıkta karşılıksız yararlanma kastının da bulunmadığı" gerekçesiyle sanığın beraatine karar verildiği, hükmün katılan vekili tarafından temyizi üzerine, 2. Ceza Dairesinin Başkanlık kararı ile hükümden sonra yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanunun geçici 2. maddesinin 1. fıkrası uyarınca aynı maddenin 2. fıkrasına göre işlem yapılması için dosyanın mahkemesine iade edildiği, iade sonrası yerel mahkemece sanığın yeniden duruşmaya çağrılarak savunmasının alındığı ve "beraat kararı verilen bir suçtan dolayı suçun unsurlarının tartışılmasının, lehe hükümlerin tartışılmasından önce geleceği” şeklindeki gerekçe ile önceki hükümdeki gibi sanığın beraatine hükmolunduğu anlaşılmaktadır.
    Uyuşmazlık konusunda isabetli bir hukuki çözüme ulaşılması bakımından öncelikle, temyiz üzerine ilgili Yargıtay Dairesinde yapılacak incelemenin usulü ve verilebilecek kararlara ilişkin açıklama yapılmasında yarar bulunmaktadır.
    Yerel mahkemece verilen hükmün temyizi üzerine ilgili Yargıtay Dairesine gelen dosya, 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 40. maddesi uyarınca, görev ve iş bölümü, temyiz kabiliyetinin bulunup bulunmadığı, temyiz isteminin süresi içinde olup olmadığı, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönlerinden ön incelemeye tabi tutulduktan sonra, "heyet halinde" iş müzakere edilerek, salt çoğunlukla karar verilir. Özel Dairece verilebilecek ve işin esasını çözecek kararlar; onama, bozma, düzeltilerek onama ve düşme kararlarından biri olacaktır.
    1412 sayılı CMUK"nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken “Temyiz Mahkemesince hükmün bozulması” başlıklı 321. maddesinde;
    “Temyiz Mahkemesi, aleyhine itiraz olunan hükmü hangi cihetten kanuna muhalif görmüşse o cihetten bozar.
    Hükmün bozulmasına sebep olan kanuna muhalefet keyfiyeti, bu hükme esas olarak tesbit edilen vakıalarda olmuş ise bu muameleler dahi aynı zamanda bozulur.” hükmü öngörülmüştür.
    “Temyiz Mahkemesince davanın esasına hükmedilecek haller ve karar tashihi” başlığını taşıyan 322. maddesinde ise,
    “Hükme esas olarak tespit edilen vakıalara tatbikinde kanuna muhalefet edilmesinden dolayı o hüküm bozulmuş ise Yargıtay aşağıda yazılı olan hallerde kendisi davasının esasına hükmeder.
    1. Vakıanın daha ziyade aydınlanması gerekmeden beraete veya davanın düşmesine yahut aşağı - yukarı haddi olmayan sabit bir cezaya hükmolunması icabederse,
    2. Yargıtay Başsavcılığının iddiasına uygun olarak suçluya kanunda yazılı cezanın en aşağı derecesini uygulamayı uygun görürse,
    3. Mahkemece sabit görülen suçun unsurları ve vasfı ve cezası hükümde doğru gösterilmiş olduğu halde sadece kanunun madde numarası yanlış yazılmış ise,
    4. Hükümden sonra yürürlüğe giren kanun suçun cezasını azaltmış ve mahkemece suçluya ceza tayininde artırma sebebi kabul edilmemiş veya yeni bir kanun ile fiil suç sayılmamış olmaktan dolayı birinci halde daha az bir cezanın hükmü ve ikinci halde hiç ceza hükmolunmaması gerekirse,
    5. Açıkca tespit edilmiş olan suçlunun doğum ve suç tarihlerine göre ceza tayininde gerekli indirme yapılmamış veya yanlış olarak indirme yapılmış ise,
    6. Arttırma veya indirme sonu ceza müddeti veya miktarını tayinde maddi hata yapılmış ise,
    7. Hükmedilmiş olan ceza yerine Ceza Kanununun 29 uncu maddesince adli tevbih kararı verilmesi icabederse,
    8. Ceza Kanununun 29 uncu maddesindeki tertibin gözetilmemesi yüzünden eksik veya fazla ceza verilmiş ise,
    9. Harçlar Kanunu ile yargılama giderlerine ilişkin hükümlere ve Avukatlık Kanununa göre düzenlenen ücret tarifesine aykırılık yapılmışsa.
    Sair hallerde Temyiz Mahkemesi işi yeniden tetkik ve hükmolunmak üzere hükmü bozulan mahkemeye veya o derecede diğer civar bir mahkemeye gönderir.
    Cezayı müstelzim suç daha dun derecedeki bir mahkemenin vazifesi dahilinde ise Temyiz Mahkemesi işi o mahkemeye gönderebilir.” hükmü mevcuttur.
    Benzer yönde düzenlemeye, 5271 sayılı CMK"nun 302 ve 303. maddelerinde de yer verilmiştir.
    Temyiz incelemesi sonucu Özel Daire tarafından verilebilecek kararların hukuki niteliği üzerinde durulduktan sonra, 6352 sayılı Kanunun geçici 2. maddesindeki düzenlemenin niteliği ve sonuçlarının da değerlendirilmesi gerekmektedir.
    Kural olarak, aksine bir yasal düzenleme bulunmadıkça ve verilen hüküm yasa yolu denetiminde bozulmadıkça, hükmü veren mahkemece dosyanın yeniden ele alınması, yargılama yapılması, daha önceki kararın kaldırılması, sonradan benzer ya da değişik bir karar verilmesi hukuken geçersizdir.
    Uyuşmazlıkla ilgili 6352 sayılı Kanunun 82. maddesi ile elektrik enerjisi hakkında hırsızlık suçunu düzenleyen, 5237 sayılı TCK"nun 142. maddesinin 1. fıkrasının (f) bendi yürürlükten kaldırılmış, aynı Kanunun 83. maddesi ile de, 5237 sayılı TCK"nun karşılıksız yararlanma suçunu düzenleyen 163. maddesine;
    “Abonelik esasına göre yararlanılabilen elektrik enerjisinin, suyun veya doğal gazın sahibinin rızası olmaksızın ve tüketim miktarının belirlenmesini engelleyecek şekilde tüketilmesi halinde kişi hakkında bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur." şeklinde düzenleme içeren 3. fıkra eklenmiştir.
    6352 sayılı Kanunun geçici 2. maddesinin 2. fıkrasında;
    “Abonelik esasına göre yararlanılabilen elektrik enerjisinin, suyun ve doğal gazın sahibinin rızası olmaksızın ve tüketim miktarının belirlenmesini engelleyecek şekilde tüketilmesi dolayısıyla bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla hakkında hırsızlık suçundan dolayı kovuşturma yapılan veya kesinleşmiş olup olmadığına bakılmaksızın hakkında hüküm verilen kişinin, bu Kanun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde, zararı tamamen tazmin etmesi hâlinde, hakkında cezaya hükmolunmaz, verilen ceza tüm sonuçlarıyla ortadan kalkar.” hükmüne yer verilmiş, aynı maddenin 1. fıkrasında ise,“Bu Kanunda yapılan değişiklikler karşısında; ilgili suçlardan dolayı açılan ve temyiz aşamasında bulunan dava dosyalarından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında bulunanlar, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca; Yargıtay ilgili dairesinde bulunan dosyalar ise bu dairece, hükmü veren mahkemeye gönderilir." şeklinde düzenleme yapılmıştır.
    Genel gerekçesinde, yargı hizmetlerinin hızlandırılması amacıyla hazırlandığı ifade edilen 6352 sayılı Kanunun geçici 2. maddesinin 1. fıkrasında, mahkemelerce verilen ve temyiz edilip Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca henüz tebliğname düzenlenmemiş dosyalardan, Kanunla yapılan değişiklikler karşısında, lehe kanun uygulanması yönünden mahkemesince değerlendirilme yapılması gerektiği açıkça anlaşılanların Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca, Yargıtay ilgili dairesinde bulunan dosyaların ise bu dairece ilgili mahkemeye iade edilebileceği hüküm altına alınarak, ilgili mahkemenin, herhangi bir bozma kararı olmadığı hâlde, karar vererek elini çekmiş olduğu dosya ile ilgili önceki Kanun ile 6352 sayılı Kanunda yer alan ilgili tüm hükümleri karşılaştırarak sanık lehine olan kanun hükmünü belirlemesi ve yeniden hüküm kurması olanağı sağlanmıştır.   
    6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanunun geçici 2. maddesinin 1. fıkrasının Anayasa"ya aykırılığı ileri sürülerek itiraz yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda, Anayasa Mahkemesince 16.01.2014 gün ve 92-6 sayı ile, itiraza konu kuralın Anayasaya aykırı olmadığına ve itirazın reddine karar verilmiş, kararda "Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına ve Yargıtay ilgili dairesine tanınan iade yetkisinin, bir yargı yetkisi olmadığı, nihai karar verme yetkisinin ilk derece mahkemesinde olup ilk derece mahkemesince lehe kanunun uygulanması ile kurulan  yeni hükmün Yargıtay denetimine açık olmasının taraflar için  bir teminat olduğu" hususları vurgulanmıştır.  
    Bu açıklamalar ışığında ön sorun değerlendirildiğinde;
    Yerel mahkemenin 05.06.2008 tarihli hükmünün katılan vekili tarafından temyizi üzerine, hüküm tarihinden sonra yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanunun geçici 2. maddesinin 1. fıkrası uyarınca aynı maddenin 2. fıkrasına göre işlem yapılması için dosyanın esasına ilişkin temyiz incelemesi yapılmaksızın mahkemesine iadesine yönelik, sadece Daire Başkanı tarafından imzalanan iade kararı bozma kararı niteliğinde olmadığından, iade kararı üzerine yerel mahkemece verilen 28.03.2013 tarihli hükmün de direnme hükmü olarak kabulü mümkün değildir. Bu nedenle, belirtilen hükmün Ceza Genel Kurulunca incelenmesi mümkün olmayıp, Özel Dairece incelenmesi gerekmektedir.
    Bu itibarla, Ceza Genel Kurulunca incelenmesi mümkün nitelikte bir direnme hükmü bulunmadığından, dosyanın temyiz incelemesi için Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    Kadınhanı Asliye Ceza Mahkemesince verilen 28.03.2013 gün ve 139-34 sayılı hüküm, direnme hükmü niteliğinde olmadığından, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 15.11.2016 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi