1. Hukuk Dairesi 2015/5758 E. , 2017/5292 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : ECRİMİSİL
Taraflar arasında görülen ecrimisil davası sonunda yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, paydaşlar arasında ecrimisil isteğine ilişkindir.
Davacılar, elbirliği halinde malik oldukları 141 ada 29 parsel sayılı taşınmazda davalı tarafından kiraya verilmek ve ikamet etmek suretiyle tasarrufta bulunulduğunu ileri sürerek ecrimisile karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, tarafların paydaş oldukları çekişme konusu taşınmaz üzerindeki yapıların davalı tarafından kullanıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; tarafların miras bırakan anneleri ... kayden maliki olduğu 141 ada 29 parsel sayılı taşınmazın elbirliği mülkiyetine tabi bulunduğu, tapuda avlulu kargir iki ev niteliğiyle kayıtlı çekişmeli taşınmaz üzerinde iki adet tek katlı ve bir adet dubleks ev yer aldığı, muris ... 13.03.2011 tarihinde öldüğü, miras bırakanın ölümünden sonra davacılar ... ve ... tarafından davalı kardeşleri ... karşı ... Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2012/118-298 sayılı dosyası üzerinden görülüp karara bağlanan ortaklığın giderilmesi davasının 08.03.2012 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Hemen belirtmek gerekir ki,çekişmeli taşınmazın miras bırakan ... ölümünden sonra davalı ..."ın hakimiyet ve tasarrufu altında bulunduğu, söz konusu taşınmaz üzerinde yer alan üç adet evden birisinde davalının ikamet ettiği, diğer ikisinden ise;davalı tarafından üçüncü kişilere kiraya verilerek gelir elde edildiği saptanmak ve bu olgu benimsenmek suretiyle ecrimisile karar verilmesinde kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Davalının diğer temyiz itirazları yerinde değildir.Reddine.
Davalının öteki temyiz itirazlarına gelince;
Bilindiği üzere; kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; davaya konu taşınmazın kamu malı olması, ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren yada (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak
iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olması halleridir. Bundan ayrı, taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler; biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut muris tarafından kurulan işletmenin yahut, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmamaktadır.
Yine paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belli bulunması durumunda, davacı paydaş tarafından davalı paydaş aleyhine bu taşınmaza ilişkin elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri dava açılması hallerinde yine intifadan men koşulu aranmaz.
Bu nedenle, davaya konu taşınmazlar yönünden sayılan istisnalar dışında intifadan men koşulunun gerçekleşmesi aranacak ve intifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiası, her türlü delille kanıtlanabilecektir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.02.2002 gün ve 2002/3-131 E, 2002/114 K sayılı ilamı)
Öte yandan,ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık olmalı ve değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere ve HMK"nun 266 vd. maddelerine uygun olarak açıklanması gereklidir.
Bu nedenle, eğer arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira bedelleri araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilmeli, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.
İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.
Somut olaya gelince; mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hükme yeterli ve elverişli olduğunu söyleyebilme olanağı bulunmadığı gibi, hükme esas alınan bilirkişi raporunun da yukarıda belirtilen ilke ve olgulara uygun düzenlendiği söylenemez.
Zira; çekişmeye konu taşınmaz üzerinde bulunan üç adet evden hangisinin davalı tarafından bizzat oturmak suretiyle kullanıldığı belirlenmediği gibi hangi ikisinin kiraya verilerek gelir elde edildiği saptanmış değildir.
Diğer taraftan, kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen iki adet ev için paydaşlar arasında intifadan men koşulu aranmaz ise de; davalı tarafından ikamet etmek suretiyle kullanılan evin intifadan men şartının istisnaları içerisinde yer almadığı ve dolayısıyla mesken olarak tasarrufta bulunulan taşınmaz bakımından intafadan men olgusunun, davacılar tarafından açılan ortaklığın giderilmesi davasındaki dava dilekçesinin davalı paydaşa tebliğ edildiği tarihte gerçekleştiği kuşkusuzdur. Ne var ki, mahkemece bu hususta bir araştırma yapılmadığı gibi ortaklığın giderilmesi davası 08.03.2012 tarihinde açıldığı halde bu tarihten dahi daha önceki Nisan 2011 döneminden itibaren hesaplanan ecrimisilin hüküm altına alındığı görülmektedir.
Ayrıca, hükme esas alınan 24.03.2014 tarihli bilirkişi kurulu raporunda; ecrimisil talep edilen ilk dönemin ecrimisil miktarının belirlenmesi, sonraki dönemler için ise; ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE oranında artırım yansıtılmak suretiyle ecrimisil hesabının yapılması yerine her yıl için ayrı ayrı kira parasının belirlendiği ve ÜFE artış oranı uygulanmaksızın ecrimisilin tespit edilmesi yoluna gidildiği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca; yukarıda değinilen ilke ve esaslar çerçevesinde mahallinde yeniden keşif ve bilirkişi incelemesi yapılarak davalı tarafından mesken olarak kullanılan ev ile kiraya verilen evlerin hiç bir tereddüte yer bırakmayacak şekilde açıklığa kavuşturulması, ortaklığın giderilmesi davasındaki dava dilekçesinin davalı paydaşa tebliğ edildiği tarihin araştırılarak saptanması,davalının oturduğu ev yönünden intifadan men koşulunun gerçekleştiği bu tarihten itibaren ecrimisilin tespit edilmesi, çekişmeli taşınmaz üzerindeki üç adet ev bakımından ilk dönemin ecrimisil miktarının belirlenmesi, sonraki dönemler için ise; ilk dönem için belirlenen tutara ÜFE artış oranı uygulanmak suretiyle ecrimisil hesabının yapılması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
Davalının temyiz itirazı değinilen yönlerden yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 12.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.