1. Hukuk Dairesi 2017/3772 E. , 2017/5191 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ TESCİL
Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil, davası sonunda, yerel mahkemece asıl davanın kısmen kabulüne, birleştirilen 2011/874 Esas sayılı davanın kabulüne, birleştirilen 2014/95 Esas sayılı davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı ve davalılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."un raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
-KARAR-
Asıl ve birleştirilen davalar, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde denkleştirme isteklerine ilişkindir.
Asıl ve birleştirilen davada davacılar, çekişme konusu 25 parsel sayılı taşınmazın miras bırakan ... tarafından mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak birlikte yaşadığı davalı ...’e devredildiğini taşınmazın daha sonra imar uygulamasına tabi tutularak birden fazla parsele ayrıldığını, bir kısmında kat irtifakı tesis edildiğini ileri sürerek, davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptali ile veraset ilamındaki payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalılar, temlikin muvazaalı olmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, asıl davanın kısmen kabulüne, birleştirilen 2011/874 E sayılı davanın kabulüne, birleştirilen 2014/95 E sayılı davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; miras bırakan ...’in 01/02/1990 tarihinde ölümü ile geriye mirasçı olarak kızları ... ile oğulları ... ... ve ...’in kaldıkları, miras bırakanın 16/05/1984 tarihinde 268,88 ve 25 parsel sayılı taşınmazlardaki miras paylarını davalı oğlu ...’e satış vaadi sözleşmesi ile devrettiği aynı resmi senet ile satış işlemleri için dava dışı ...’ı vekil tayin ettiği, vekilin
05/02/1986 tarihinde çekişme konusu 25 parsel sayılı taşınmazdaki miras bırakana ait 4/16 payın davalı ...’e satış suretiyle devrettiği, ... tarafından da 09/06/2011 tarihinde davalı olan eşi ve çocuklarına satış suretiyle temlik edildiği, çekişme konusu taşınmazın imar uygulamasına tabi tutulduğu, ifraz, tevhit işlemlerinden sonra 4094 ada 11, 4094 ada 12, 4094 ada 13 , 4094 ada 14, 4062 ada 22 , 4062 ada 23, 4063 ada 16, 4064 ada 8, 4068 ada 17, 4095 ada 1, 4111 ada 25 , 5013 ada 1 ve 3897 ada 13 parsel sayılı taşınmazlara ayrıldığı, davacıların taleplerinin ise 4063 ada 16 , 4062 ada 9 ve 10 , 4061 ada 2,3,7, 4068 ada 17, 4094 ada 11,12,13,14 , 5013 ada 1 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
Toplanan delillere, dosya içeriğine ve temliklerin muvazaalı olduğu saptanarak davanın kabul edilmesinde isabetsizlik olmadığına göre davalıların temyiz itirazları yerinde görülmediğinden, reddine.
Davacıların temyiz itirazlarına gelince,
Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Somut olaya gelince; mirasbırakanın maliki olduğu 25 parsel sayılı taşınmaz ile birlikte dava dışı 268 ve 88 parsel sayılı taşınmazları da davalı ...’e temlik ettiği, dinlenen tanık beyanlarından Velittin’in miras bırakan ile birlikte oturduğu, taşınmaz satın alabilecek ekonomik durumunun olmadığı, kaldı ki davalı ...’in açıkça beyan etmese de temliklerin bakım karşılığı olduğunu bildirdiği anlaşılmaktadır.
Tüm bu olgular yukarıdaki ilkeler ile birlikte değerlendirildiğinde; miras bırakanın gerçek amacının diğer mirasçılardan mal kaçırma olduğu sonucuna varılmaktadır.
Taşınmazı davalı ...’den edinen ...’nın da konumları itibariyle Türk Medeni Kanunu’nun 1023.maddesi koruyuculuğundan yararlanamayacağı da açıktır.
Hal böyle olunca; halen davalılar üzerinde olan kayıtlar bakımından davacıların payı oranında tapu iptal tescil isteminin kabul edilmesi, 25 parsel sayılı taşınmazdan ifraz edilip 3.kişilere intikal eden taşınmazlar bakımından bedel isteminin değerlendirilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
Davacıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 11/10/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.