Hukuk Genel Kurulu 2001/20-345 E., 2001/342 K.
"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki "kadastro tesbitine itiraz" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda;Eğil Kadastro Mahkemesi"nce taşınmazın kadastro dışı bırakılmasına dair verilen 15.12.1998 gün ve 1998/26 E. 1998/136 K. sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 20.Hukuk Dairesi"nin 30.11.1999 gün ve 1999/6029 E. 1999/10699 K. sayılı ilamiyle;
(...B Köyü 101 ada, 2 parsel sayılı taşınmaz, davalı gerçek kişi adına kadastroca tesbit edilmiş, davacı Orman Yönetimi tesbitin iptalini ve orman alanı olarak Hazine adına tescilini dava etmiş,davacı Hazine de, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu savıı ile kadastro tesbitine itiraz etmiş, yerel mahkemenin E. 1997/52 K. 1997/67 sayılı ve 26.12.1997 tarihli kararı ile davaların reddine hükmedilmiş, kararı davacı Orman Yönetimi ve Hazine temyiz etmiş, Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E. 1998/2113, K. 1998/2505 sayılı ve 11.03.1998 tarihli kararı ile, yerel mahkeme kararı yetersiz bilirkişi raporuna dayanıldığından bahisle bozulmuş, bozma ilamı taraflara tebliğ edilmiş, yerel mahkemece bozma ilamına uyma kararı verilmiş, bozmadan sonra yapılan araştırmaya dayanılarak yerel mahkemece çekişmeli parselin kadastro dışı bırakılmasına, kamulaştırma bedelinin alınması bakımından aidiyet konusunda tarafların yerel mahkemelerde dava açmakta muhtariyetine hükmedilmiş, kararı davacılar Orman Yönetimi, Hazine ile davalı gerçek kişi temyiz etmiştir.
3402 sayılı Yasanın 1.maddesi gereğince, yasanın amacı: Türk Medeni Yasasının öngördüğü tapu sicilini kurmaktır. 3402 sayılı Yasanın 25.maddesi genel olarak kadastro mahkemesinin yetkisini belirlemiş ve "kadastro mahkemesi; taşımaz mal mülkiyetine ve sınırlı aynı haklara, tapuya tescil ve şerh edilecek veyahut beyanlar hanesinde gösterilecek sair haklara sınır ve ölçü uyuşmazlıklarına kadastroya ve tapu sicilini ilgilendiren benzeri davalarına ve özel kanunlarca kendisine verilen işlere bakar..." hükmünü koymuştur. Yine aynı yasanın 16/C.maddesinde "göller"in tescil ve sınırlandırmaya tabi olmadığı belirlenmiştir. 2942 sayıl Yasa gereğince kamu idareleri kanun gereği yapmakla yükümlü oldukları kamu hizmetlerini ve teşebbüslerinin yürütülmesi için gerekli olan taşınmaz malları kaynakları ve irtifak haklarını, bedellerini belirlenen usul dairesinde ödeyerek kamulaştırma yeteneğini haizdirler. Tapuya Kayıtlı gayrimenkullerin kamulaştırma usulü ve tapuya kayıtlı olmayan gayrimenkullerin kamulaştırma usulleri ile bedellerinin ödenmesi açık bir şekilde yasada tarif edilmiştir. 2942 sayılı Yasanın 17/2.maddesinde; kamulaştırması yapılan taşınmaz malın tahsis edildiği kamu hizmeti itibariyle sicile kaydı gerekmeyen bir niteliğe dönüşmesi halinde istek üzerine sicil kaydının terkinine karar verilebileceği düzenlenmiştir.
30.maddede de, kamu tüzelkişilerin ve kurumlarının sahip oldukları taşınmaz mal kaynak veya irtifak haklarının diğer bir kamu tüzelkişisine veya kurumu tarafından kamulaştırılamayacağı buyrulduktan sonra devamında bir kamu kurumu veya tüzel kişisine ait taşınmaz mal kaynak veya irtifak hakkının ne şekilde el değiştireceği ve çıkan anlaşmazlığın ne şekilde giderileceği düzenlenmiştir. 6831 sayılı Yasanın 115.maddesi gereğince devlet ormanları üzerinde kamu yararına yapılacak her türlü yapı ve tesisler için herhangi bir şekilde irtifak hakkı tesisi Maliye, Tarım ve Orman Bakanlıklarının iznine bağlıdır.
Somut olay; arazi kadastro çalışması sırasında Balım Köyü 101 ada, 2 parsel nosu ve bahçe niteliği ile davalı gerçek kişi adına belgeye dayanmadan yapılan 17.06.1997 tarihli tesbite, Orman Yönetimi ve Hazinenin itirazları üzerine kadastro mahkemesindeki yargılama sırasında yapılan keşifte çekişmeli taşınmazın baraj gölü altında kaldığının belirlenmesi yine Devlet Su İşleri Bölge Müdürlüğünün cevabi yazısına göre çekişmeli taşınmazın baraj gölü kamulaştırma alanı dahilinde kalması olgusudur. Davada, davacı sıfatıyla Orman Yönetimi davalı sıfatıyla da adına tesbit yapılan gerçek kişi taraf olup başkaca tarafı yoktur. Mahkemece çekişmeli taşınmazın baraj gölü altında kalması ve kadastronun konusunun kalmaması nedeniyle kadastro harici bırakılmasına, konusu kalmayan kadastro işlemi ve davada mülkiyet belirlenmesi yapılamayacağından tarafların kamulaştırma bedelinin alınması bakımından genel mahkemede dava açma muhtariyetine hükmedilmiştir. Gerçektende 3402 sayılı Yasanın 16/C maddesi gereği devletin hüküm ve tasarrufu altındaki göller tescil ve sınırlandırmaya tabi değildir. Ancak, dava konusu yer kadastro tesbiti sırasında göl altında değildir Baraj inşası üzerine bu amaçla yapılan kamulaştırmayı takiben göl altında kalmıştır. Niza, baraj inşaatının kamulaştırma işlemleriyle ilgili olmayıp, kamulaştırmadan önceki duruma dayanan nitelik ve mülkiyete ilişkin Orman Yönetiminin gerçek kişiye karşı iddiasından kaynaklanmaktadır. 3402 sayılı Yasanın 25.maddesi gereğince, mülkiyete ilişkin tesbit tarihinden önceki sebebe dayanan davada görevli mahkeme, topografik kadastral haritalara dayanan tapu sicilinin oluşmasında ihtisas mahkemesi olan kadastro mahkemesidir. Kadastro işleminden sonra çekişmeli yerin baraj gölü altında kalması ile taşınmaz yok olmamıştır, Baraj gölü altında kalmıştır. Baraj gölü altında kalmadan önce ve sonra Orman Yönetimi ve gerçek kişi arasındaki ihtilaf boyut değiştirmemiş ve bitmemiştir. Baraj gölünün altında kalmakla çekişmeli taşınmaz için tapuya tescil kararı kurulamayacağı açıktır. Ancak, mülkiyetinin kime ait olduğu ve niteliği davanın halline yönelik olarak belirlenebilir mahiyettedir. Bu hususta genel mahkemelerde dava açılabileceği kabul edilse dahi, genel mahkemelerde aynı araştırma ve inceleme yapılacaktır. Taşınmazın mülkiyetinin aidiyeti ve niteliği konusunda genel mahkemelerinde saptama yapması gerekecek, ancak bu halde, kamulaştırma bedelini alınması konusunda bir yargıya ulaşılabilecektir. Orman Yönetiminin kamulaştırma bedelinin, idarelerine ait olduğu yönünde bir iddia ile genel mahkemelere başvurması düşünülemez. Baraj gölü altında kalsa da mülkiyetin kime ait olduğunun ve taşınmazın niteliğini açılan kadastro tesbitine itiraz davasında kadastro mahkemesince belirlenmesi yukarıda anlatıldığı üzere kanuni zorunluluk olduğu gibi, Hukuk Usulü yargılaması ilkelerinden olan usul ekonomisi ilkesine de uygun hareket tarzı olacaktır. Bu halde, mahkemece öncelikle çekişmeli taşınmazın kamulaştırılmasına ilişkin tüm evraklar ve kamulaştırma alanını belirleyen kadastral harita temin edilmeli, önceki keşfe katılan bilirkişiler dışında bir orman yüksek mühendisi ve bulunamadığı takdirde bir orman mühendisi, jeolog ve bir fen elemanından oluşacak bilirkişi kurulu vasıtasıyla yeniden yapılacak keşifte çekişmeli taşınmazın baraj gölü kamulaştırma alanının sınırlarını belirleyen haritadaki konumu ve baraj gölü kıyı kenar çizgisine göre konumu saptanmalı, resmi belge niteliğindeki memleket haritası, amanejman planı ve hava fotoğrafı baraj gölü altında kalmayan sabit noktalar yardımıyla çekişmeli taşınmaza uygulanmalı, arazi kadastro paftası ile ölçekleri eşitlenerek çekişmeli taşınmazın bu harita ve fotoğraflarda ne şekilde görüldüğü renklendirme, işaret ve semboller vasıtasıyla belirlenmeli, taşınmazın kamulaştırma haritası, kıyı kenar çizgisi ve resmi belge niteliğindeki memleket haritası, amenajman planı ve hava fotoğraflarındaki konumu tereddüte yer vermeyecek şekilde bilirkişilere düzenlettirilecek müşterek krokide bilirkişilerce gösterilmeli ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir hüküm kurulmalıdır. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin eksik araştırma ve yetersiz inceleme ile hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır....) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN :Taraf vekilleri
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu"nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Mahkemenin çekişmeli taşınmazların baraj suyu altında kalması nedeniyle kadastro dışı bırakılmasına, kamulaştırma bedelinin alınması için aidiyet bakımından genel mahkemede dava açmakta muhtariyetlerine ilişkin kararı yukarıda belirtilen nedenle Özel Dairece bozulmuş, mahkeme aynı gerekçelerle önceki kararında direnmiştir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, mahkeme kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.
SONUÇ : Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA,Harçlar Kanununun değişik 13.maddesinin "j" bendi gereğince Hazinede"den harç alınmamasına ve aşağıda dökümü yazılı (1.160.000 ) lira bakiye temyiz ilam harcının temyiz edenlerden Orman İdaresi ve davalı vekilinden alınmasına, 11.4.2001 gününde oybirliği ile karar verildi.