17. Hukuk Dairesi 2015/17532 E. , 2018/9473 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, davalı ..."ye ait, davalı ..."ın sevk ve idaresindeki ... plakalı aracın, davacı ..."nın eşi, diğer davacıların babası olan bisikleti ile seyir halindeki ... çarpması sonucu, ... vefat ettiğini belirterek, belirsiz alacak davası olarak açtıkları davada, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile davacı ... için 10.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı, 50.000,00 TL manevi tazminatın; diğer davacılar için ayrı ayrı 40.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ...; husumet itirazında bulunup, olayda kusurunun bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı ..., davayı cevap vermemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacı ..."nın maddi tazminat talebinin kabulü ile, 10.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının ve davacıların manevi tazminat
talebinin kısmen kabulü ile davacı ... için 5.000,00 TL, diğer davacıların her biri için ayrı ayrı 2.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 27/08/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin manevi tazminat talebin reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere,delillerin taktirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacılar vekilinin aşağıdaki bentin kapsamı dışında kalan yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasında kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Destekten yoksunluk zararının hesabında müteveffanın gelirinin belirlenmesi tazminatın doğru tespitinde önemli bir yer tutmaktadır. Somut olayda, dava dilekçesinde müteveffanın kasaplık mesleği ile geçimini sağladığından bahsedilmiş, hükme esas alınan 13/12/2014 tarihli hesap bilirkişi raporunda gelir hesabında asgari ücretten hesaplama yapılmıştır.
Bu durumda mahkemece, müteveffanın elde ettiği gelirin net şekilde saptanması bakımından, müteveffanın hayatta iken bir yerde çalışıp çalışmadığının tespit edilmesi, çalışıyorsa çalıştığı işyerinden ve gerekirse SGK"dan ne zaman çalışmaya başladığının araştırılması, gelire ve ödemelere ilişkin belgelerin getirtilmesi, trafik kazasından önceki son 5 yıllık vergi kayıtları ilgili yerden getirtilmek ve Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan karşılaştırılmak suretiyle, gerektiğinde defterlerinde inceleme yapılıp, gerçek geliri belirlenerek, müteveffanın olay tarihi itibariyle bilinen, net ve sürekli aylık/yıllık geliri kesin ve tereddütsüz olarak tespit edilmeli ve bu suretle tespit edilen gelire göre tazminat hesabı yapılması için daha önce rapor düzenleyen bilirkişiden ek rapor alınması ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporuna göre hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
3-Mahkemece hükme esas alınan raporda davacı eş ..."nın, desteğinin gelirinin %45"i oranında davacı eşe pay ayıracağı kabul edilerek hesaplama yapılmış, mahkemece tazminat hesabında uygulanan pay oranı uygun bulunarak karar verilmiştir.Mahkemece desteğin eşi için ayrılan pay oranı doğru değildir.
Dairemizce kabul görmüş pay esasına göre; çocuksuz durumda destek, desteğin gelirini eşi ile ortak paylaşacağı varsayımına dayalı olarak, gelirden desteğin %50 ve eşin %50 pay alacağı kabul edilmektedir. Çocukların eş ile birlikte destek payı alacağı durumda ise destek gelirden eşi ile birlikte 2’şer pay alırken çocuklara birer pay verileceği, yine eş, çocuklar ile ana babanın pay alacağı durumlarda desteğe 2 pay, eşe 2 pay, çocukların her birine 1’er pay, ana ve babaya 1’er pay ayrılarak böylece gelirin tamamının dağıtılacağı esasına dayalıdır. Çocukların sayısı arttıkça hem desteğe ayrılan pay, hem de eş ve çocuklar ile ana ve babaya ayrılacak paylar düşecektir. Çocukların destekten çıkması ile birlikte destekten çıkan çocuğun payları destek, eş ve diğer çocuklara dağıtılacak, anne ve babaya verilmeyecektir. Böylece geriye kalan eş ve çocukların payları ile desteğin payı artacaktır. Bu pay esası Türk aile sistemine çok uygun düşmektedir. Çünkü Türk aile sisteminde desteğin geliri aile bireyleri tarafından birlikte paylaşılmakta, aile bireyleri arttıkça gelirden alınacak pay düşmekte, aile bireyi azaldıkça da gelirden alınacak pay yükselecektir. Ana ve babadan birinin destekten çıkması ile payı diğerine aktarılacak, ana ve baba ile çocukların tamamının destekten çıkması durumunda ise yine çocuksuz eş gibi desteğe 2 pay, eşe 2 pay esasına göre %50 pay desteğe, %50 pay eşe verilerek varsayımsal olarak gelir paylaştırılarak tazminat bu ilkelere göre hesaplanmalıdır. Mahkemece bu hususları gözetmeden hesaplama yapan bilirkişi raporunun hükme esas alınması doğru olmayıp, bu konuda aynı bilirkişiden davacı eşe %50 pay pay verilmesi hususunda rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi doğru görülmemiştir.
4-Borçlar Kanunu"nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı"nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre
değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, takdir olunan manevi tazminatın az olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, (2), (3) ve (4) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün HUMK"nun 428.maddesi gereğince davacılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 23/10/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.