20. Hukuk Dairesi 2016/2454 E. , 2017/7341 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... Yönetimi ve Hazine vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ..., 28/07/2011 tarihli dava dilekçesinde, ... ilçesi, ... köyünde bulunan 989 ve 1053 parsel sayılı taşınmazların orman niteliği ile Hazine adına tescil edildiğini, ancak taşınmazların birinci sınıf tarım arazisi olduğunu, halen de ekip biçtiğini ileri sürerek; Hazine adına olan tapu kayıtlarının iptaline ve adına tapuya tescillerine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, dava konusu taşınmazların ... Kadastro Mahkemesinin 1997/80 E. - 1998/6 K. sayılı kararı uyarınca orman olarak Hazine adına tapuya tescil edildiği belirtilerek davanın, kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacının temyizi üzerine 01/04/2015 gün ve 2014/9101 E. - 2015/2418 K. sayılı kararıyla bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında "...Mahkemece, ... Kadastro Mahkemesinin 1997/80 E. - 1998/6 K. sayılı kararının kesin hüküm teşkil ettiği kabul edilerek davanın reddine karar verilmiş ise de ulaşılan sonuç, dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır.
6100 sayılı HMK"nın 114/1-i maddesi uyarınca kesin hüküm dava şartlarındandır. Ancak kesin hükmün varlığı için, dava hakkında verilen hükmün şekli anlamda kesinleşmiş bulunması yeterli olmayıp, maddi anlamda da kesin hükmün oluşması gerekir. 6100 sayılı Kanunun 303/1. maddesi uyarınca, maddi anlamda kesin hükmün oluşabilmesi için, "Her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun" aynı olması zorunludur. Bu koşullardan bir tanesinin gerçekleşmemesi halinde, dava şartı anlamında kesin hükmün var olduğu kabul edilemez. Gerek doktrinde ve gerekse de Yargıtay uygulamalarında "dava sebebi"nin, hukukî sebepler değil, taraflarca ileri sürülmesi zorunlu olan "vakıalar" olduğu kabul edilmektedir. O halde, kesin hükmün varlığından söz edilebilmesi için ikinci davada ileri sürülen vakıaların ilk davada da ileri sürülmüş ve tartışılmış olması zorunludur.
Somut olayda, yörede 1996 yılında orman kadastrosu yapılmış; kayıt maliki olan ... tarafından Orman Yönetimi aleyhine, Kadastro Mahkemesinin 1997/80 E. numarasına kaydedilen orman tahdidine itiraz davası açılmıştır. Bu dosya içinde bulunan uzman orman bilirkişi raporunda, 11.140 m² yüzölçümündeki 1053 parsel sayılı taşınmazın tamamı ile 11.040 m² yüzölçümündeki 989 parsel sayılı taşınmazın (A) harfi ile gösterilen 1.040 m² yüzölçümündeki bölümünün orman sınırları içine alındığı belirtilmiştir. Nitekim davacı da, 1053 parsel sayılı taşınmazın tamamı, 989 parsel sayılı taşınmazın ise orman tahdidi içine alınan bölümüne ilişkin olarak tahdide itiraz davası açmıştır. O halde, kadastro mahkemesindeki davanın sebebi (vakıa), orman tahdidinin, davacının taşınmazlarını ilgilendiren sınırları yönünden yasaya uygun olup olmadığı; başka bir ifadeyle orman sınır hattının doğru belirlenip belirlenmediği hususudur. Bu davada, "Çekişmeli taşınmazların orman olması nedeniyle tapu kayıtlarının iptal edilip, orman vasfıyla Hazine adına tesciline karar verilmesi gerektiği" hususları dava sebebi (vakıa) olarak ileri sürülmemiş ve mahkemece de tapu kayıtlarının iptalinin gerekip gerekmediği hususu tartışılmamıştır.
Temyize konu dava ise çekişmeli taşınmazların orman sayılan yerlerden olmadığı iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Kadasto mahkemesince verilen ve şekli anlamda kesinleştiği anlaşılan kararda, davacının davasının reddine, her iki taşınmazın da tapu kayıtlarının iptali ile tamamının orman vasfıyla Hazine adına tesciline karar verilmiş ise de dava, orman sınır hattının doğru tespit edilip edilmediğine ilişkin olduğundan verilen karar, orman tahdit hattı yönünden kesin hüküm olup, orman tahdit hattı bu kararla kesinleşmiştir. Ancak bu davada, "Çekişmeli taşınmazın orman olması nedeniyle tapu kaydının iptal edilerek Hazine adına tescili gerektiği" hususu, dava sebebi olarak ileri sürülmediğinden, tapu kaydının iptaline ilişkin olarak kurulan hüküm, temyize konu işbu tapu iptali ve tescil davası yönünden, 6100 sayılı HMK"nın 303/1. maddesi uyarınca, maddi anlamda kesin hüküm olarak kabul edilemez.
Bu nedenlerle; mahkemece, kadastro mahkemesi kararı ile davacı yönünden de kesinleşen orman tahdit hattı, kadastro pafta haritaları ile çakıştırılmak suretiyle yöntemince uygulanarak çekişmeli taşınmazların orman sınırları içinde kalıp kalmadığının belirlenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken; dosya kapsamına yanlış anlam verilerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz bulunduğundan, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir..." hususlarına değinilmiştir.
Mahkemece bozma ilamı sonrası yapılan yargılama sonucu; davanın kısmen kabul, kısmen reddine,... ilçesi, ... (...) mahallesi 129 ada 9 (eski 1053) parsel hakkındaki davanın reddine, 128 ada 121 parselin harita mühendisi bilirkişi ... ... tarafından düzenlenen 26.11.2015 tarihli haritada (A) harfi ile işaretli 6.490,15 m²"lik bölümüne ilişkin Hazine adına olan tapu kaydının iptaliyle, davacı adına tesciline, bu parselde fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm davalı ... Yönetimi ve Hazine vekillerince 128 ada 121 (eski 989) sayılı parselin (A) bölümüne yönelik temyiz edilmiştir.
Yörede, 1953 yılında sonuçlanan arazi kadastrosu ile 1996 yılında 6831 sayılı Kanun gereğince yapılan orman kadastrosu ve 2/B uygulaması bulunmaktadır.
1953 yılında yapılan kadastro sonucu, çekişmeli 1053 parsel sayılı taşınmaz ... ... adına tapuya tescil edilmiş, intikal ve satış nedeniyle 16.04.1997 tarihinde kayden ..."a intikal etmiş; çekişmeli 989 parsel ise aynı kadastro çalışması sonucu ... ... adına tapuya tescil edildikten sonra yine intikal ve satış nedeniyle 16.10.1991 tarihinde kayden ..."a intikal etmiştir. ... Kadastro Mahkemesinin 1997/80 E. - 1998/6 K. sayılı ilamı uyarınca, taşınmazların davacı ... adına olan tapu kayıtları iptal edilerek 06.03.2000 tarihinde orman vasfıyla Hazine adına tescil edilmişlerdir.
Dava tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi harita bilirkişisi tarafından kesinleşmiş orman tahdit haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırmada çekişmeli 128 ada 121 (eski 989) parselin (A) harfi ile gösterilen 6490,15 m²"lik bölümünün orman tahdidi dışında kalan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden Orman Yönetimine yükletilmesine, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına