3. Hukuk Dairesi 2016/14063 E. , 2017/941 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki nafaka davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı babası ile dava dışı annesinin ...Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi"nin 2004/378 E.-2005/343 K. Sayılı ilamı ile boşandıklarını ve bu karar ile kendisi lehine iştirak nafakasına hükmedildiğini, iştirak nafakasının en son artış ile birlikte 400 TL olarak ödendiğini, ancak kendisinin 18 yaşının dolduğunu ve halen ...Üniversitesi Hukuk Fakültesi"nde okuduğunu, almış olduğu iştirak nafakasının masraflarını karşılamaya yetmediğini belirterek, 400 TL nafakanın aylık 1000 TL"ye yükseltilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacını yeterli geliri bulunduğunu, kendisinden nafaka talep etmesinin dürüstlük bir davranış olmadığını belirterek, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, dava tarihi itibariyle davacının reşit olduğu ve davalının davacıya karşı iştirak nafakası yükümlülüğünün ortadan kalktığı bu nedenle davacının iştirak nafakasının arttırılmasını talep edemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Medeni yargılama hukukunda egemen olan taraflarca getirme ilkesine göre, davanın sebebini oluşturan vakıaların getirilmesi taraflara yüklenmiş bir ödevdir. Buna karşılık bu vakıaları mümkün olan bütün hukuki görüş açılarından inceleme ve hukuku uygulama görevi ise hâkime yüklenmiştir. Hâkim, tarafların hukuki sebepleri hiç belirtmemiş ya da yanlış belirtmiş olması ile bağlı tutulmamıştır. Bu sayede, tarafların hukuki bilgisizliklerinden zarar görmeleri engellenmiştir.
Nitekim, 6100 sayılı HMK"nun 33.maddesi ve 04.06.1958 gün ve 15/6 sayılı YİBK"na göre, olayları izah taraflara, kanunları resen uygulamak ve dolayısıyla hukuki nitelendirmede bulunmak hakime ait bir görevdir. Hakimin hukuki nitelendirmede bulunma görevine ilişkin muhtelif kararlar mevcuttur. (YHGK 11.4.2007, E. 2007/12-179, K. 2007/198), (YHGK 19.1.1974; YHGK 1.5.1991)
TMK"nın 182.maddesinde düzenlenen iştirak nafakası, boşanma kararı ile velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılma yükümlülüğünü, TMK.nun 364/1.maddesinde düzenlenen yardım nafakası ise yardım etmediği taktirde yoksulluğa düşecek altsoyu, üstsoyu ve kardeşleri bulunan herkesin, bu kişilere olan yardım yükümlülüğünü ifade etmektedir.
TMK. Madde 328/1. maddesi gereğince iştirak nafakası çocuğun ergin olması ile yasa gereği kendiliğinden son bulur. ... olan çocuğun eğitiminin sürmesi halinde ise, TMK’nın 328/2 ve 364. maddeleri kapsamında anne-babanın bakım yükümlülüğü yardım nafakası olarak devam eder.
Somut olayda; davacı taraf, reşit olduğunu ve halen eğitimine devam ettiğini belirterek, davalı baba tarafından ödemeye devam olunan iştirak nafakanın yetersiz kalmasından dolayı artırılarak hükmolunmasını talep etmiş ise de, dosya muhteviyatına ve dava dilekçesindeki olayların açıklamasına göre davadaki istem; iştirak nafakasının artırılması talebi olarak değil, üniversite eğitimine devam eden davacının eğitimini sürdürebilmek için davalı babasından TMK.nun 328. 364. maddeleri uyarınca talep etmiş olduğu yardım nafakası istemi olarak kabul edilmelidir.
Mahkemece nafaka türünün yanlış nitelendirmesi talebin esasını değiştirmez. Buna göre, mahkemece; davanın yardım nafakası davası olarak nitelendirilmesi gerekirken, iştirak nafakası olarak nitelendirilmesi ve yazılı şekilde hüküm tesis edilmiş olması doğru görülmemiştir.
O halde, mahkemece yapılacak iş; tarafların ekonomik sosyal durumları, nafakanın niteliği, davalının gelir durumu, davacının giderleri, değerlendirilerek ve hakkaniyet ilkesi (TMK 4. maddesi) de gözetilerek; uygun miktar yardım nafakası takdir etmekten ibarettir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, HUMK"nun 440/III maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 08.02.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.