1. Hukuk Dairesi 2014/22298 E. , 2017/5166 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 10.10.2017 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz edenler vekili Avukat gelmediler, temyiz edilenler vekili Avukat ... geldi, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakan ...’ın kayden paydaşı olduğu 577 ada 41 parsel sayılı taşınmazdaki 3000/77800 payını 19.08.1980 tarihinde, 577 ada 56 parsel sayılı taşınmazdaki 528/1884 payını 16.07.2003 tarihinde davalı eşi ...’ye, onunda diğer davalı ...’a satış suretiyle temlik ettiğini, mirasbırakanın mal satma ihtiyacı bulunmadığını, işlemlerin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı, bedelsiz ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tescile karar verilmesini istemişlerdir.
Davalılar, iddiaların doğru olmadığını, satış işlemlerinin gerçek olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, muvazaa olgusunun sabit olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, mirasbırakan ...’ın kayden paydaşı olduğu 577 ada 41 parsel sayılı taşınmazdaki 1300/77800 payını 19.08.1980 tarihinde, 577 ada 56 parsel sayılı taşınmazdaki 528/1884 payını ise 16.07.2003 tarihinde satış suretiyle davalı eşi ...’ye temlik ettiği, ...’nin de 56 parsel sayılı taşınmazdaki 528/1884 payı 07.04.2011 tarihinde diğer davalı ...’a satış suretiyle devrettiği, 1933 doğumlu mirasbırakan ...’ın 27.07.2010 tarihinde öldüğü, geride mirasçı olarak nikahsız eşinden olma çocukları davacılar Arif ve Hayriye ile, davalı eşi ... ve ondan olma çocukları ..., ... ve kendisinden önce ölen çocukları ... ve ...’ın eş ve çocuklarının mirasçı olarak kaldıkları anlaşılmaktadır.
Hemen belirtmek gerekir ki, mahkeme tarafından verilen gerekçeli kararın davalı ...’a 21.08.2014 tarihinde tebliğ edildiği, kararın davalı ... vekili tarafından 09.09.2008 tarihinde temyiz edildiği, mahkemece anılan davalının yargılama sırasında kendisini vekille temsil ettirmediği, davayı bizzat kendisinin takip ettiği gerekçesiyle 22.10.2014 tarihli ek kararla temyiz dilekçesinin süre yönünden reddine dair karar verildiği, gerçekten de davalı ...’ın yargılama sırasında kendisini vekille temsil ettirmediği, davayı bizzat takip ettiği, dosyaya ne zaman sunulduğu anlaşılamayan ... 1. Noterliğinin 15.03.2012 tarih ... yevmiye numaralı vekaletnamesi ile diğer davalı ...’nin de vekili olan Av. ...’ı vekil tayin ettiği, anılan bu vekaletname üzerinde 2014 yılına ait baro pulunun bulunduğu, ayrıca dosyaya usulüne uygun olarak ibraz edilmeyen anılan vekaletnameye ilişkin herhangi bir harcın yatırılmadığı, davalı ... vekilinin kararı süresi geçtikten sonra temyiz etmesi sonucu mahkemece temyiz talebinin reddine dair verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davalı ...’ın temyiz itirazı yerinde değildir. Reddine.
Diğer davalı ...’nin temyiz itirazlarına gelince;
Bilindiği üzere, tanıklık, taraflar dışındaki kişilerin dava ile ilgili bir vakıa hakkında, dava dışında bizzat edinmiş oldukları bilgiyi mahkemeye bildirmeleridir.
