10. Hukuk Dairesi 2016/1927 E. , 2018/3120 K.
"İçtihat Metni"......
Dava, 29.08.2004 tarihinde geçirdiği iş kazası nedeniyle sürekli iş göremez hale gelen sigortalıya bağlanan gelirler, geçici iş göremezlik ve tedavi giderleri nedeniyle uğranılan Kurum zararının bakiye kısmının rücuan tahsili istemine ilişkindir.
Mahkeme, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Zamanaşımı defi davanın esası hakkında her türlü muameleye manidir. Bu sorun halledilmeden davanın esası incelenemez. (11.1.1940 tarihli 15/70 sayılı İçt. Bir. Kararı)
Borcu ortadan kaldırmamakla birlikte, yerine getirmekten kaçınma yetkisi veren zamanaşımı defi, ancak, bunu ileri süren taraf yönünden sonuç doğurmakta, bir başka anlatımla, mahkemece kendiliğinden gözetilemeyen zamanaşımı defi, yasal süresinde ileri sürüldüğü takdirde değerlendirmeye alınabilmektedir. Davanın yasal dayanaklarından olan 506 sayılı Kanunun 26’ncı maddesinin ikinci fıkrasında, üçüncü bir kişinin kastı veya kusuru yüzünden iş kazası veya meslek hastalığı olmuşsa, Kurumca bütün sigorta yardımları yapılmakla birlikte zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara Borçlar Kanunu hükümlerine göre rücu edileceği belirtilmiş, 818 sayılı Borçlar Kanununun 60’ıncı maddesinde ise, zarar ve ziyan veya manevi zarar olarak nakdi bir tutar ödenmesine ilişkin davanın, zarar gören tarafın zararı ve zararı gerçekleştireni öğrendiği tarihten başlayarak (1) yıl ve herhalde zararı doğuran eylemden itibaren (10) yıl geçmekle zamanaşımına uğrayacağı hüküm altına alınmıştır. Kurumun üçüncü kişiler hakkında açtığı bu tür rücu davaları, 506 sayılı Kanunda herhangi bir düzenleme bulunmadığından, anılan 60’ıncı maddede öngörülen zamanaşımı sürelerine tabi olup, zamanaşımının başlangıcı, zararın ve zarar verenin Kurumun yetkili organınca öğrenildiği tarihtir. Zararı öğrenme olgusu, gelirler yönünden Kurumun yetkili organının onay günü, giderler için sarf ve ödeme tarihleri itibarıyla gerçekleşmekte, zararı gerçekleştirenin öğrenilmesi olgusunun ise her somut olayın özelliğine göre saptanması gerekmektedir.
Kurum ceza davasına müdahil olarak katılmadığından rücu davalarında Borçlar Kanunu"nun 60. maddesindeki ceza zamanaşımı ise uygulanmamaktadır.
Anlaşılacağı üzere maddedeki zamanaşımı süresi, zararın ve eylemi gerçekleştirenin (failin) öğrenildiği tarihten itibaren işlemeye başlamakta olup, Kurumca zararın öğrenilme tarihinin, gelirlerin onay, giderlerin sarf ve ödeme günü olduğu açıktır. Faile ıttıla tarihinin ise özel bir duyarlılıkla araştırılıp incelenmesi gerekmektedir. Uygulamada, devam eden ceza davasında verilen mahkûmiyet kararının kesinleşmesi ya da Kurum sigorta müfettişi veya .....iş müfettiş raporunun Kurumun yetkili makamlarına intikal tarihi ya da ilk rücu davasının açılma tarihi faile ıttıla tarihi olarak kabul edilmektedir. Önemle belirtilmelidir ki, zamanaşımı süresinin, hem zararın, hem de tazminat yükümlüsünün öğrenildiği tarihten itibaren, bir başka anlatımla, ancak, her iki olgu gerçekleştikten sonra işlemeye başlayacağı dikkate alınmalıdır.
Yukarıdaki yasal düzenleme ve açıklamalar ışığı altında, davalı tarafın usulünce ileri sürdüğü anlaşılan zamanaşımı def’i hususunda bir karar verilmek suretiyle zamanaşımına dair yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde irdeleme yapılması gereği dikkate alınmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Kabule göre de; faiz başlangıç tarihinin 28.06.2007 olması gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, usul ve yasaya aykırıdır.
O hâlde, davalı avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm sair yönleri incelenmeksizin bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 05.04.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.
....