1. Hukuk Dairesi 2015/2183 E. , 2017/5291 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla; dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
Davacılar, paydaşı oldukları 1279 parsel sayılı taşınmazdaki paylarını satış yoluyla davalıya devrettiklerini, anılan temliki işlemin okuma yazma bilmemelerinden yararlanan davalının çekişmeli taşınmazın intikalini yapacağı ve destekleme parası alacağı yönünde kendilerini kandırması sonucu kısmen vekaletname vermelerini kısmen de resmi akitte bizzat yer almalarını sağlamak suretiyle gerçekleştirildiğini ileri sürerek, tapu iptali ve tescile karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, iddiaların doğru olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacılardan ...’ın bizzat bulunduğu diğer davacıların da vekil kıldıkları dava dışı ... vasıtasıyla temsil edildikleri 19.08.2005 tarihli resmi akitle çekişme konusu 1279 parsel sayılı taşınmazdaki davacılara ait payların satış suretiyle davalı ...’e temlik edildiği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi için iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanması zorunludur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27. (1086 sayılı HUMK’nun 73.) maddesi, uluslararası sözleşmeler ve Anayasa’nın 36. maddesiyle en temel yargısal hak olarak kabul edilen hukuki dinlenilme hakkı gözetilerek, mahkeme, tarafları dinlemeden, onların iddia ve savunmalarını bildirmeleri için usûlüne uygun olarak davet etmeden, açıklama ve ispat haklarını kullanmalarını sağlamadan hükmünü veremez. Bunun aksinin kabulü adil yargılanma hakkının ihlali sonucunu doğurur.
Öte yandan, hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Diğer taraftan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, def’i yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
Somut olaya gelince; taraflar tanık listesi verdikleri halde gerek davacıların tanıklarının ve gerekse davalının tanıklarının bir kısmı dinlenilmeden noksan soruşturma ile sonuca gidildiği görülmektedir.
Hal böyle olunca, davacıların verdikleri 20.07.2010 tarihli tanık listesinde bildirdikleri tanıklar Ahmet Gedik ve Osman Karahüyüklü ile davalının 26.07.2010 tarihli delil listesinde yer alan tanık ..."in dinlenilmesi, toplanan ve toplanacak tüm delillerin yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde birlikte değerlendirilmesi, çekişmeli taşınmazdaki davacılara ait payların temlikinin hile yolu ile gerçekleşip gerçekleşmediğinin açıklığa kavuşturulması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken; eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davacıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 12.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi