Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/1657
Karar No: 2017/7346

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2016/1657 Esas 2017/7346 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2016/1657 E.  ,  2017/7346 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacı ... Yönetimi 16.10.2009 havale tarihli dilekçesiyle, ... köyü, 903 ve 904 parsel sayılı sırasıyla, 16414,55 m² ve 6941,06 m² yüzölçümünde davalı gerçek kişi adına tapuda kayıtlı taşınmazların kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kaldığı iddiasıyla, çekişmeli taşınmazların tapu kaydının iptali ile Hazine adına tescili ve taşınmazlara elatmanın önlenmesi istemleriyle dava açmıştır.
    Mahkemece, davacının davasının kabulüne ve dava konusu 903 parsel sayılı taşınmazın bilirkişi raporuna ekli krokide (A)1 ile gösterilen 444,19 m² ve (A2) ile gösterilen 5036,85 m² yüzölçümündeki bölümleri ve 904 parsel sayılı taşınmazın krokide (A1) ile gösterilen 5958,77 m² yüzölçümündeki bölümünün tapu kayıtlarının iptali ile bu bölümlerin orman niteliğiyle Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, bu bölümler yönünden davalının alatmasının önlenmesine ve bakiye kısmın davalı kişi üzerinde bırakılmasına karar verilmiş, hükmün davacı ... Yönetimi ve davalı gerçek kişi vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairenin 02/06/2014 tarih ve 2014/3692 – 6003 sayılı kararı ile bozulmasına karar verilmiştir.
    Hükmüne uyulan bozma ilamında özetle; “Sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için, mahkemece öncelikle yörede yapılan bütün orman tahdit, aplikasyon ve 2. madde ile 2/B madde çalışmalarına ilişkin, işe başlama, işi bitirme, çalışma tutanakları ile askı ilân tutanaklarının ve orman tahdit haritaları ile aplikasyon ve 2/B haritalarının orjinalinden çekilmiş renkli fotokopi örneğinin (Özellikle yapılan tüm tahditlerde dava konusu taşınmazı ilgilendiren çalışma tutanakları ile yine dava konusu taşınmazı ve çevresini gösterir renkli tahdit harita örneklerinin) yine yörede yapılan ilk orman tahdidinde kullanılan hava fotoğraflarının orijinal renkli onaylı örnekleri Orman Yönetiminden temin edilerek dosya arasına konulduktan sonra, önceki bilirkişiler dışında halen Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir harita mühendisinden oluşturulacak 4 kişilik bilirkişi kurulu ve yöreyi iyi bilen, dava sonucunda yararı olmayan elverdiğince yaşlı, yansız, yerel bilirkişiler yardımıyla yeniden yapılacak keşifte, 05.03.2007 tarihinde yürürlüğe giren Orman Kadastro Teknik İzahnamesinin 36. maddesinde yazılı “Orman sınır nokta ve hatlarının arza uygulanmasında; tutanaklardan, orman kadastro haritalarından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon ve röper nokta ve krokilerinden yararlanılır. Sınırlama tutanakları, ölçü değerleri ve orman kadastro haritaları ile zemindeki durum arasında çelişki olduğunda, tutanaktaki kararlar ile orman sınır noktası ve hatlarının yazılı tarifleri esas alınmak suretiyle ölçü, harita ve zemin kontrolü yapılarak gerçek duruma uygun olanı uygulanır” hükmü ile 20.11.2012 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosu ve 2/B Uygulama Yönetmeliğinin “Teknik İşler” başlıklı sekizinci bölümünde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak çekişmeli taşınmazları ilgilendiren orman sınır noktaları zeminde
    bulunup fotoğraflanmalı, yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan ve yukarıda belirtilen hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeğe çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu aplikasyon, 2/B madde ve 4999 sayılı Kanuna göre yapılan haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde ve 4999 sayılı Kanuna göre yapılan harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde, yukarıda anılan Yönetmelik ve Teknik İzahnamede yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülerek, oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
    Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yargı denetimine olanak vermeyen yetersiz ve soyut bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
    Bundan başka, dava konusu parseller, davalı gerçek kişi adına tapuda kayıtlı olup; bu yerin tapusu iptal edilene kadar dava konusu taşınmazlar üzerinde davalının mülkiyet hakkı vardır. TMK’nın 683. (MK.618) maddesi mülkiyet hakkının unsurlarını ve kapsamını göstermektedir. Buna göre “...Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir."