Tanık delili, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 240 ile 266. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Tanıkların davet edilmesini düzenleyen 243. maddesinde açıkça; ""(1) Tanık davetiye ile çağrılır. Ancak, davetiye gönderilmeden taraflarca hazır bulundurulan tanık da dinlenir. Şu kadar ki, tanık listesi için kesin süre verildiği ve dinlenme gününün belirlendiği hâllerde, liste verilmemiş olsa dahi taraf, o duruşmada hazır bulundurursa tanıklar dinlenir. (2) Davetiyenin duruşma gününden en az bir hafta önce tebliğ edilmiş olması gerekir. Acele hâllerde tanığın daha önce gelmesine karar verilebilir. (3)Tanığı davet, gerektiğinde telefon, faks, elektronik posta gibi araçlardan yararlanılmak suretiyle de yapılabilir. Ancak, davete rağmen gelmemeye bağlanan sonuçlar, bu durumda uygulanmaz” hükmüne yer verilmiştir. Aynı Kanunun 245. maddesinde ise; ""(1) Kanunda gösterilen hükümler saklı kalmak üzere, tanıklık için çağrılan herkes gelmek zorundadır. Usulüne uygun olarak çağrıldığı hâlde mazeret bildirmeksizin gelmeyen tanık zorla getirtilir, gelmemesinin sebep olduğu giderlere ve beşyüz Türk Lirasına kadar disiplin para cezasına hükmolunur. Zorla getirtilen tanık, evvelce gelmemesini haklı gösterecek sebepleri sonradan bildirirse, aleyhine hükmedilen giderler ve disiplin para cezası kaldırılır.
Hemen belirtmek gerekir ki; tanıkların taraflarca hazır edilmesini zorunlu kılan bir kural yoktur. Bunun aksinin kabulü, adil yargılanma hakkı (TC. Anayasası 36. madde) kapsamında olan iddia ve savunma hakkının (6100 s. HMK"nın 27., 1086 sayılı HUMK"un 78. maddeleri) kısıtlanması ve eksik inceleme sonucunu doğurur.
O halde; tapu iptali ve tescil istekli davada 6100 sayılı ...nın ilgili hükümleri gereğince, dilekçeler aşaması tamamlandıktan sonra öncelikle dosya üzerinden dava şartları ve ilk itirazların incelenmesi; bu konularda olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi, dosya üzerinden karar verilemeyen dava şartları ile ilk itirazlar hakkında karar verilmek ve diğer ön inceleme işlemlerini yapmak üzere tarafların ön inceleme duruşmasına davet edilmesi, 6100 sayılı ...nın 137. ve 140. maddelerine göre ön inceleme duruşmasında gerekli usul işlemleri yapıldıktan sonra, tahkikat duruşmasına geçilmesi, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda gerekli araştırma yapılarak, bildirilmesi halinde tanıkların dinlenmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği kuşkusuzdur.
Somut olayda, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davada davalı ... vekilinin süresinde ibraz ettiği 20.02.2012 tarihli cevap dilekçesinde savunmasının ispatı için tanık deliline dayanıp tanıklarının isimlerini bildirdiği, 10.07.2012 tarihli ön inceleme duruşmasında davalı tanıklarının daha sonraki celse dinlenilmesinin düşünülmesine karar verildiği, 11.10.2012 tarihli oturumda davalı vekiline tanık delili için gider avansı yatırılması hususunda kesin süre verildiği, davalı vekilinin de 19.10.2012 tarihinde 66,00 TL gider avansı yatırdığı, 01.11.2012 tarihli dilekçe ile tanık adreslerinin bildirildiği, 29.11.2012 tarihli oturumda davalı vekiline bir kısım tanıkların adresleri bulunamadığından tanık adreslerinin bildirilmesi halinde yeniden davetiye çıkarılmasına karar verildiği ancak davalı tanıklarının yukarıda belirtilen usul ve kurallar çerçevesinde eksiksiz bir şekilde dinlenilmeden sonuca gidildiği görülmektedir.
Hâl böyle olunca; mahkemece yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler çerçevesinde hareket edilmesi ve tanık deliline dayanan davalı ... tanıklarının eksiksiz bir şekilde dinlenmesi, toplanan delillerin toplanacak delillerle birlikte değerlendirilerek varılacak sonuç çerçevesinde bir hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
Davalı ...’nin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 10.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.