22. Hukuk Dairesi 2017/15247 E. , 2018/22297 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :... Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi Ö. ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı işveren nezdinde 30.8.2010-29.9.2014 tarihleri arasında kesintisiz çalıştığını, ... akdinin işverence haksız olarak feshedildiğini ileri sürerek birkısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, cevap dilekçesi ibraz etmemiş olup, yargılama sırasındaki beyanlarında davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında, davacının hizmet süresi noktasında uyuşmazlık vardır.
Somut olayda, davacı davalı işyerinde makine mühendisi olarak 30.08.2010-29.09.2014 tarihleri arasında kesintisiz çalıştığını beyan etmiş olup, mahkemee söz konusu iddianın davacı tarafından ispatlanmadığı gerekçesiyle ... Hizmet Döküm Cetveli esas alınmak suretiyle, davacının 01.07.2011-29.09.2014 tarihleri arasında davalı işveren nezdinde çalıştığı kabul edilmek suretiyle işçilik alacakları hesaplanmıştır. Dosya kapsamında yer alan kayıtlara göre, davacının 01.09.2010 tarihinde 1360262 sicil numaralı "... ... Üretim A.Ş. " nezdinde işe giriş bildirimi yapılmış olup, bu çalışması 30.06.2011 tarihinde sona ermiş ve davacı, kesinti olmaksızın 01.07.2011 tarihinde .... sicil numaralı davalı işveren nezdinde çalışmaya başlamıştır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, ... ... Üretim A.Ş."nin geçici işyeri olduğu, inşaat için işyeri numarası aldığı belirtilmiş olup, söz konusu tespit davacı iddialarını destekler mahiyettedir. Nitekim davacı da, ......... Üretim A.Ş."nin inşaat işi yapmak üzere kurulu geçici işyeri olduğu iddiasındadır. Ayrıca dosya kapsamında yer alan, 11.06.2013 tarihli davalı işverenin kaşe ve imzasını içerir "İlgili Makama" başlıklı yazıda da, davacının 01.09.2010 tarihinden itibaren davalı işveren nezdinde çalıştığı belirtilmektedir. Mahkeme tarafından davalı şirket ve dava dışı şirket arasında organik bağın bulunup bulunmadığı hususunda yeterli araştırma yapılmadığı anlaşılmaktadır. Organik bağ olup olmadığının tespiti açısından;davalı şirketlerin ortakları, temsilcileri, faaliyet adresleri, ... kolları, faaliyet konuları, tescil bilgileri, verdikleri işyeri bildirgeleri ve sigortalı hizmet listelerini gösterir bilgiler ile işyeri dosyalarının Sosyal Güvenlik Kurumundan istenilmeli, yine davalı şirketlerin başlangıçtan itibaren ortakları, temsil ve ilzama yetkili kişileri, yönetim kurulu üyeleri, faaliyet adresleri, kurucularını gösteren ticaret sicil kayıtlarının getirtilerek, davalılar arasındaki ilişkinin gerçek bir birlikte istihdam olgusuna dayanıp dayanmadığı araştırılarak, aralarında organik bağ olup olmadığının bu veriler ile dosya kapsamı birlikte değerlendirilmek suretiyle tespit edilmesi gerekmektedir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Taraflar arasında, davacının aylık ücretinin miktarı noktasında da uyuşmazlık vardır.
4857 sayılı ... Kanununda 32 nci maddenin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir ... karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.
... sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, işçinin kişisel özellikleri, işyerindeki ya da meslekteki kıdemi, meslek unvanı, yapılan işin niteliği, ... sözleşmesinin türü, işyerinin özellikleri, emsal işçiler o işyerinde ya da başka işyerlerinde ödenen ücretler, örf ve adetler göz önünde tutularak belirlenir.
Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, ... sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı ..., işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı ... bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.
Mahkemece, ... İstatistik Kurumunun resmi internet sitesindeki “kazanç bilgisi sorgulama” kısmından da faydalanılması ve emsal ücret araştırması sonucunda elde edilen verilerle birlikte, anılan Kurumun resmi internet sitesindeki bilgiler de dikkate alınarak emsal ücretin belirlenmesi mümkündür.
Somut olayda, davacı fesih tarihi itibariyle asgari geçim indirimi hariç net 4.000,00 TL aldığını beyan etmiş olup, ... kayıtlarında davacının fesih tarihi itibariyle ücretinin brüt 2.799,90 TL olarak bildirildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece, ... kayıtlarına itibar edilmek suretiyle fesih tarihi itibariyle davacının çıplak ücretinin brüt 2.799,90 TL olduğu kabul edilerek işçilik alacakları hesaplanmıştır. Ancak dosya kapsamında yer alan, 11.06.2013 tarihli davalı işverenin kaşe ve imzasını içerir "İlgili Makama" başlıklı yazıda, davacının 4.000,00 TL aldığı ifade edilmiştir. Ayrıca davacı tanıklarının beyanları ile emsal ücret araştırması üzerine makine mühendisleri odası ile Devrimci Yapı İşçileri Sendikasından gelen yazı cevapları da davacı iddiasını doğrular mihayettedir. Dosya kapsamında yer alan tüm belgeler ve tanık beyanları bir bütün olarak değerlendirildğinde, davacının iddiasını ispatladığı sabit olup, davacının fesih tarihi itibariyle aylık net 4.000,00 TL aldığı kabul edilerek işçilik alacaklarının hesaplanması gerekirken, yazılı şekilde hesaplama yapılması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
4-Taraflar arasında, davacının hafta tatilinde çalışıp çalışmadığı ve fazla çalışma yapıp yapmadığı hususunda da uyuşmazlık vardır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda ... yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, ... yeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
Fazla çalışmanın belirlenmesinde 4857 sayılı ... Kanunu"nun 68. maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin dikkate alınması gerekir.
Aynı ilkeler, hafta tatili çalışması bakımından da geçerlidir.
Somut olayda, davacı haftanın yedi günü 08.00-19.00 saatleri arasında çalıştığını, ayda bir gün hafta tatili kullandığını beyan etmiş olup, mahkemece davacının kendisi gibi davalı aleyhine alacak davası açan tanıkların beyanları dışında başka bir delille alacaklarını ispatlayamadığı gerekçesiyle fazla çalışma ve hafta tatili taleplerinin reddine karar verilmiştir. Belirtmek gerekir ki, davacı tanıklarından ..., dava açmadığını ancak ileride dava açıp açmayacağının belli olmadığını; tanık ... ise dava açmadığını ancak açmayı düşündüğünü beyan etmiş olup, gerek dosya içerisinden gerekse de Uyap ekranından yapılan sorgulamada tanıkların husumet kaydına ilişkin herhangi bir bilgiye rastlanılmamıştır. Davacı tanıklarının beyanlarına itibar edilmek suretiyle davacı ile ortak çalışma dönemleri de dikkate alınarak, davalı tarafından ödendiği ispatlanamayan fazla çalışma ve hafta tatili alacaklarının kabulü gerekirken yazılı gerekçeyle ilgili taleplerin reddine karar vermek hatalı olup bozmayı gerekltirmiştir.
5-Taraflar arasında davacının kasa alacaklısı olup olmadığı hususunda da uyuşmazlık bulunmaktadır.
Somut olayda, davacı hizmet süresi içerisinde davalı şirket adına ve ... sebebiyle birkısım harcamalar yaptığını ancak bu harcamaların kendisine ödenmediğini, kasanın sürekli olarak açık verdiğini ileri sürerek dava dilekçesi ekinde sunmuş olduğu kasa kayıtlarına ilişkin belgeler doğrultusunda kasa alacaklısı olması sebebiyle ilgili ödemelerin tarafına yapılmasını talep etmiştir. Mahkemece, davacının görevini yaptığı şantiyede işveren adına kasa görevini yaptığı ve bu nedenle de net 5.212,97 TL kasa tazminatı alacağının bulunduğu anlaşılmakla, talebiyle bağlı kalınarak fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmak suretiyle kasa alacağı hüküm altına alınmıştır. Davacı tanıkları, davacının şantiyede çalıştığını, şantiyede diğer çalışanlar ve harcamalar için gerekli paraların davacıya gönderildiğini ve davacının da ihtiyaçları karşılayarak, çalışanların ödemesini yaptığını belirtmişlerdir. Ancak davacı tarafça dava dilekçesi ekinde sunulan "... Şantiyesi Kasa 32-33" nolu belgelerin incelenmesinde, davalı tarafından belirli tarihlerde para gönderildiği; bu paralarla su, yemek, benzin, inşaat parası vb. ihtiyaçlar ile çalışanların maaşları için ödemeler yapıldığı anlaşılmakta ise de; listeler üzerinde davalı işverenin kaşesi veya imzası yer almadığından bunların işyeri kaydı olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Ayrıca davacı tarafça listelerde yapılan masraflara ilişkin makbuz, fatura veya fiş ibraz edilmiş de değildir. Bu sebeple davacının kasa alacaklısı olduğunu ispatlayamadığı kabul edilerek ilgili talebin reddine karar verilmesi gerekirken, mahkemece yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 16.10.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.