    Hukuk Genel Kurulu"nun 11.05.1988 tarih ve 1987/1-826 - 1988/399 sayılı kararında da, tapu kaydının iptal edilinceye kadar geçerliliğini koruyacağı ve tapu sahibine elatmanın önlenmesini isteme hakkını bahşedeceği benimsenerek, mülkiyet hakkına değer verilmiştir. Bu nedenle, davalı gerçek kişi dava tarihinden önce taşınmaz üzerinde tapu kaydına dayanarak tasarruf ettiğinden, davalının dava konusu taşınmaza haksız bir elatmasından söz edilemeyeceğinden, davacı ... Yönetiminin elatmanın önlenmesini ilişkin talebinin reddine karar verilmesi gerekirken kabulü yolunda hüküm kurulması da doğru olmamıştır.” gereğine değinilmiştir.
    Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucu davacının davasının reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kalan taşınmazların tapu kaydının iptali, tescil ve elatmanın önlenmesine ilişkindir.
    Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde 1744 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp 16.03.1978 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve 2. madde uygulaması, daha sonra 19.04.1990 tarihinde ilân edilerek kesinleşen aplikasyon ve 3302 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması, 07.04.2005 tarihinde ilân edilerek kesinleşen 6831 sayılı Kanunun 4999 sayılı Kanun ile değişik 9. madde uyarınca yapılan düzeltme işlemi ve 26.04.2006 tarihinde ilân edilerek kesinleşen 2/B madde uygulaması vardır.
    Mahkemece, çekişmeli taşınmazların arazi kadastrosu sırasında 236 parsel sayısı ile kişiler adına tescil edildiği, Orman Yönetimi tarafından açılan dava sonucu ... Bölgesi Gezici Arazi Kadastrosu Mahkemesinin 04/03/1958 tarih 1956/91 E. - 1958/823 K. sayılı ilamı ile taşınmazların kişiler adına tesciline karar verildiği, 236 parselin imar uygulaması sonucu dava konusu 903 ve 904 parsellere dönüştüğü ve taşınmazların tesciline ilişkin kesin hüküm bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de, delillerin takdirinde yanılgıya düşülmüştür. Şöyle ki; somut olayda davacı ... Yönetimi kesinleşmiş tahdite dayalı olarak dava açmıştır. Bir yerde orman kadastrosu yapılmışsa, kural olarak: bir yerin orman olup olmadığı, kesinleşmiş tahdit harita ve tutanaklarının uygulanmasıyla çözümlenir. Orman kadastro komisyonlarının sınırlandırma sırasında kesinleşmiş mahkeme kararlarını dikkate alması, bunlara riayet etmesi gerektiği hususu kuşkusuzdur. Dikkate alınmadığı, görülmediği ya
    da uygulanması unutulduğu taktirde, ilgililer buna karşı kanunun öngördüğü süre içerisinde tahdide itiraz davası açabilirler. H.G.K."nın 20/03/1996 gün ve 1995/20-1086 - 174 sayılı kararında da belirtildiği gibi, kesin hükmün varlığının tahdidin kendiliğinden geçersiz olması sonucunu doğurmaz. Kesin hüküm, davalılar tarafından 6831 sayılı Kanunun 11. maddesi gereğince 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılacak orman kadastrosuna itiraz davasında gözönünde bulundurulabilir. Bu nedenlerle; mahkemece Orman Yönetimince kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları içerisinde kalan taşınmazların tapusunun iptaline yönelik açılan davanın kesin hüküm nedeni ile reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    O halde mahkemece; bozma ilamının gerekleri yerine getirilmek sureti ile taşınmazların kesinleşen orman sınırları içerisinde kalıp kalmadığı belirlenmeli, toplanan deliller değerlendirilerek oluşacak sonuç çerçevesinde bir hüküm kurulmalıdır.
    SONUÇ; Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı ... Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 05/10/2017 günü oy birliği ile karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi