Taraflar arasındaki tazminat davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. Davacı vekili, müvekkili arsa sahibi ile davalı yüklenici arasında 30.12.1991 tarihinde 61,374 yevmiye numaralı düzenleme şeklinde arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi ve 19.04.1996 tarihinde ise yazılı ek sözleşme imzalandığını, sözleşme uyarınca davalı yüklenicinin müvekkiline isabet eden bağımsız bölümleri inşaat ruhsatı tarihinden itibaren 36 ay içinde oturma izin belgesi alınmış şekilde teslim etmesi gerektiğini ancak sözleşmede tesbit edilmeyen sünelerin geçmesine rağmen müvekkiline ait 3 dairenin henüz teslim edilmediğini, bu nedenle dava açma zarureti doğduğunu ileri sürerek, geç teslim nedeni ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 5.000 Euro gecikme tazminatının dava tarihinden itibaren reeskont faizi ile tahsilini bu talebin kabul edilmemei halinde ise teslim edilmesi gereken tarihten bu yana 5 yıl geçtiği için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 5.000,00 TL"nin reeskont faizi ile tahsilini talep ve dava etmiş, davacı vekili daha sonra davasını 9.628,85 TL olarak ıslah etmiştir. Davalı vekili, ruhsat tarihinden itibaren teslim tarihinin 16.03.1996 olduğunu davacının 1998 yılı Nisan ayından beri kendisine ait daireleri kullandığını bu tarihten itibaren 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 15.10.2012 gün 2012/2974 E. Ve 2012/6453 K. sayılı bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda bilirkişi kurulundan rapor alınmış ve dava dilekçesi ile talep edilen davanın kabulüne, 5.000,00 TL tazminatın yasal faizi ile tahsiline, ıslah dilekçesi ile talep edilen miktar yönünden ise zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı asil temyiz etmiştir. Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, davacının temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacının tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 08.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.