14. Hukuk Dairesi 2016/476 E. , 2016/5391 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 05.02.2010 ve 24.12.2013 günlerinde verilen dilekçeler ile elatmanın önlenmesi ve birleştirilen dava ile kal istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davada hüküm kurulmasına yer olmadığına dair verilen 31.03.2015 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle tayin olunan 03.05.2016 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Av. ... ile karşı taraftan davalı vekili Av. ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Davacı ..., 3291 parsel maliki davalı ..."ın taşınmazında başladığı inşaat faaliyetinin davacıya ait 1409 parsele taştığını ileri sürerek elatmanın önlenmesini istemiştir.
Mahkemece davacının taşınmazına tecavüzün bulunmadığı, söz konusu parsellerin bulunduğu adada meydana gelen kaymanın ise idari işlemle giderilebileceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün davacı ... tarafından temyizi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 15.12.2010 tarihli bozma ilamı ile özetle, "…Bilirkişiler, keşif sonrası düzenledikleri rapor ve ek raporları ile krokilerinde, taşınmazların yer aldığı adanın tamamında kaymalar olduğunu, davalı parselinin de davacı parseline toplam 3 m2 kaydığını ancak bu miktarın tecviz kapsamında kaldığını bildirmişlerdir. Ne var ki, tecviz kapsamında kalsa da, mevcut kaymanın mülkiyet hakkını sınırlayabileceğinin ve davacının TMK"nın 683 vd. maddelerinden kaynaklanan haklarını bertaraf edeceğinin hukuken benimsenmesine olanak yoktur. Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı biçimde hüküm kurulması isabetsizdir…" gerekçesiyle karar bozulmuştur. Yine aynı Dairenin 23.03.2011 tarihli ilamı ile karar düzeltme talebinin de reddine karar verilmiştir.
Bozma sonrası 3291 parselin maliki davalı ... birleştirilen davada temliken tescil isteminde bulunmuştur.
Mahkemece, asıl davanın kabulüne, birleştirilen davanın reddine karar verilmiş, hükmün davalı-davacı ... vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizin 18.06.2013 tarihli ve 2013/5023Esas 2013/9298 K sayılı bozma ilamıyla "Mahkemece kadastro ölçü krokisine göre 1409 sayılı parsele ne miktarda elatıldığı krokiye işletilerek, taşınmaza elatılan bölümünde krokide işaret ettirilerek ve bundan sonra bu kroki kararın eki sayılmak suretiyle bir hüküm kurulması gerekir." gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; yapılan tüm incelemelere rağmen dosyaya rapor sunan Huri Gençoğlu"nun tecavüz alanını göstermeyen raporunda var olduğu iddia olunan ve Yargıtayın kabul ettiği 3 m2"lik tecavüz alanı bulunamadığından davada hüküm kurulmasına yer olmadığına, birleşen mahkeme dosyaları hakkında sehven hüküm kurulmadığına karar verilmiştir.
Hükmü, davacı-davalı ... vekili temyiz etmiştir.
6100 sayılı HMK"nın 297/2 maddesi gereğince, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Bunların yanında hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir (HMK m. 26/1).
Somut olaya gelince; bozmaya uyulduğu halde, bozma gereği yerine getirilmemiştir. Kararın gerekçesinde davacı- davalı ..."ın elatmanın önlenmesi ve kal isteminin daha önce verilen bozma ilamları gerekçe gösterilerek tecavüz saptanamadığından davada hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiş, uyuşmazlığı çözmeye yönelik olumlu ya da olumsuz bir karar verilmediği gibi birleştirilen dava hakkında da bir hüküm kurulmamıştır. Mahkemece kurulan hüküm bu haliyle HMK"nın 26. ve 297/2 maddelerine aykırıdır.
Açıklanan hususlar gözardı edilerek infazda tereddüt doğuracak şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı-davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1.350 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalı ..."tan alınarak asıl dosya davacısına verilmesine, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 03.06.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.