1. Hukuk Dairesi 2015/2625 E. , 2017/5221 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ-TESCİL-TAZMİNAT
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Davacı, maliki olduğu 1968 parsel sayılı taşınmazını ölünceye kadar bakma akdi ile davalı ..."a temlik ettiğini, bakım borçlusu ..."ın kendisi ile hiç ilgilenmediğini ve akdin gereklerini yerine getirmediğini ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile adına tesciline ve 5.000.-TL tazminata hükmedilmesini istemiş, yargılama aşamasında davacının ölümü ile, mirasçıları davaya devam etmişlerdir.
Davalı, davacının kendi rızası ile taşınmazı devrettiğini, akdi geçersiz kılacak herhangi bir davranışta bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalının ölünceye kadar bakma akdi şartlarını bozacak bir davranışta bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; miras bırakanın bahçeli kargir ev ve ahır niteliğindeki 1968 parsel sayılı taşınmazını 08.04.2008 tarihinde ölünceye kadar bakım akti ile davalıya temlik ettiği, miras bırakan ...‘nın sağlığında davalının bakım akdini yerine getirmediğinden bahisle bu davayı açtığı, fakat yargılama sırasında davacının ölümü ile mirasçılarının davaya devam ettikleri anlaşılmaktadır.
Bilindiği gibi, ölünceye kadar bakıp gözetmek sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen, bazı yönleri itibarıyla talih ve tesadüfe, ayrıca şekle bağlı bir sözleşme şeklinde tanımlanabilir. Nitekim, söz konusu sözleşme 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 611. (818 s. Borçlar Kanununun (BK) 511.) maddesinde, “Ölünceye kadar bakma sözleşmesi, bakım borçlusunun bakım alacaklısını ölünceye kadar bakıp gözetmeyi, bakım alacaklısının da bir malvarlığını veya bazı malvarlığı değerlerini ona devretme borcunu üstlendiği sözleşmedir.” olarak tarif edilmiştir.
Anılan yasanın bu ve devamı maddelerinin açık hükümlerin de belirtildiği gibi ölünceye kadar bakım sözleşmesi ile, bakım alacaklısı sözleşmeye konu olan mamelek veya bazı mallarının mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme, bakım borçlusu da kural olarak bakım alacaklısını kendi ailesi içerisine alıp, ona özenle ölünceye kadar bakıp gözetmek yükümlülüğü altına girer. Hemen belirtmek gerekir ki, bakım borçlusunun bakıp gözetmek yükümlülüğü, aksi kararlaştırılmadığı sürece bakım alacaklısını ailesi içerisine alıp, ikametini temin etme yanında, besleme giydirme hastalığında hekime götürüp, gerekli ihtimamı gösterme, manevi yönden her türlü yardım ve desteği sağlama gibi ödevleri de içerisine alır. Kuşkusuz bakım borçlusu yükümlülüklerini yerine getirirken, aldığı malların kıymetine, bakım alacaklısının önceden sahip olduğu sosyal konumuna ve hakkaniyet kurallarına göre hareket etmek zorundadır. Öte yandan, yükümlülüklerin yerine getirilmemesinin sonuçları TBK"nin 617 (BK"nin 517.) maddesinde açıklanmış sözleşmeden doğan ödevlere aykırılık yüzünden ilişki çekilmez olmuşsa, ya da başka önemli nedenlerle ilişkinin sürdürülmesi aşırı ölçüde güçleşmiş veya olanaksız hale gelmişse taraflardan her birinin tek yanlı olarak sözleşmeyi fesh etme, verdiği şeyi geri alma hatta karşı tarafın kusurlu olması halinde tazminat isteme hakkı tanınmıştır. O halde, yükümlülüklerini yerine getirmeyen bakım borçlusuna karşı bakım alacaklısı her zaman fesih hakkını kullanabilmekte, fesih geçmişe etkili (makable şamil) olmak üzere sözleşmeyi sona erdirdiğinden verdiği şeyi de geri isteyebilmektedir.
Öte yandan, TBK"nin 617/son (BK"nin 517/son) maddesi hükmüne göre; “Hâkim, sözleşmenin önel verilmeksizin feshini yerinde bulabileceği gibi, taraflardan birinin istemiyle veya kendiliğinden, aile topluluğu içinde yaşamalarına son vererek, bakım alacaklısına ömür boyu gelir bağlayabilir.”
Uyuşmazlığın değinilen TBK"nin 617/son (BK"nin 517/son) maddesi uyarınca çözüme bağlanması, bakım yükümlülüğünün bir arada yaşamak suretiyle yerine getirilmesi imkanlarının ortadan kalktığı yada büyük ölçüde sınırlandığı haller için düşünülmelidir. Bunun yanı sıra, takdir edilecek irat, yanların özel ve ekonomik durumlarına uygun ve adil olmalıdır.
Somut olaya gelince, davacı...tanıklarından ..., davalı ...’ın davacının evine gelmeyip, davacıya bakmadığını,bu nedenle zaman zaman kendisinin davacının temizliğini yapıp, davacıya yemek yaptığını, tanık ..., davalı ...’ın davacıya bakmadığını, zaman zaman kendi çocuklarının evin ihtiyaçlarını karşıladığını, davacının evinin temizlenmediğini ancak komşuları yardım ederse temizlendiğini, davacının dışarıdan karşılanacak ihtiyaçlarının komşuların yardımı ile karşılandığını, tanık ..., davalının babası ...’nin kendisine kızı ...’ın davacıya bakmadığını söylediğini belirtmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden davalının kendi kusuruyla bakıp gözetmek yükümlülüğünü yerine getirmediği ispatlanmıştır.
Hal böyle olunca; yükümlülüklerini yerine getirmeyen bakım borçlusuna karşı bakım alacaklısı fesih hakkını kullanmakla haklı olduğundan davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
Davacıların yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile yukarıda açıklanan nedenlerden ötürü hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 11.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.