11. Hukuk Dairesi 2016/681 E. , 2017/3375 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 15/09/2015 tarih ve 2014/472-2015/571 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi asıl davanın davalısı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Asıl davada davacı vekili, davalı bankanın müşterisi olan müvekkilinin tek temsilcisinin ... olduğunu, davalının, şirket yetkilisinin bilgisi dışında 3. kişilere ödeme yaptığını ileri sürerek şimdilik 2.000 TL"nin yasal faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 03.03.2010 tarihinde davasını ıslah ederek talep sonucunu 3.933,50 TL"ye çıkarmıştır.
Asıl davada davalı vekili, davacı şirket yetkilisinin, kızı olan ..."ı vekaletname ile şirketi temsil ve ahzu kabz ile yetkilendirdiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Birleşen davada davacı vekili, davalı şirkete kullandırılan kredinin ödenmediğini, tahsili amacıyla başlatılan icra takibine de itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptalini ve icra inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davalı vekili, kredi sözleşmesinin sahte imzalarla düzenlendiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, uyulan bozma ilamı, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacı şirketin tek temsilcisi tarafından dava dışı ..."a düzenlenmiş görülen vekaletnamedeki ve 820 TL bedelli çekte davacı şirket temsilcisine atfen atılan imzaların sahte olduğu, ... tarafından şirket adına çekilen kredinin de usulsüz olup kredi bedelinin şirket hesaplarına intikal ettirilmediği, bu usulsüz krediye binaen
../...
davacı şirketten 3.113,50 TL tahsil edildiği, her ne kadar bu işlemleri yapan ... şirket ortağı ise de temsil yetkisinin bulunmadığı, davacı şirketin bu işlemleri onayladığına dair bir kanıt sunulmadığı, olayın duyulmasından sonra davacı şirket tarafından suç duyurusunda bulunulduğu, davacının müterafik kusuruna rastlanmadığı, birleşen davanın bozma kapsamı dışında kaldığından kesinleştiği gerekçesiyle asıl davanın kabulüne, birleşen dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Kararı, asıl davanın davalısı vekili temyiz etmiştir.
Dava, sahte vekaletname ve usulsüz işlemlerle davacı şirketin, ...bank T.A.Ş. tarafından zarara uğratıldığı iddiasına dayalı alacak istemine ilişkin olup Dairemiz"in 03.10.2012 tarih ve 2011/6448-2012/14928 E.K. sayılı ilamında dava konusu işlemleri yapan ..."ın davacı şirketin ortağı olduğu halde, bu durumun şirket yönünden müterafik kusur teşkil edip etmediğinin karar yerinde tartışılması gerektiğine işaret edilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyulmuş ve yukarıda yazılı gerekçe ile davacının müterafik kusuruna rastlanmadığı gerekçesiyle asıl davanın kabulüne karar verilmiştir.
Ancak somut uyuşmazlıkta bankada usulsüz işlemleri yapan ..."ın, işlem tarihlerinde davacı şirketin %50 hissesine sahip olduğu anlaşıldığı gibi, bu kişinin, kendisi hakkında yapılan ceza soruşturma ve kovuşturmasında "şirketin muhasebesini yürüttüğünü, muhasebe işlerine baktığını" beyan ettiği görülmüştür. Bu durumda usulsüz işlemleri gerçekleştiren ..."ın davacı şirketin ortağı ve muhasebe işlerini yürüten kişi olması nedeniyle ortağını iyi seçmeyen ve iyi adam çalıştırmayan davacının da olayda müterafik kusuru bulunmakta olup mahkemece, davacı şirketin müterafik kusur oranının tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle asıl davanın davalısı ... Varlık Yönetimi vekilinin temyizi itrazlarının kabulü ile kararın temyiz eden yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 05/06/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.