11. Hukuk Dairesi 2016/580 E. , 2017/3350 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... ... 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... ... 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 27/10/2015 tarih ve 2014/89-2015/191 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı/karşı davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı- karşı davalı vekili, müvekkiline ait ... markasının birçok ülkede olduğu gibi ... nezdinde özel/0078 sayı ile tanınmış marka olarak da koruma altına alındığını, "..." markası çatısı altında birçok ürünü satışa sunduğunu, davalı/karşı davacı tarafından tescil edilen " ..." ve "..." markalarının müvekkiline ait 2012/27447 başvuru numaralı "..." markası ile 2006/57815 başvuru numaralı "...İ" markaları ile benzer olduğu, davalının çatı markası olan "..." ve "..." ibarelerinin farklılık yaratmadığını, korunmak istenen unsurun "..." ibaresi olduğunu ve "..." kavramın müvekkil tarafça özgün bir ibare olarak oluşturulduğunu ve yıllardır kullanılan ayırt edici bir ifade olduğunu, "..." ibaresinin müvekkil ile özdeşleştiğini, davaya konu olan "..." ve "..." markalarının müvekkilinin markaları ile benzer ya da bu markalardan türetilmiş oldukları izlenimi yarattığı sonucuna varılacağını iddia ederek hükümsüzlüğünü talep etmiştir.
Davalı/karşı davacı vekili, müvekkilinin ürünleri ile dünya çapında bilinirliğe, tanınmış markaya sahip olduğunu, "..." ibaresinin ayırt edicilik vasfı olmadığını, jenerik bir isim olduğunu, "..." ve "..." markalarına yardımcı unsur olarak kullandıklarını, karıştırılma ihtimalinin olmadığı, kötüniyet iddiasının hukuki mesnetten yoksun olduğunu, "..." markasının 7/1 (c) hükmü ışığında karakteristik özellik belirttiğini, münhasıran tek başına kullanılamayacağını, zira internette "..." ibaresi aratıldığında birçok ürüne ulaşıldığını, markanın yardımcı unsur olarak kullanıldığını ve bu nedenle kimsenin tekeline bırakılmaması gerektiğini, ürünün aynı sektörde faaliyet gösteren farklı firmalar tarafından üretildiğini, tüm açıklamalar doğrultusunda tüketicinin markaları karıştırma ihtimalinin olmadığını, davacının marka tescil süreci içerisinde itiraz etmeyerek, tescilden sonra dava açmasının dürüstlük kuralı ve hakkın kötü kullanılması yasağıyla bağdaşmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini, karşı dava olarak da "..." markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; dava, marka hükümsüzlüğüne ilişkin olduğu, davacı- karşı davalı adına kayıtlı "..." markası incelenmesinde söz konusu ürün iki parça ıslak kek arasına krema doldurulup tüketiciye sunulan bir mal olduğu, sıvı niteliğe haiz bir gıda maddesi olan sütün, dilimleneceği, bölünebileceği intibaını uyandıran "..." sözcüğü ima edici marka olarak tescil edilebileceği, söz konusu mal ile süt arasında doğrudan bir bağlantı bulunmadığı, bir çalışma sonucu meydana getirildiği anlaşılan söz konusu sözcüğün üzerinde kullanılacağı malın yapısı, kalitesi veya özelliklerini tam anlamıyla ortaya koymamakta, ürünün içerisinde süt bulunduğunu ima etmiş olsa da söz konusu ürünü birebir anlatmadığı, ürünün özelliklerini anlamak tüketicinin hayal ve ilişki kurma gücüne bırakıldığı, bu nedenle davacının tescil ettirmiş olduğu markanın ayırt ediciliğe sahip olduğu, "..." markasının hükümsüzlüğüne ilişkin davalı/karşı davacının iddiasının reddedilmesi gerektiği, davalı/karşı davacıya ait markaların incelenmesinde " ..." ve " ..." markalarının ve davacı – karşı davalı " ..." ve "..." markaları arasında aynılık/benzerlik incelemesinde esas unsurun ... ibaresi olduğu, davacı markalarının davalı - karşı davacının markalarından daha önce tescil edildiği, her ne kadar davalı - karşı davacı markasında çatı marka olarak tabir edilen ... ve ... ibareleri kullanılmışsa da bu ibarelerin benzerlik karşılaştırmasında öneminin bulunmadığı, hükümsüzlüğü talep edilen davalı - karşı davacı markalarının davacı markaları ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğu, taraf markalarının tescil edildiği mal ve hizmet sınıfı karşılaştırmasında 30.sınıfın taraf markalarının ortak tescil edildiği sınıf olduğu, davalı - karşı davacı markalarının 29 ve 32.sınıflarda da tescil edildiği ve bu sınıflar yönünden de her iki taraf markalarının benzer alıcı kitlelerine hitap etmeleri, dağıtım kanallarının ortak olması, satışa sunulan yerlerde aynı bölümlerde satışın gerçekleşmesi ve aynı hedef kitleye yönelmesi gibi sebeplerle benzer ürünler olduğu gerekçesiyle asıl davanın kabulü ile davalı- karşı davacı adına kayıtlı " ..." ve " ..." markalarının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, karşı davanın reddi ile "..." markasının hükümsüzlük isteminin reddine karar verilmiştir.
Kararı davalı/karşı davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı/karşı davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı/karşı davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 35,10 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 05/06/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.