3. Hukuk Dairesi 2016/10482 E. , 2017/738 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki yoksulluk ve iştirak nafakasını davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, dilekçesinde; tarafların, Erzurum Aile Mahkemesinin 2007/545 Esas-2008/52 Karar sayılı ilamı ile boşandıklarını, boşanma davası sırasında eşler nafaka istemediklerinden nafaka konusunda karar verilmesine yer olmadığına karar verildiğini, boşanma davası kararında velayeti anneye verilen .... ve boşanmadan sonra doğan Yusuf İslam isimli çocukların davacı anne yanında kaldıklarını, bu nedenle, üç çocuk içinde nafaka istemenin zorunluluğunun doğduğunu, davacı annenin herhangi bir gelirinin bulunmadığını ileri sürerek; davacı lehine 300,00 TL yoksulluk, müşterek çocukların her biri için ayrı ayrı olmak üzere aylık 150,00 "şer TL"den toplam 450,00 TL iştirak nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, cevap dilekçesi vermemiş, ilk celsede kendisinin yoksulluk ve iştirak nafakası verecek gücünün olmadığı şeklinde beyanda bulunmuştur.
Mahkemece; davanın ispatlanamamış olması sebebiyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1)Yoksulluk nafakasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile yoksulluk nafakasına yönelik olan hükmün ONANMASINA,
2)İştirak nafakasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
TMK"nın 182/2 maddesinde; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır.
Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf, ekonomik imkânları ölçüsünde müşterek çocuklarının giderlerine katılmakla yükümlüdür. Diğer taraftan, iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları göz önünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur.
Ne var ki, nafaka miktarının belirlenmesine esas alınması gereken giderlerinin makul sınırlar içinde kalmasına özen gösterilmesi ve velayet kendisine bırakılmayan tarafın ağır yükümlülüklere maruz bırakılmaması gerekmektedir.
Mahkemece, nafaka takdir edilirken; çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçlarının yanında, ana-babanın gelir durumu da gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün (babanın) gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir.
Buna göre tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocukların yaşı, ihtiyaçları, aradan geçen süre ve davacı annenin katkısı da nazara alınarak, TMK."nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bir nafaka takdiri gerekirken; davanın ispatlanamadığından bahisle iştirak nafakası isteminin reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmaya gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle yoksulluk nafakasına yönelik temyiz itirazlarının reddine; ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK."nun 428.maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 26.01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.