12. Hukuk Dairesi 2017/3914 E. , 2017/9098 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkikinin ... ve ... tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Şikayetçi borçlu ... … Ltd. Şti. icra mahkemesine başvurarak,
- Kıymet takdir raporunda; imar durumundaki yanlış bilgilere, taşınmazın konumuna, bir kısım kalemlerin hesaplamaya dahil edilmemesine dayalı olarak eksik niteleme ve hesaplama yapıldığını, dolayısıyla bu durumun satış ilanına da sirayet ettiğini,
- Borç miktarının gerçeği yansıtmadığını dolayısıyla bu durumun katılımı etkilediğini,
- Satış ilanının, Av. ...’a ve borçlu şirkete tebliğ edilmediğini belirterek ihalenin feshini talep etmiştir.
Mahkeme, ihale sürecini anlattıktan sonra, “….ihalenin usulsüzlüğüne dair davacı tarafça ileri sürülen iddialar kıymet takdirine yönelik ve borcun esasına yönelik iddialar olup, ihalenin usulsüzlüğüne yönelik iddialar olmadığı anlaşılmakla…” gerekçesi ile istemin reddine karar vermiştir.
Bir mahkeme kararının gerekçesi, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyar; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterir. Tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay"ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta bir gerekçe bölümünün bulunması zorunludur. Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiğini öngören Anayasa"nın 141/3. maddesi ve ona paralel bir düzenleme içeren 6100 sayılı HMK"nun 27 ve 297. maddeleri işte bu amacı gerçekleştirmeye yöneliktir.
Nitekim, 07.06.1976 gün ve 3/4-3 sayılı Yargıtay içtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde yer alan "Gerekçenin, ilgili bilgi ve belgelerin isabetle takdir edildiğini gösterir biçimde geçerli ve yasal olması aranmalıdır. Gerekçenin bu niteliği, yasa koyucunun amacına uygun olduğu gibi, kararı aydınlatmak, keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etmek niteliği de tartışma götürmez bir gerçektir" şeklindeki açıklama ile de aynı ilkeye vurgu yapılmıştır.
Anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama, gerek yargı erki ile hakimin, gerek mahkeme kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile bağdaşmaz.
Belirtilen anayasal ve yasal düzenlemeler doğrultusunda, şikayetçi borçlu şirket tarafından ileri sürülen ihalenin feshi sebeplerinin gerekçeleriyle birlikte tek tek tartışılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
Diğer taraftan, 6100 sayılı HMK"nun 297/1-b maddesi, mahkeme hükmünde, tarafların ve davaya katılanların kimliklerinin Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerinin (aynı maddenin 2. fıkrasında düzenlendiği üzere) açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Somut olayda, şikayetçi ... … Ltd. Şti. olduğu halde, mahkeme hükmünde, takibin diğer borçlusu ve aynı zamanda şikayetçi borçlu şirketin temsilcisi olan ...’nun da davacı olarak gösterildiği, bu durumun da mahkeme kararının infazında ve sair hususlarda tereddüde sebebiyet vereceği açıktır.
Bu durumda, mahkeme hükmünün, 6100 sayılı HMK"nun 297/1-b maddesi ile aynı maddenin 2. fıkrasına aykırılık teşkil ettiği anlaşılmakla, bu yönden de mahkeme kararının bozulması gerektiği sonucuna varılmıştır.
SONUÇ : ... ile ..."nun temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK"nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.06.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.