Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/4607
Karar No: 2017/7057
Karar Tarihi: 02.10.2017

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2015/4607 Esas 2017/7057 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2015/4607 E.  ,  2017/7057 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 10.12.2010 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 30.04.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı, davalı ... Belediyesi ve ... Belediyesi tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Dava, kadastral mülkiyet durumunun ihyasına yönelik tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Davacı Hazine vekili; 1347 (2032) parsel sayılı taşınmazın, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve hazine adına tescili gereken yerlerden olduğu halde ... Büyükşehir Belediyesi adına ihdasen tescil edilip, adı geçen belediyece yapılan imar uygulaması sonucu kamu alanında kullanılmak üzere terkin edildiğini, bu ihdas parselinin hazine adına tescili gereken 2082,16 m2"lik kısmı üzerinde de 5485 ada 2 sayılı imar parselinin oluşturulduğunu, ancak belirtilen şuyulandırma işleminin ve öncesinde aynı bölgede ... Belediyesince yapılmış olan 37 no"lu imar düzenlemesinin idari yargı yerinde iptal edildiklerini ileri sürerek; 5485 ada 2 sayılı imar parselinin 2082,16 m2"lik binmeli alana isabet eden kısmının tapusunun iptali ve Hazine adına tesciliyle tapu kayıtlarının eski hale iadesinin sağlanmasını istemiştir.
    Mahkemece, "tapu kayıtlarının dayanağını teşkil eden imar uygulamalarının idari yargı yerinde iptal edildiği" gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmü, davacı vekili, davalı ... vekili ile davalı ... vekili ayrı ayrı temyiz etmişlerdir.
    Hemen belirtilmelidir ki; tapu sicilinin tutulması prensiplerinden biri tescil, diğeri sicilin aleniliği (güvenilirliği), bir diğeri Hazinenin kusursuz sorumluluğu, sonuncusu ise geçerli bir hukuki sebebinin bulunması, yani kaydın illetten mücerret olmamasıdır. İmar parselinin dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanıksız kalacağı ve TMK"nın 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düşeceği; bu durumda; dayanıksız kalan tapu kaydının iptal edilerek kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyasına karar verilmesi gerekeceği tartışmasızdır.
    Öte yandan, çekişmeli taşınmazın belediye sınırları içerisinde ve kadastro sırasında tespit dışı bırakılan yer olduğunun belirlenmesi halinde, 1966 yılında yürürlüğe giren 775 sayılı Kanunun 3/2 maddesinde öngörülen belediyeye devri gerekli taşınmazlardan olup olmadığının açıklığa kavuşturulması gerekeceği kuşkusuzdur. Şayet kanun gereğince belediyeye devri gereken yerlerden olduğu tespit edilirse, Hazinenin taşınmazda mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı gözetilerek Hazinenin davasının reddine karar verilmesi, diğer taraftan 775 sayılı Kanunun 3. maddesi her ne kadar 19.07.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4916 sayılı Kanun ile ilga edilmiş ise de bu tarihten önce doğmuş olan haklara etkili olmayacağı, bir başka ifadeyle kazanılmış hakkın korunması gerektiği açıktır. Ayrıca kapanmış yollar bakımından da 3194 sayılı Kanunun 17. maddesi hükmü uyarınca belediye adına tescilin öngörüldüğü ve 2644 sayılı Tapu Kanununun 21. maddesi hükmünün de kapanmış yolların içinde bulunduğu tüzel kişi adına tescili gerektiğini düzenlediği gözden uzak tutulmamalıdır.
    Somut olaya gelince; dava konusu taşınmazın bulunduğu alanda ... Belediyesinin 37 no"lu imar düzenlemesi yaptığı, daha sonra aynı bölgede ... Büyükşehir Belediyesi"nin imar uygulaması gerçekleştirdiği, her iki imar düzenlemesinin idari yargı yerinde iptal edilerek idari yargı kararlarının kesinleştiği, daha sonra dava konusu yerin yeni kurulan ... Belediyesi sınırları içinde kaldığı anlaşılmaktadır. Ancak, mahkemece çekişmeli taşınmazın imar uygulamaları öncesindeki niteliği kuşkuya yer bırakmayacak biçimde ortaya konulmamıştır. Bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın kadastro paftasında tescil harici alan olan taşlıktan ihdas edildiği bildirilmiş olup; 1347 parsel sayılı taşınmazın tescil beyannnamesinde ise, 138 sayılı parselin yola terkinden ihdas edildiğinin belirtilmesine rağmen tedavüllü tapu kayıtları ve bu açıklamanın dayanağı olan belgeler getirtilmemiş, bu husus üzerinde de durulmamış ve çelişki giderilmemiştir. Özellikle dava konusu taşınmazın ... Belediyesi tarafından yapılan hangi uygulama kapsamında kaldığı ve bu uygulama sırasındaki vasfı, kadastro harici bırakılan bir yer olup olmadığı ve neden tescil harici kaldığı, ne şekilde hangi işlemlere tabi tutulduğu, ... Belediyesince yapılan uygulama sonucu akıbeti (üzerinde yol, park, imar parseli vs meydana getirilip getirilmediği) kuşkuya yer bırakmayacak biçimde saptanmadığı gibi, ikinci yani davalı ... Belediyesi tarafından yapılan uygulama sırasındaki niteliği (yol, park, imar parseli vs), farklı bir deyişle nereden ihdas edildiği net bir biçimde tespit edilmemiş, ayrıca taşınmazın, Hazine ile ilgisinin bulunup bulunmadığı ve belediyeye devri gereken yerlerden olup olmadığı açıkça belirlenmemiştir.
    O halde, değinilen ilkeler ve yasal düzenlemeler doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılması, tarafların tüm delillerinin toplanması, 1347 sayılı parsel ile ihdas beyannamesinde belirtilen 138 sayılı kadastral parselin ilk tesislerinden itibaren tapu kayıtları (kütük sayfaları) ve dayanak belgeleri (terkin, şuyulandırma vs. ilişkin belgeler) getirtilerek yapılan imar düzenlemeleri ve ihdas beyannamesi irdelenip, alınacak bilirkişi raporunun denetlenmesi, yine davaya konu taşınmazın 775 sayılı Kanunun yürürlük tarihi itibariyle belediye sınırları içinde kalıp kalmadığı araştırılıp, toplanan ve toplanacak olan deliller birlikte değerlendirilerek varılacak sonuç çerçevesinde bir hüküm kurulması gerekirken, noksan soruşturmayla yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.
    Kabule göre de, mahkemece dava konusu yapılan alan bakımından infaza elverişli biçimde hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde müphem ve çelişkili hüküm kurulması doğru olmadığı gibi talep olmadığı halde HMK"nın 26/1. maddesine aykırı olarak tazminat hakkında da hüküm kurulması isabetli değildir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekili, davalı ... vekili ile davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02.10.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.













    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi