Hukuk Genel Kurulu 2001/4-340 E. , 2001/354 K.- MANEVI TAZMINAT
- ŞIKAYET HAKKININ KÖTÜYE KULLANILMASI
- HAK ARAMA ÖZGÜRLÜĞÜ
- BORÇLAR KANUNU (818) Madde 49
"İçtihat Metni"Taraflar arasındaki "manevi tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Gaziantep Asliye 3.Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 25.1.2000 gün ve 1999/345 E- 2000/32 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 6.7.2000 gün ve 2000/4083-6691 sayılı ilamı ile;
(...Davacı, davalının aralarındaki hukuki ilişki nedeniyle kendisini C.Savcılığına şikayet ettiğini bu yüzden hakkında ceza davası açıldığını, beraat ettiğini bundan kişilik haklarının zarar gördüğünü ileri sürerek iki milyar lira manevi tazminat istemiştir.
Davalı, şikayetin yasal çerçevede yapıldığını savunmuş, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme; davalının, davacı hakkında ceza davası açılmasına sebep olduğunu, onu zararlandırmak kastı ile hareket ettiğini gerekçe göstererek bir milyar lira manevi tazminatın tahsiline karar vermiş, bu karar davalı tarafça temyiz olunmuştur.
Davacı ile, Büyük M Otelini temsilen davalı ve dava dışı HK arasında otelin muhasebe işlerinin davacı tarafından yapılması ile ilgili 1.1.1997, 31.12.1997 dönemini kapsayan bir sözleşme tanzim olunmuştur. Bu sözleşmenin özel hükümler bölümünde, sözleşmenin işverence tek taraflı feshi halinde ücretin tamamı olan 240.000.000 TL. davacıya ödenmedikçe otelle ilgili defter ve belgelerin iade edilmeyeceği yazılıdır.
Davalının Gaziantep 5.Noterliğinden keşide ettiği 4.6.1997 tarihli ihtarname ile sözleşmeyi feshettiği, defter ve kayıtları davacıdan istediği davacının bunları iade etmediği bu yüzden davacıya C.Savcılığına şikayet ettiği hakkında ceza davası açıldığı, sonuçta beraat ettiği anlaşılmaktadır.
Taraflar arasında ücretle ilgili bazı sorunlar olduğu, fesih tarihinden sonra davalının davacı aleyhine bonoya dayanan bir icra takibi yaptığı dosya kapsamı ile sabittir. Davacının sözleşmeden doğan bir alacağı olup olmadığı da belli değildir.
Kural olarak suçların kovuşturulması için yetkili makamlara yapılan şikayetler hukuka aykırı sayılmazlar. Şikayet hakkının kötüye kullanıldığından söz edebilmek için ihbar ve şikayetin karşı tarafın suçsuzluğunu bilerek zararlandırmak veya küçük düşürmek amacıyla yapılması yahut şikayet konusu hakkında delil ve emare olmadığı halde şikayetin yapılmış olması gerekir.
Şikayete konu olayın varlığını gösteren kanıtların olması durumunda gerçek olaylara dayanılarak şikayetin yapıldığı kabul edilir. Kanıt niteliğinde olmasa dahi bir takım olguların belirtilerin varlığı hakkın hukuka uygun sınırlar içinde kullanıldığının kabulü için yeterlidir. Aksi halde hak arama özgürlüğünün kullanılması sorumluluk korkusu ve tehdidi altında sınırlandırılmış olur.
Somut olayda davalı; oteline ait defter ve kayıtları teslim etmediği için davacıyı şikayet etmiştir. Gerçek olaylara dayanmıştır. Zira defterlerin davacıda olduğu sabittir. Sözleşmeden doğan bir alacağının varlığı da belli değildir. Bu durumda şikayetin davacıyı zararlandırmak amacıyla yapıldığı düşünülemez. Olayların bu gelişimi karşısında davalının şikayet hakkını amacına uygun olarak kullandığını ve bu hakkı kullanmada hukuka uygunluk sınırlarını aşmadığını kabul etmek gerekir.
Bu nedenle mahkemenin açıklanan kuralları gözetmeden manevi tazminata hükmetmiş olması usul ve yasaya aykırıdır, karar dava red edilmek üzere bozulmalıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu"nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle davalının davacıya yönelik şahsiyet haklarını ihlal edici şekilde tutum ve davranışının mevcut delillerin değerlendirilmesi sonucu sabit olmamasına göre, Hukuk Genel Kurulu"nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 11.4.2001 gününde, oybirliği ile karar verildi.