10. Hukuk Dairesi 2016/4632 E. , 2018/3009 K.
"İçtihat Metni"......
Dava, kurumca tahakkuk ettirilen primler nedeniyle gönderilen ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz istekğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı tarafından, 25.08.2015 tarihinde tebliğ edilen 2002/09-2003/08 ve 2003/11-2007/11 dönemleri pirim borcuna ve fer’ilerine ilişkin ödeme emrinin zamanaşımına uğradığı ve üst yönetici olmadığı gerekçesi ile iptali talep edilmiştir. Mahkemece, dava dışı söz konusu limited şirkette davacının ortak durumunda olduğu, hiç bir zaman üst düzey yönetici veya yetkili olmadığı gibi, şirket yönetim kurulu üyesi de olmadığı, prim borcundan sorumlu olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmişse de verilen hüküm eksik araştırma ve yanılgılı değerlendirmeye dayalıdır.
Davanın yasal dayanaklarından biri olan 506 sayılı Kanunun 80. maddesinin; 1. fıkrasına göre, “İşveren, bir ay içinde çalıştırdığı sigortalıların primlerine esas tutulacak kazançlar toplamı üzerinden bu Kanun gereğince hesaplanacak prim tutarlarını ücretlerinden kesmeye ve kendisine ait prim tutarlarını da bu miktara ekleyerek en geç ertesi ayın sonuna kadar Kuruma ödemeye mecburdur.” 13. fıkraya göre, “Sigorta primlerini haklı sebepleri olmaksızın, birinci fıkrada belirtilen süre içerisinde tahakkuk ve tediye etmeyen kamu kurum ve kuruluşların tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri mesul muhasip, sayman ile tüzelkişiliği haiz diğer işverenlerin üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri kuruma karşı, işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludurlar.” Bu madde; üst düzey yönetici ve yetkililerin sorumluluğu için sigorta primleriyle sınırlı olan, ayrıca prim borcunun doğduğu dönemde tahakkuk ve tediye konularında yetkili olmayı, buna karşın haklı neden olmaksızın bu yükümlülükleri yerine getirmemeyi koşul olarak getirmiştir. Anılan düzenleme kapsamında borcun tahakkuk ettiği dönemde üst düzey yönetici ve şirket müdürü olmadığı belirgin olan davacının 506 sayılı Yasanın 80. maddesi uyarınca borçtan dolayı dava dışı şirket ile birlikte müşterek ve müteselsil sorumluluğundan söz etmeye olanak yoktur.
Ayrıca 06.07.2004 tarihi öncesine yönelik prim borçlarının 6183 sayılı Kanunun 102. madde hükmü gereği 5 yıllık zamanaşımı süresine tabi olup anılan prim borçları yönünden zamanaşımının gerçekleştiği de belirgindir.
Ancak, Limited Şirket ortaklarının kamu borçlarından sorumluluğunu öngören yasal düzenlemelere bakıldığında, davanın yasal dayanaklarında biri de 6183 sayılı Yasanın 35. maddesidir. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 22.07.1998 gün ve 4369 sayılı Kanun’un 21. maddesiyle değişik 35. maddesi; “Limited şirket ortakları şirketten tahsil imkânı bulunmayan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulurlar.” hükmünü taşımakta iken; 04.06.2008 günlü Resmi Gazete’de yayımlanarak bazı maddeleri dışında aynı gün yürürlüğe giren 5766 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 3. maddesiyle, 35. maddede yer alan, “şirketten tahsil imkanı bulunmayan” ibaresi "şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan" şeklinde değiştirilmiş ve aynı maddeye; “Ortağın şirketteki sermaye payını devretmesi halinde, payı devreden ve devralan şahıslar devir öncesine ait amme alacaklarının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulur.”
“Amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda pay sahiplerinin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahıslar, amme alacağının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulur." Şeklinde iki fıkra eklenmiştir.
Yukarıdaki açıklamalara göre yapılacak araştırma sonucu davacının şirketten tahsili mümkün olmayacağı anlaşılan Kurum alacakları bakımından ortak olduğu dönemle ilgili olarak, sorumlu olması doğal ve yasal gerekliliktir. Dosyada bulunan 09.06.2004 tarihli ticaret sicil gazetesinde 31.05.2004 tarihli karar ile şirket ortaklarından Müslüm Endemir’in hissesinin tamamını davacı ...’a devrettiği görülmüştür.
Yukarıda açıklanan hukuki ve maddi olgular ışığında dosya kapsamına göre; mahkemece 06.07.2004 tarihinden öncesi prim borçlarının 5 yıllık zamanaşımına uğradığı, anılan tarihten sonrasında ise zamanaşımı süresinin 10 yıl olduğu, 25.08.2005 tarihine kadar olan prim borçlarının da 10 yıllık zamanaşımına uğradığı, zamanaşımına uğramayan 25.08.2005 tarihinden sonraki dönem prim borçlarından, 6183 sayılı Yasa’nın 35. maddesi kapsamında davacının şirkette üst düzey yönetici olmasa da limited şirket ortaklığı nedeniyle payı oranınında sorumlu olduğu gözetilerek, bu kapsamda araştırma yapılarak sonucuna göre karar verilmelidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, eksik araştırma ve inceleme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 03.04.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.
......