14. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/748 Karar No: 2016/5416 Karar Tarihi: 03.05.2016
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/748 Esas 2016/5416 Karar Sayılı İlamı
14. Hukuk Dairesi 2016/748 E. , 2016/5416 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, 04.03.2015 gününde verilen dilekçe ile mirasçılık belgesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 12.11.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, mirasçılık belgesi istemine ilişkindir. Mahkemece, muris ile davacı arasında mirasçılık ilişkisi kurulamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. Türk Medeni Kanununun 598. maddesinde başvurusu üzerine yasal mirasçı oldukları belirlenenlere sulh mahkemesince mirasçılık sıfatlarını gösteren bir belge verileceği, mirasçılık belgesinin geçersizliğinin her zaman ileri sürülebileceği belirtilmiştir. Türk Medeni Kanununun 575. maddesi hükmüne göre de miras ölümle açıldığı gibi aynı Kanunun 30. Maddesine göre de doğum ve ölümün nüfus sicilindeki kayıtlarla ispat olunabileceği, nüfus kütüklerinde kayıt bulunmaması veya bulunan kaydın doğru olmadığının anlaşılması halinde, gerçek durumun her türlü delille kanıtlanmasının mümkün olduğu belirtilmiştir.
Hukukumuzda çekişmeli yargıya tabi davalarda taraflarca hazırlama ilkesi geçerli olup, hakim tarafların talepleri ile bağlıdır. Hakim, talepte bulunan tarafların iddia ettiği olaylar ve ileri sürdüğü deliller ile yetinerek karar vermek zorundadır. Çekişmesiz yargıya tabi davalarda ise re’sen araştırma prensibi egemendir. Hasımsız açılan ve çekişmesiz yargıya tabi olan davalarda verilen kararlar kesin hüküm teşkil etmediği gibi bu kararlar açılacak bir iptal davası sonucunda değiştirilebilir veya ortadan kaldırılabilir.
Mirasçılık ilişkisi tanık dahil her türlü delil ile kanıtlanabilir. Hal böyle olunca, mahkemece yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda gerekli araştırma ve incelemeler yapılarak, davacının gösterdiği tanıkların beyanları değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenler ile davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde yatırana iadesine, 03.05.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.