14. Hukuk Dairesi 2016/15202 E. , 2017/7102 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 19.07.2012 gününde verilen dilekçe ile mera tahsis komisyonu kararının iptali talebi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne dair verilen 07.06.2016 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 03.10.2017 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ... Tüzel Kişiliği vekili Av. ... ile karşı taraftan davacı vekili Av. ... ve asli müdahiller ... Köyü ile ... Köyü muhtarları geldiler. Başka gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KA R A R
Dava mera tahsis komisyonu kararının iptali istemine ilişkindir.
Davacı vekili, mera komisyonunun davalı köy tüzel kişiliğine yaptığı tahsis işleminin iptali, yapılan tahsis işleminin düzeltilerek müşterek mera olarak özel siciline kaydedilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı köy, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
4342 sayılı Mera Kanununun 3. maddesinde yapılan tanımlamaya göre mera; hayvanların otlatılması ve otundan yararlanılması için tahsis edilen veya kadimden beri bu amaçla kullanılan yerlerdir.
Eldeki davada tahsis iş ve işlemleri 4342 sayılı Mera Kanunu uygulanmak suretiyle yapıldığından öncelikle, Mera Kanunu’nun amacı, arkasından “tahsis” sözcüğünden neyin anlaşılması gerektiği ve Mera Kanunu’na göre köy veya belediyelere mera tahsisi yapılırken üzerinde durulması gereken kuralların neler olduğu hususları irdelenmelidir.
4342 sayılı Mera Kanununun 1. maddesinde kanunun amacı “… daha önce çeşitli kanunlarla tahsis edilmiş veya kadimden beri kullanılmakta olan mera, yaylak, kışlak ve kamuya ait otlak ve çayırların tespiti, tahdidi ile köy veya belediye tüzel kişilikleri adına tahsislerinin yapılmasını, belirlenecek kurallara uygun bir şekilde kullandırılmasını, bakım ve ıslahının yapılarak verimliliklerinin artırılmasını ve sürdürülmesini, kullanımlarının sürekli olarak denetlenmesini, korunmasını ve gerektiğinde kullanım amacının değiştirilmesini sağlamaktır” şeklinde açıklanmıştır. Mera Kanununun 6. maddesine göre mera, yaylak ve kışlakların tespit, tahdit ve tahsisi Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca yapılır. Uygulamayı yapacak merci ise valilik onayı ile oluşturulacak olan mera komisyonu ve komisyona bağlı olarak çalışan teknik ekiplerdir.
Aynı Kanunun 3. maddesinde yapılan tanımlamalara göre, Tahdit; çayır, mera, yaylak ve kışlak arazisi olduğuna karar verilen yerlerin sınırlarının usulüne uygun olarak ülke nirengi sistemine dayalı 1/5000 ölçekli haritalar üzerinde belirtilmesini ve bu sınırların arazi üzerinde kalıcı işaretlerle işaretlenmesini, Tespit; bir yerin mera, yaylak ve kışlak arazisi olup olmadığının resmi evrakla ve bilirkişi ifadeleri ile belgelendirilmesini, ifade eder.
Tahsis, 4342 sayılı Mera Kanununun 3. maddesinde; çayır, mera, yaylak ve kışlakların kullanımlarının verimlilik ve sosyal adalet ilkelerine uygun şekilde düzenlenerek, münferiden ya da müştereken yararlanılmak üzere bir veya birkaç köy ya da belediyeye bırakılması olarak tarif edilmiştir. Kuşkusuz bir tahsis işleminin yapılabilmesi o konuda yasal düzenleme olmasına bağlıdır. Tarihi sürece bakıldığında, Osmanlı Hukukunda tahsisin kesin nitelikli olan padişah buyruk ve iradesini gösteren belgelerle (fermanlarla) yapıldığı görülmektedir. Cumhuriyet döneminde ise tahsise olanak sağlayan çeşitli kanunlar çıkarılmıştır. Bu husustaki ilk düzenleme 474 sayılı Kanunla yapılmış, kanun kapsamına giren bölgelerde tahsis belgesi vermeye illerde valilik, ilçelerde kaymakamlık yetkili kılınmıştır. 2502 sayılı kanuna göre tahsise mahalli hükümet yetkilidir. 4753 sayılı Çiftçiyi Topraklandırma Kanununda tahsise yetkili makam toprak tevzi komisyonları olarak kabul edilmiştir. 1757 sayılı Kanun, 3083 sayılı Sulama Alanlarında Arazi Düzenlenmesine Dair Tarım Reformu Kanunu ve 3202 sayılı Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki kanunlarda da benzeri hükümler bulunmaktadır. 4342 sayılı Mera Kanunu ise tahsise yetkili merciyi yine bu kanuna göre kurulan ve Tarım ve Köyişleri Bakanlığı adına yasanın öngördüğü iş ve işlemleri yürüten mera komisyonu olarak benimsemiş bulunmaktadır.
Her ne kadar Mera Kanununun 4/2 maddesindeki “Komisyonun henüz görevine başlamadığı yerlerde, evvelce çeşitli kanunlar uyarınca yapılmış olan tahsislere ve teessüs etmiş teamüllere göre; mera, yaylak ve kışlakların köy veya belediye halkı tarafından kullanılmasına devam olunur” hükmü karşısında Mera Komisyonlarının henüz çalışmaya başlamadığı yerlerde kadim yararlanma iddiasının
dinlenmesi mümkün ise de komisyonun çalışmalara başladığı alanlarda yasadan kaynaklanan idari bir tasarrufla yapılan tahsise karşı bu tür bir iddiaya dayanılamaz.
Özetlenerek belirtmek gerekirse; Daha önceleri fermanlarla ya da kanuni düzenlemeye uygun yetkili makamlar tarafından tahsis edilen veya geleneksel olarak mera, yaylak ve kışlak olarak kullanıldığı tespit edilen yerlerin Mera Kanununun getirdiği hükümlere uygun olarak tespiti ile ölçümlemesi yapıldıktan sonra yeniden bir veya birkaç köy ya da belediye tüzel kişiliklerine yararlanmaları amacıyla tahsisine Mera Komisyonları yetkilidir. Çünkü sonraki dönemlerde mera, yaylak ve kışlaklardan yararlanma iddiaları ancak Mera Kanununun 21/1 maddesi gereği özel sicildeki kayda göre ispatlanabilir. O yüzden hak sahibi olabilmek için öncelikle lehe tahsis kararı bulunmalıdır.
Kuşkusuz, Mera Komisyonları Kanunun 5. maddesine göre mera, yaylak ve kışlak kapsamına alınan bir yerin bir veya birkaç köy ya da belediye tüzel kişiliklerine yararlanmaları amacıyla tahsisini gerçekleştirirken yasanın öngördüğü kıstasları aramak ve tahsisi bu ölçülere uygun yapmak zorundadır. Bu konudaki Mera Kanununun 11. maddesi hükmü “Komisyon; bölgenin ekonomik durumunu, iklim özelliklerini, toprak işleme esaslarını, arazi kullanma şekillerini ve kullanma kabiliyet sınıflarını dikkate alarak mevcut mera, yaylak ve kışlaklar ile bu amaçla kullanılabilecek diğer alanları, sulama ve geçit yerlerini tespit eder ve haritaları üzerinde belirler. Köy veya belediyenin münferiden veya müştereken yararlanacağı mera, yaylak ve kışlak ihtiyacının belirlenmesinde, bu alanların karakter ve otlatma kapasitesi, bitkisel ve hayvansal gelişme ve otlatılacak hayvan miktarı dikkate alınır. Hesaplamada, bir büyükbaş hayvan birimi için verilmesi gerekli olan mera, yaylak ve kışlak alanı üzerinden o yerlerdeki çiftçi ailelerinin otlatma hakkı bulunur” 12. madde hükmü ise; “Komisyon, 11 inci maddeye göre belirlenen ihtiyacı karşılayacak miktarda mera, yaylak ve kışlaklar ile bunlarla ilgili sulama ve geçit yeri olarak tespit edilen alanları halkın ortak olarak yararlanmaları amacıyla, o köy veya belediye tüzel kişiliğine tahsis eder ve tahsis kararı valiliğin onayına sunulur. Bu kararda tahsis edilen yerin niteliği, miktarı, sınırları, hayvan sulama ve geçit yerleri, tahsis amacı, otlatma kapasitesi, aile işletmelerinin büyükbaş hayvan birimi üzerinden otlatma hakkı ve otlatabilecekleri hayvan sayısı da belirtilir…” şeklindedir. Görülüyor ki Mera Kanunu, komisyonca tahsis işlemi gerçekleştirilirken kadim yararlanma biçimini veya mera, yaylak ve kışlakların hangi köy veya belediyenin idari sınırları içinde ise o köy veya belediyeye tahsis edilmesi gerektiğini bir ölçü olarak kabul etmemiştir. Mera Kanunu’nun tahsis için kabul ettiği kıstas o köy veya belediyenin mera, yaylak ve kışlaklara olan ihtiyacıdır. İhtiyaç unsurunun belirlemesi yapılırken gözetilmesi gereken ölçütlerin neler olduğu de özellikle yasanın 11. maddesinde sıralanmıştır. Öte yandan ihtiyaç tespiti yapılırken Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca belirlenen normların dikkate alınması da zorunludur.
Bütün bu açıklamalardan sonra mahkemece, taraflardan bildirecekleri delilleri istenip toplanmalı, bu arada çekişme konusu meraya ait mera komisyonunda mevcut
işlem dosyası aslı veya onaylı örneği komisyondan eksiksiz getirtilmeli, konunun uzmanı olan ziraat mühendisleri ve hukukçu bilirkişiden oluşturulacak kurula komisyondan getirtilen mera, yaylak, kışlak, otlak, çayır tutanakları, tahsis için ihtiyaç tespit tutanağı, komisyon tahsis kararı raporu, çiftçi ve aile bildirim cetvelleri, geçim kaynağı tutanağı, hayvan varlığı cetveli, arazinin krokisi ve 1/5000 ölçekli haritası incelettirilmeli ve bu şekilde keşfe hazır olmaları sağlandıktan sonra yerinde keşif suretiyle inceleme yaptırılmalı, mera komisyonunun ihtiyaç tespitinde ve tahsiste Mera Kanununun 11. maddesindeki kıstaslara göre hata yapıp yapmadığı, hata varsa bunun nedenleri ve hangi kıstaslardan kaynaklandığı ayrıntılı ve gerekçeli olarak bilirkişilerce saptanmalı, hata yapıldığı ve çekişme konusu meraya kısmen ya da tamamen davalının ihtiyacı olmadığı belirlenirse aynı yöntemle bu kez çekişmeli meraya davacının ihtiyacı olup olmadığı tespit ettirilmeli, bu yön yasadaki yönteme uygun şekilde kanıtlanırsa yararlanma hakkı tamamen veya kısmen ya da müştereken davacı köye bırakılmalı, aksi halde dava reddedilmelidir.
Mahkemece yukarıda belirtildiği şekilde inceleme yapmadan mera komisyon kararlarının iptaline karar verilmiştir. Mera Kanununun öngördüğü yönteme uygun inceleme ve araştırma yapılmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz itirazlarının yukarıda açıklanan nedenlerle kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1.480 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 03.10.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.