3. Hukuk Dairesi 2017/717 E. , 2017/948 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki dava sonucu mahkemece verilen hüküm Dairemizde bozulması üzerine, verilen direnme kararının davalılar vekilince temyiz edilmesi üzerine, dava dosyası 02/12/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı Yasa"nın geçici 4/1. Maddesi uyarınca Dairemize gönderilmiş olmakla, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; 1478 ada, 22 pafta"da kayıtlı taşınmazın, yapılan "Arsa Protokol Anlaşma Senedi" ile 2/3"sinin davacıya, 1/3"inin davalıların murisi ..."a ait olduğunun kabul edildiğini, davalıların murisinin taşınmazda dava dışı yükleniciye bir buçuk daire karşılığında inşaat yaptırdığını ve inşaat yapımı neticesinde yüklenici tarafından bir buçuk daire aldığını, böylece anlaşma gereği davacının kat karşılığı inşaat yapımı neticesinde bir buçuk daire karşılığında 2/3 hissenin müvekkili davacıya ait olduğundan bir daire düşmesi gerektiğini, ancak ..."ın bir buçuk daireyi üçüncü şahıslara sattığını, davalıların vefat eden ..."ın mirasçıları olduklarını belirterek, fazlaya ilişkin hak ve talepleri saklı kalması koşuluyla davalıların murisi ... adına tapuda kayıtlı 1478 ada, 22 pafta"da bulunan taşınmazın 2/3 hissesi üzerine intikal eden 10.000TL"nin, ihtarnamenin tebliğ tarihi olan 10/03/2004 tarihinden itibaren ticari faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 16/02/2011 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 55.000TL’ye arttırmıştır.
Davalılar; davacının bahsettiği gibi bir senedin olup olmadığının ve varsa imzanın muris ..."a ait olup olmadığının şüpheli olduğunu, 18 yıl önce yapılan bir protokolden doğan hakkın 18 yıl sonra ileri sürüldüğünü, talebin zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Mahkemece; davanın kabulü ile, 55.000,00 TL"den 10.000,00 TL"sinin 11/03/2004 tarihinden itibaren, ıslah edilen miktar yönünden ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 10.000,00 TL"si yönünden davalılardan tahsiline, geri kalan kısım yönünden davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş, hükmün davalı tarafça temyizi üzerine Dairemizin 11.06.2013 tarih 2013/6399E-9907K sayılı ilamı ile; ""Davada zamanaşımı yönünden inceleme yapılarak karar verilmesi gerekirken, zamanaşımı ile ilgili olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmamasının doğru olmadığı""ndan bahisle bozma kararı verilmiştir.
Dairemizin yukarıda bahsi geçen bozma ilamına karşı davacı tarafça karar düzeltme talep edilmesi üzerine Dairemizin 31.10.2013 tarih, 2013/15238E – 14942K sayılı ilamı ile; ""Taraflar arasındaki sözleşme geçersiz de olsa gayrimenkul alımı konusunda akdi ilişki bulunması sebebiyle BK’nın 125.maddesine göre zamanaşımının 10 yıl olduğu ve mahkemece ifanın imkansız olduğu tarihin belirlenerek 10 yıllık zamanaşımının dolup dolmadığının araştırılması gerektiği""nden bahisle bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamı sonrasında yapılan yargılama neticesinde ise; 22/05/2012 tarihli celsede davalı tarafın zamanaşımı itirazının değerlendirildiği ve "BK"nun 125. maddesine istinaden davanın niteliği itibaren 10 yıllık zaman aşımı itirazında bulunduğu sürenin başlangıcının ferağdan cayma ve çekilme tarihi olduğundan tüm dosya kapsamı dikkate alındığında dava tarihi itibariyle ve ıslah tarihi itibariyle zaman aşımı süresi dolmadığı anlaşıldığından zaman aşımı itirazının reddine" şeklinde ara karar kurularak zamanaşımı itirazının reddine karar verilmiş olduğundan bahisle bozma ilamına karşı önceki hükümde direnilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafça temyiz edilmiştir.
02.12.2016 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı kanunun 43.maddesi ile değişik 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373. maddesinin 5. fıkrasında yer alan ‘’ilk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesi kararında direnirse,bu kararın temyiz edilmesi durumunda inceleme, kararına direnilen dairece yapılır. Direnme kararı öncelikle incelenir. Daire, direnme kararını yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderir” hükmünü içermektedir.
Aynı Yasanın 45. maddesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunununa eklenen geçici 4. maddesinin ikinci fıkrasında “Bu maddeyi ihdas eden Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Yargıtay Hukuk Genel Kurulunda bulunan dosyalar, kararına direnilen daireye gönderilir.”, 4. fıkrasında ise “ Daire, mümkün olan en kısa sürede direnme kararını inceler ve yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderir.” hükmü getirilmiştir.
Anılan Yasa maddeleri gereğince, yerel mahkemece verilen direnme kararına yönelik olarak yeniden inceleme yapılması neticesinde; her ne kadar davalı tarafın zamanaşımı itirazının 22/05/2012 tarihli celsede değerlendirildiğinden bahisle direnme kararı verilmişse de, bozma öncesinde verilen gerekçeli kararda zamanaşımı def"inden bahsedilmediği, zamanaşımı def"ine sadece ara kararda değinildiği, gerekçeli kararla herhangi bir değerledirme yapılmadığı, bu kez direnilen kararda zamaşımı def"i konusunda değerlendirme yapıldığı, şu durumda mahkemenin vermiş olduğu bu son kararın yeni hüküm niteliğinde bulunduğu, yeni hüküm verilmesi halinde Dairemizce inceleme yapılması gerektiği anlaşılmakla; davalı tarafça yapılan temyiz itirazının incelenmesine geçildi;
Somut olayda; davaya konu taşınmazın taraflar arasında yapılan ".... davacıya, 1/3"inin davalıların murisi ..."a ait olduğu kabul edilmiş ancak taşınmazın davacı adına tescili yapılmayarak ... tarafından dava dışı 3. şahıslara satılmıştır. Taşınmazın 3. şahıslara satıldığı tarihte edimin ifasının imkansız hale geldiği, davacının zararının da edimin ifasının imkansız hale geldiği tarihte dava konusu taşınmazın rayiç değeri olduğu anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, mahkemenin zamanaşımı definin reddine ilişkin kararında bir isabetsizlik yok ise de; üçüncü şahıslara satıldığı tarih itibariyle davaya konu taşınmazın rayiç değerinin belirlenmesi konusunda uzman bir bilirkişi heyetinden rapor alınarak, belirlenecek bu miktarın tahsiline karar verilmesi gerekmektedir. Mahkemece; bu husus gözardı edilerek, yanlış değerlendirme ile taşınmazın dava tarihindeki rayiç değerinin tahsiline karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.