Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/2383
Karar No: 2017/5244
Karar Tarihi: 11.10.2017

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2015/2383 Esas 2017/5244 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2015/2383 E.  ,  2017/5244 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ,ECRİMİSİL

    Taraflar arasında birleştirilerek görülen elatmanın önlenmesi, ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabul, kısmen reddine ilişkin olarak verilen karar davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... "nün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
    -KARAR-

    Asıl ve birleştirilen dava, çaplı taşınmazda paydaşlar arası elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
    Davacılar, 141 parsel sayılı taşınmazda davalılarla birlikte paydaş olduklarını, davalıların tarımsal sınırları içerisinde faaliyetlerini sürdürmeyerek kendi alanlarına müdahale ettiklerini ileri sürerek müdahalenin meni ile davacı ... yönünden 2011 yılı ve diğer davalılar yönünden 2006-2011 yılı için toplam 5.363TL ecrimisilin davalılardan tahsiline karar verilmesini istemişler birleştirilen davada ise davacı ..., çekişme konusu parseldeki payına vaki müdahalenin meni ile 2006-2010 yılları için toplam 7.8000TL ecrimisile karar verilmesini istemiştir.
    Davalılar, taşınmazda iştirak halinde mülkiyetlerinin söz konusu olduğunu, tarlanın mirasbırakanları zamanından beri süre gelen bir fiili kullanma durumunun mevcut olduğunu intifaden men koşulunun gerçekleşmediğini, ecrimisil taleplerine beş yıllık zamanaşımının uygulandığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, davanın kısmen kabulüne ilişkin karar Dairece “...asıl ve birleşen davanın dava dilekçelerinde elatmanın önlenmesi isteği bakımından çekişmeli taşınmazla ilgili olarak davacılar tarafından bir değer belirtilmediği gözetilmek suretiyle, davacılara çekişme konusu taşınmazın değerinin açıklattırılması, değere itiraz edilmesi halinde keşfen değerin saptanması, belirlenecek değer üzerinden yukarıda belirlenen ilkeler ve düzenlemeler gözetilmek suretiyle harcın tamamlattırılması, bu koşul yerine getirildiği takdirde davaya devam edilmesi gerekirken, kabul edilen ecrimisil değeri üzerinden harç alınmakla yetinilerek işin esası bakımından hüküm kurulması isabetsizdir...” gerekçesiyle bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde tekrar davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Bilindiği üzere; paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman isteyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre, payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
    Öte yandan, yurdumuzda sosyal ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu, izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir.
    4721 s. Türk Medeni Kanunun (TMK) 706, 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 237, Tapu Kanununun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Ne var ki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş yada fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak (fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya ortaklığın satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, "ahde vefa" kuralının yanında TMK"nin 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pek çok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır.
    O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, TMK"nin müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir.
    Somut olaya gelince, çekişme konusu taşınmazda davacılar ile davalıların mirasbırakanının paydaş olduğu, taşınmazın fiilen uzun süredir mevcut haliyle kullanıldığı savunmasında bulunulduğu ancak mahkemece taşınmazın paydaşları arasında fiili bir kullanım biçiminin oluşup oluşmadığı başka bir ifadeyle her bir paydaşın payına özgülenen bir yerin bulunup bulunmadığı açıklığa kavuşturulmuş değildir.
    Hal böyle olunca, çekişme konusu taşınmaz bakımından tüm paydaşları bağlayan fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığının tespiti, oluşmuş ise; her bir paydaşın kullanımına bırakılan bölümün saptanması, davacıların kullanımına bırakılan bölüme el atmanın olup olmadığının belirlenmesi, fiili kullanma durumu oluşmuş ve davacıların kullanımına bırakılan bölüme el atma var ise davanın kabul edilmesi, aksi takdirde uyuşmazlığın paylı mülkiyet hükümleri gözetilerek çözümlenmesi gerekirken anılan husus gözardı edilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması isabetsizdir.
    Davalılar vekilinin temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulüyle hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,11/10/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi