Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2001/1-316
Karar No: 2001/366
Karar Tarihi: 18.4.2001

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2001/1-316 Esas 2001/366 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2001/1-316 E.  ,  2001/366 K.
  • ELATMANIN ÖNLENMESİ VE KAL (MÜŞTEREK MÜLKIYET)
  • ÖZEL PARSELASYON
  • FİİLİ TAKSİM (PAYDAŞLARI KAPSAMAMASI)
  • PAYDAŞLARIN HAK VE SORUMLULUKLARI
  • ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ DAVASI

    "İçtihat Metni"

    Taraflar arasındaki "elatmanın önlenmesi ve kal" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bursa Asliye 2.Hukuk Mahkemesi"nce davanın reddine dair verilen 15.12.1999 gün ve 1997/313 E 1999/1110 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 1.Hukuk Dairesi"nin 10.4.2000 gün ve 2000/3789-4102 sayılı ilamiyle;

    (...Dava, paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğine ilişkindir.

    Mahkemece, "...özel parselasyon planı tüm malikler bakımından tatbik kabiliyetinin mevcut olmadığı, noterde tanzim edilen muvafakatnameye tüm paydaşların iştirak etmediği anlaşılmış olup..." denilerek davanın reddine karar verilmiştir.

    Bilindiği üzere, paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamıyan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman isteyebilir. Hatta iştirak halinde mülkiyette dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan paydaş aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya şuyun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.

    Öte yandan, yurdumuzda sosyal ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu, izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir. Bilindiği üzere M.K.nun 634, B.K.nun 213, T.K.nun 26.maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Ne var ki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş yada fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak (fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya şuyun satış suretiyle gönderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, "akte vefa" kuralının yanında M.K.nun 2.maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pek çok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır.

    O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalıdan öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, M.K.nun müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir.

    Somut olayda, dava konusu özel parseli de içeren ana taşınmaza ilişkin olarak tüm paydaşların katılımıyla 1973 yılında özel bir kullanma biçiminin oluştuğu bunun özel parselasyon haritasına yansıtıldığı, 28.4.1973 tarihli noter muvafakatnamesi belgesi ile de özel parsellerin yandaşlarla aidiyetinin belirlendiği anlaşılmaktadır. Nitekim, dosyadaki bilgi ve belgeleri değerlendiren ilk keşfe ilişkin 21.12.1998 tarih, 5.1.1999 tarihli uzman bilirkişinin ek raporlarında değinilen hususlar ifade edilmiştir. Hükme esas alınan ikinci bilirkişi raporu ise dosyaya ibraz edilen bilgi ve belgeler ile bunlara uygun düşen ilk bilirkişi raporunun doğruluğunu ortadan kaldıran bir içerik ve nitelik taşımamaktadır.

    Hal böyle olunca, nizalı 168 özel parselin davacıya ait olduğunun kabul edilmek suretiyle uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekirken yazılı olduğu üzere yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

    TEMYİZ EDEN : Davacı vekili

    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulu"nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

    Dava, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenmesi ve yıkım istemine, ilişkindir.

    Yerel mahkemece dava reddedilmiş: Özel Dairece karar yukarıdaki gerekçelerle bozulmuştur.

    Mahkeme, özel parselasyon planına ait pay ve tevzi defteri bulunmadığı gibi 28.4.1973 tarihli muvafakatnamede tüm paydaşların özel parselleri gösterilmediği; paydaşların özel parselasyondaki kullanıma uymadıkları, paydaş olup da zeminde 20 paydaşın zeminde yeri olmadığı, 6 kişinin paydaş olmadığı halde zeminde yer kullandıkları; bu nedenle özel parselasyon planına (muvafkatnameye) değer verilemiyeceğini belirterek önceki kararında direnmiştir.

    Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, mahkeme kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.

    SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA gerekli temyiz ilam harcı peşin alınmış olduğundan başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 18.4.2001 gününde oybirliği ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi