Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2017/2382
Karar No: 2019/337
Karar Tarihi: 21.03.2019

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/2382 Esas 2019/337 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2017/2382 E.  ,  2019/337 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Konya 4. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 25.04.2013 tarihli ve 2012/187 E., 2013/238 K. sayılı kararın incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 18.11.2013 tarihli ve 2013/16147 E., 2013/15962 K. sayılı ilamı ile;
    “…Davacı vekili, müvekkiline ait araca, davalıların işleteni-sürücüsü ve trafik sigortacısı olduğu aracın çarpması sonucu hasarlandığını, kazanın meydana gelmesinde davalı sürücünün tam kusurlu olduğunu, aracındaki hasar, kazanç kaybı, değer kaybı ve tesbit giderleri olmak üzere toplam 4.910,00 TL alacak üzerinden yapılan icra takibine davalıların haksız yere itiraz ettiklerini iddia ederek davalıların icra takibine vaki itirazlarının iptaline ve icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
    Davalılar, kusur oranı ve hasar bedeline itiraz ederek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kabulüne, davalıların icra takibine vaki itirazlarının iptaline icra inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmiş; karar davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranlarının ve maddi tazminata ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davalılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
    2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan zararın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
    Davacı taraf, icra takibinden önce zararının belirlenmesi için mahkeme aracılığı ile tespit yaptırmış olup tespit masrafını da diğer alacakları ile birlikte icra dosyasında talep etmiştir. Mahkemece, davacı tarafın talep ettiği 367,50 TL tespit masrafı yargılama giderleri arasında hüküm altına alınması gerekirken bu meblağın müddeabihe dahil edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir…”
    gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava, trafik kazasından kaynaklanan zararın tahsili amacıyla yapılan icra takibine vaki itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemlerine ilişkindir.
    Davacı vekili; davalılardan ...’nin sevk ve idaresindeki Otokoç Otomotiv Tic. ve San. A.Ş. adına kayıtlı ..... plakalı aracın, Kule Site- Emniyet Müdürlüğü kavşağında, kırmızı ışıkta beklemekte olan müvekkili ...’ın kullandığı ..... plakalı araca arkadan çarptığını, çarpmanın etkisi ile müvekkilinin aracının yine kırmızı ışıkta bekleyen ......’in sevk ve idarisindeki .....plakalı araca çarptığını, olay nedeniyle müvekkiline ait araçta görünen ve görünmeyen bir kısım hasarlar meydana geldiğini, hasar durumunun belirlenmesi için Konya 2. Sulh Hukuk Mahkemesinde tespit yaptırdıklarını, bilirkişi tarafından düzenlenen raporda müvekkiline ait araçta kazadan dolayı 3.698,00TL maddi hasar, 750,00TL değer kaybı ve tamir döneminde aracın kullanılamamasından dolayı da 100,00TL zararın olduğunun belirlendiğini, bilirkişi tarafından belirlenen zararlarının tahsili için davalılar aleyhine icra takibi başlattıklarını, ancak davalıların icra takibine itiraz ederek takibin durmasına sebep olduklarını ileri sürerek itirazın iptaline ve %40’dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
    Davalılar vekili; davaya konu maddi hasarlı trafik kazasının ..... plakalı araç sürücüsü ...’nin kusurlu davranışlarından dolayı değil, yoğun kar yağışı ve zeminin buzlu olmasından meydana geldiğini, davacının aracında oluşan maddi hasara ilişkin alacağın davalı ...’in sevk ve idaresindeki ..... plakalı aracı sigortalayanı olan Allianz Sigorta A.Ş.’den talep edilebileceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece; bilirkişi raporuna göre davacının toplam maddi zararının 4.548,00TL olduğu, olayda davalının %100 kusurlu olduğu ve davacının herhangi bir kusurunun bulunmadığı gerekçesiyle itirazın iptaline, takibin 4.910,00TL üzerinden devamına ve icra inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir.
    Davalılar vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde açıklanan nedenlerle bozulmuştur.
    Yerel mahkemece; Yargıtay bozma ilamındaki hususun tazminat davası yargılamasında geçerli olacağı, HMK’nın 26. maddesi göz önünde bulundurulduğunda, mahkemenin takip talebine konu edilen ve itiraza uğrayan hususlarda hüküm kurması gerektiği, davacının haksız fiil neticesi uğradığı tüm zararlarının tahsili amacıyla takip yaptığı, davalıların takip tarihi itibariyle delil tespiti ile ilgili yargılama giderleri hususunda temerrüde düştüğü, delil tespiti masraflarına faiz işletilmesi gerektiği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
    Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, itirazın iptali istemli eldeki davada, delil tespiti masraflarının yargılama gideri olarak mı yoksa müddeabihe dâhil edilerek mi hüküm altına alınması gerektiği noktasında toplanmaktadır.
    Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında işin esasına girilmeden önce, somut olayda uyuşmazlık konusu olan delil tespiti masrafına ilişkin alacağın direnme karar tarihi itibariyle kesinlik sınırının altında kalıp kalmadığı hususu ön sorun olarak tartışılmış ve değerlendirilmiştir.
    Öncelikle belirtilmelidir ki, 1 Ekim 2011 tarihinde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) yürürlüğe girmiş, anılan Kanun’un 450. maddesiyle de 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ek ve değişiklikleriyle birlikte tümüyle yürürlükten kaldırılmıştır. Bununla birlikte yasa koyucu uygulamada birtakım sorunların ortaya çıkmasını engellemek için, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda geçiş hükümlerini ayrıca düzenlemiştir.
    Bu bağlamda 6100 sayılı HMK’nın Geçici 3. maddesi;
    (1) Bölge adliye mahkemelerinin, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca Resmî Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.
    (2) Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur. (Ek cümle: 1/7/2016-6723/34 md.) Bu kararlara ilişkin dosyalar bölge adliye mahkemelerine gönderilemez.
    (3) Bu Kanunda bölge adliye mahkemelerine görev verilen hallerde bu mahkemelerin göreve başlama tarihine kadar 1086 sayılı Kanunun bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.
    Yukarıdaki madde metninden, Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilmiş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarih ve 5236 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki 427 ila 454. madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı açıkça anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere, 21.07.2004 tarihli ve 25529 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak, öngördüğü istisnalar dışındaki hükümleri yayım tarihinde yürürlüğe giren, 14.07.2004 tarih ve 5219 sayılı “Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” yürürlük tarihinden sonra yerel mahkemelerce verilen hükümler yönünden 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 427. maddesindeki temyiz (kesinlik) sınırını bir milyar TL; yine yürürlük tarihinden sonra Yargıtay Daireleri ve Hukuk Genel Kurulunca temyiz incelemesi sonucunda verilen kararlara karşı karar düzeltme yoluna gidilebilmesi için 440/III-1. maddesinde aranan parasal sınırı da altı milyar TL olarak değiştirmiştir. 5219 ve 5236 sayılı Kanunlara göre katsayı artışı uygulanarak bu sınırlar arttırılmıştır.
    Direnme kararının verildiği 06.05.2014 tarihinde bu miktar 1.890,00TL’dir.
    16.07.1981 tarihli ve 2494 sayılı Kanun’un geçici maddesi ile temyiz ve karar düzeltme sınırlarına ilişkin değişikliklerin, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra verilecek nihai kararlara yönelik temyiz ve karar düzeltme istemleri hakkında uygulanacağı belirtilmiş; dolayısıyla, dava hangi tarihte açılmış olursa olsun, temyiz ve karar düzeltme sınırlarının saptanmasında, hakkında bu yollara başvurulan hükmün verildiği tarihteki yasal durumun esas alınacağı kabul edilmiştir.
    Bir mahkeme kararının temyiz edilip edilemeyeceği belirlenirken, temyiz hakkının doğduğu (kararın verildiği) tarihteki hukuksal durum esas alınmalı; karar tarihinde yürürlükte bulunan kanun hükmü temyiz sınırı yönünden hangi düzenlemeyi içeriyor ise, ona bağlı kalınmalıdır. Buradaki “karar” teriminin, yerel mahkemenin, Özel Daire bozmasına karşı verdiği direnme kararını da kapsayacağında duraksama bulunmamaktadır.
    Yeri gelmişken eldeki davada temyize konu alacak miktarının ne olduğunun açıklanmasında yarar vardır:
    Davacı vekili dava dilekçesinde trafik kazasından kaynaklanan zararın tahsili amacıyla yapılan icra takibine vaki itirazın 4.910,00TL üzerinden iptaline karar verilmesini istemiş, mahkemece de davanın kabulü ile itirazın iptaline ve takibin 4.910,00TL üzerinden devamına karar verilmiştir. Hükmün davalılar vekilince temyizi üzerine Özel Dairece sair yönler hakkında temyiz itirazlarının reddine karar verildikten sonra 367,50TL olduğu anlaşılan delil tespiti masrafı yönünden bozma kararı verildiği anlaşılmıştır. Bu durumda Özel Dairece delil tespiti masrafı dışındaki alacaklar yönünden bir bozma yapılmadığından, hüküm bu alacaklar yönünden kesinleşmiş olup, bozma ve direnme kararlarının kapsamı itibariyle davacının talep edebileceği delil tespiti masrafına ilişkin alacağın 1.890,00TL’nin altında olduğu açıktır.
    Açıklanan nedenlerle direnme kararının verildiği 06.05.2014 tarihi itibariyle uyuşmazlık konusu delil tespiti masrafı miktar itibariyle açık biçimde temyiz edilebilirlik sınırı altında olduğundan, anılan karara karşı temyiz yasa yoluna gidilmesi mümkün değildir ve bu itibarla taraf vekillerinin temyiz istemlerinin reddi gerekir.
    S O N U Ç : Yukarıda açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin temyiz istemlerinin miktardan REDDİNE, istek hâlinde temyiz peşin harcının yatıranlara geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 21.03.2019 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi