1. Hukuk Dairesi 2015/2491 E. , 2017/5246 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL,TENKİS
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... "nün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Davacı, mirasbırakan ... tarafından 412 ada 4, 5 ve 11, 177 parsel ile 122 ada 2 parsel sayılı taşınmazların satış bedeli ödenerek davalı adına tescil edildiğini, işlemin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı muvazaalı olduğunu, mirasbırakanın davalı eşine yapılan bağış nedeniyle bu işlemlerin tenkise tabi olduğunu, mirasbırakanın işlettiği kuyumcu dükkanında bulunan altınlar ve kıymetli eşyaların davalı tarafından alındığını ileri sürerek evlilik birliği içerisinde edinilen ve davalı adına kayıtlı bulunan taşınmazların tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına kayıt ve tescile, olmazsa tenkis isteminin kabulü ile saklı payını aşan 20.000-TL ile kuyumculuk işletmesindeki malların davalı tarafından alınması nedeniyle miras payı oranında 5.000-TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, resmi akitle yapılan satışların aksinin aynı kuvvette bir delille ispatlanması gerektiğini, dükkanları fiilen kendisinin işlettiğini, mirasbıkanın sermayesi olmadığı için borçla alınan altınların satışından elde ettiği kazançla ailesine baktığını, mirasbırakandan intikal edecek malvarlığı olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, 01.04.1974 tarih ve ½ Yargıtay İçtihatı Birleştirme Kararı uygulanamayacağından tapu iptal ve tescil talebinin reddine, tenkis talebinin kabulü ile 122.030,03 TL"nin 05/09/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu taşınmazların dava dışı 3. kişilerden satın almak suretiyle davalı adına tescil edildiği, mirasbırakanın taşınmazlarda malik olmadığı, 177 parsel sayılı taşınmazın öncesinde davalının annesi ...’a ait olduğu, yapılan emniyet araştırması ve dinlenen tanık beyanlarına göre mirasbırakanın ölmeden önce rahatsızlık geçirdiği, kuyumcu dükkanına gidemediği, borçlarının bulunduğu, taşınmazların bedelinin davalının annesinin maddi katkısı ile ödendiği anlaşılmaktadır.
Somut uyuşmazlıkta davacılar; mirasbırakanın ölümünden sonra terekeye ait ziynet eşyalarının davalı tarafından alındığını ve 412 ada 4,5 ve 11, 177 parsel ve 122 ada 2 parsel sayılı taşınmazların ise mirasbırakan tarafından bedelin ödenmek suretiyle davalı adına satın alındığını ileri sürerek eldeki davayı açmışlardır.
Hemen belirtilmelidir ki, 6100 sayılı HMK 33. maddesi hükmü uyarınca olayları bildirmek taraflara hukuki nitelendirmeyi yapmak ve ona uygun yasal düzenlemeyi tayin ve tespit ederek uygulamak mahkemeye aittir.
Eldeki davada, iddianın ileri sürülüş biçimi, dava dilekçesinin içeriği ve dosyadaki mevcut deliller birlikte değerlendirildiğinde, ziynet eşyaları yönünden 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 669. maddesi uyarınca mirasta denkleştirme isteğinde, çekişme konusu taşınmazlar yönünden ise gizli bağış iddiası ile tapu iptali ve tescil olmazsa tenkis isteğinde bulunulduğu açıktır.
Bilindiği üzere; 01.04.1974 tarihli ½ sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, konusu ve sonuç bölümü itibariyle, murisin kendi üzerindeki tapulu taşınmazlar yönünden yaptığı temliki işlemler için bağlayıcıdır. Murisin gerçekte bedelini bizzat ödeyip, üçüncü kişiden satın aldığı taşınmazı mirastan mal kaçırmak amacıyla tapu siciline yarar sağlamak istediği kişi adına kaydettirmesi halinde, diğer bir söyleyişle bedeli ödenerek "gizli bağış" şeklinde gerçekleştirilen işlemler hakkında anılan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının doğrudan bağlayıcı olma niteliği yoktur. Bunun yanı sıra, karara, yorum yoluyla gizli bağış iddialarına yönelik olarak uygulama olanağı sağlanamayacağı; koşulları var ise tenkis istenebileceği Hukuk Genel Kurulunun 30.12.1992 tarihli 586/782; 21.9.1994 tarihli 248/538; 21.12.1994 tarihli 667/856; 11.10.1995 tarihli 1995/1-608 sayılı kararlarında belirtilmiş; Dairenin yargısal uygulaması da bu doğrultuda kararlılık kazanmıştır.
Ancak, Türk Medeni Kanunu"nun 6.maddesinde düzenlendiği üzere "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olayların varlığını ispatla yükümlüdür." Yine 6100 sayılı HMK"nun 190/1.maddesi gereğince "ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
Somut olayda, çekişme konusu taşınmazlar yönünden 01.04.1974 gün 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama yerinin bulunmadığı, tenkis talebi bakımından ise taşınmazların mirasbırakan tarafından bedelleri ödenmek suretiyle davalı adına tescil edildiği iddiası da kanıtlanmamıştır.
Davacının mirasta denkleştirme talebi yönünden ise; ... Vergi Dairesi’nin 19.04.2010 tarihli yazısı ekinde bulunan 18.04.2009 tarihli beyannamede mirasbırakan adına toplam 222.540,92TL’lik ticari emtia ve dbe listesinin bulunduğu, 02.06.2014 tarihli bilirkişi raporunda ise seçimlik tarihi olan 05.09.2013 itibariyle 509.077,88TL değerde olduğunun bildirildiği, ancak davalının ellinde fiilen hiç altın bulunmadığı, beyanname ile birlikte teslim ettiği ve mirasbırakanın vergi borcunun ödendiği savunmasında bulunduğu anlaşılmaktadır.
O halde, davalının savunması gözetilerek mirasbırakanın borçlarının tespiti ile TMK’nın 669 ve takip eden maddelerinde öngörülen mirasta denkleştirme davasının koşullarının araştırılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davalı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 11.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.