1. Hukuk Dairesi 2017/3905 E. , 2017/5205 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TENKİS
Taraflar arasında görülen tapu iptal tescil veya tenkis davası sonunda yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hâkimi ...’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal tescil olmadığı taktirde tenkis isteğine ilişkindir.
Davacı; muris ...’in maliki olduğu 21, 39, 19, 112, 2464, 75 parsel sayılı taşınmazlarının tamamı ile 1 parsel sayılı taşınmazın 1/2 payını davalı oğlu ...’e, 1 parsel sayılı taşınmazın 1/2 payını da davalı torunu ...’ye ölünceye kadar bakma şartı ile temlik ettiğini, 03/01/2012 tarihli ıslah dilekçesiyle de 76, 102 ada 61(2505), 40, 46,182 ada 61 parsel sayılı taşınmazlarını davalı torunu ...’e ölünceye kadar bakma şartı ile temlik ettiğini, temliklerin muvazaalı olduğunu ileri sürerek taşınmazların davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tescile olmadığı taktirde tenkise karar verilmesini istemiştir.
Davalılar; muris tarafından ölünceye kadar bakma şartı ile taşınmazların kendilerine temlik edildiğini, bunun dışında başka bir iradesinin olmadığını, murisin bakıma muhtaç olup, davacının hiçbir zaman murisle ilgilenmediğini, kendilerinin murise baktıklarını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Temliklerin muvazaalı olduğu kabul edilerek davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına miras payı oranında tesciline dair verilen karar Dairece; “çekişme konusu 2464(yenileme ile 103 ada 21)parsel sayılı taşınmaz yönünden temlikin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunun belirlenerek davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı ancak ıslah harcı yatırılmayan 03/01/2012 tarihli dilekçeyle davaya
katılmak istenilen taşınmazlar yönünden, dava dilekçesiyle dava konusu edilmeyen bir şeyin ıslah yoluyla dava konusu haline getirilmesine olanak bulunmadığı, ıslahla talep edilen taşınmazlar bakımından davanın reddine karar verilmesi gerektiği, temlike konu taşınmazlar ile dava konusu taşınmazlar arasında ilgi kurulmadan karar verilmesinin de doğru olmadığı gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verildiği,mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulü ile dava dilekçesiyle talep edilen 39,19,112,75,21 parsel sayılı taşınmazların davalı ... adına olan kayıtlarının davacının 1/4 miras payı oranında iptali ile davacı adına tesciline, 113 ada 1 parsel sayılı taşınmazın her iki davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacının 1/4 miras payı oranında davacı adına tesciline, ıslah dilekçesiyle talep edilen taşınmazlar yönünden davanın reddine, ayrıca dava dilekçesiyle hem yeni hem eski parsel numarasıyla istenen 2464 parsel sayılı taşınmazla ilgili yeni 103 ada 21 parsel numarası üzerinden kabul hükmü kurulduğundan eski 2464 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın reddine karar verildiği, bozma ilamıyla ... (yenileme ile 103 ada 21) parsel sayılı taşınmaz yönünden verilen kararın kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Dava konusu 2464 (yeni 21), 709(yeni 39), 761 (yeni 19),1274 (yeni 112),2589 (yeni 75) parsel sayılı taşınmazların tamamının, 2191(yeni 1) parsel sayılı taşınmazın 1/2’sinin muris tarafından 07/05/2004 tarih 1130 yevmiye numaralı işlemle ölünceye kadar bakma şartı ile davalı ...’e, 2191(yeni 1) parsel sayılı taşınmazın 1/2’sinin de muris tarafından 07/05/2004 tarih 1131 yevmiye numaralı işlemle ölünceye kadar bakma şartı ile davalı ...’e temlik edildiği anlaşılmıştır.
Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Ne var ki, mahkemece hükme yeterli bir araştırma yapılmış değildir.
Hal böyle olunca, kabul kapsamına alınan 155 ada 39, 156 ada 19, 181 ada 112, 188 ada 75, 113 ada 1 parsel sayılı taşınmazlar bakımından yukardaki ilkeler uyarınca inceleme yapılması, halen muris üzerinde kayıtlı olan taşınmazların ve muris tarafından yine davalılara temlik edilen dava konusu taşınmazların değerlerinin saptanması, murisin gerçek amacının bakılmak mı yoksa mirasçılardan mal kaçırmak mı olduğunun açıklığa kavuşturulması ve varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.
Davalılar vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 11.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.