11. Hukuk Dairesi 2016/10086 E. , 2017/3340 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 25/09/2012 tarih ve 2010/114-2012/355 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; davalıların her istendiği an geri ödeneceği ve yatırılan paralar karşılığı yüksek faiz verileceği garantisiyle binlerce kişiden para topladıklarını, bu kapsamda müvekkilinden de “... ... Ortaklık Sözleşmesi” başlıklı belge karşılığında 25.000,00 DM alındığını, ancak müvekkilince istenmesine rağmen alınan paranın geri ödenmediğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000,00 EURO’nun ödeme tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; zamanaşımı ve husumet itirazında bulunmuş ve davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacının ... ..."nin ortağı olduğu ve davalı ... A.Ş.’de hissesinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, yüksek kâr payı verilmek ve istenildiği zaman iade edilmek üzere toplanan paranın tahsili istemine ilişkindir. Davacı taraf, davalıların yürürlükteki mevzuat hükümlerine aykırı bir biçimde kötüniyetli vaat ve garantilerle yurtdışında yaşayan pek çok kişinin dini duygularını sömürerek, yine davalı ... bünyesinde bulunan yabancı uyruklu bir şirketi aracı olarak kullanmak suretiyle topladıkları paraları iade etmeyip davalı ... ve bünyesindeki diğer grup şirketlerine aktardıklarını iddia ederek verilen paranın istirdadını istemiştir. Dava, iddianın bu biçimdeki ileri sürülüşü nazara alındığında, davalıların iddia olunan organize ve haksız fiillerinden kaynaklanan bir alacak (istirdat) davası niteliğinde olmakla, mahkemece, davanın yanlış nitelenmesine dayalı olarak, davacının bildirmiş olduğu delillerin tamamı toplanmaksızın yetersiz araştırma ve soruşturma sonucunda davacının davalı şirketlerin ortağı olmadığı gerekçesiyle, davanın husumet cihetinden reddine karar verilmiştir.
Dairemizden geçen emsal dosyalardan anlaşıldığı üzere, Avrupa ülkelerinde toplanan fonların doğrudan Türkiye"ye aktarıldığı, kayıt dışı sermayenin Türkiye"deki ... hisseleri ile değiştirildiği, ... ...."nin yatırım stratejisi bulunmadığı, şirket ortaklarının mali yatırımlar ile ilgili bilgi ve deneyimleri bulunmadığı, kar dağıtımı yapılmadığı, ... ... varlığının Türk ... Grubuna kredi vererek bilinçli olarak azaltıldığı, kredi ve iştiraklerin muhasebe defterine usulüne uygun kaydedilmediği, ... ...."nin ikraz sözleşmeleri karşılığında alacağını Türkiye"de mukim ... Grubu şirketlerinin hisselerini devralarak tahsil yoluna gittiği, ... ... ile ikraz sözleşmesi düzenleyen şirketlerin yüklendikleri borçları için herhangi bir geri ödemede bulunmadıkları, borçlarını hisse senetleri ile takas etmek suretiyle kapattıkları tespit edilmiştir.
Bu durumda, Dairemizden geçen emsal dosyalardan anlaşıldığı üzere, ... .... ile Türkiye"de mukim ... Grubu şirketler arasında ikraz sözleşmeleriyle Türkiye"deki mukim ... Grubu şirketlere para akışı sağlandığı sabit olduğuna göre, artık bu aşamadan sonra davacının zararından davalının haksız fiil hükümleri uyarınca sorumluluklarının bulunup bulunmadığı üzerinde durularak, haksız fiil, hile ve aldatma olgusunun tespiti yapılırken SPK, TBMM, MASAK raporları, davalı şirketin yöneticileri hakkındaki ceza dosyaları, bu dosyalardaki tanık beyanları da nazara alınarak, davalının hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesi ve davalıların zamanaşımı def’inin de buna göre değerlendirilmesi suretiyle oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar vermek gerekirken, yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 05/06/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.