14. Hukuk Dairesi 2015/14480 E. , 2016/5278 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 05.03.2014 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 02.06.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar ... v.d. vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Davacı, maliki olduğu 553 parsel sayılı taşınmazın yola bağlantısının bulunmadığını ve yola ihtiyacı olduğunu, bu nedenle 553 parsel sayılı taşınmaz lehine, davalılara ait 551 parsel sayılı taşınmaz üzerinden yol olarak kullanmak üzere 6 metre genişliğinde 30 metre uzunluğunda TMK"nın 747. maddesi gereğince geçit hakkı tesisine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini ve alternatif geçit güzergahlarının belirlenmesi gerektiğini savunmuşlardır
Mahkemece, davanın kabulü ile davacıya ait 553 parsel sayılı taşınmaz lehine, davalılara ait 550, 551 ve 552 parsel sayılı taşınmazlar aleyhine geçit hakkı kurulmasına karar verilmiştir.
Hükmü, davalılar ... vd. vekili temyiz etmiştir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Somut olaya gelince; geçit güzergahı belirlenirken bu tür davalarda uygulanan fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi gereğince öncelikle aleyhine yüzölçümü daha büyük olan parsellerden geçit kurulması tercih edilmelidir. Mahkemece tercih edilen güzergahta 550 ve 551 parsel sayılı taşınmazların yüzölçümleri daha büyük ise de 552 parsel sayılı taşınmazdan da bu güzergahın geçmesi nedeniyle zaten küçük olan 552 parsel sayılı taşınmaza fazla külfet yüklenecektir.
Bu itibarla mahkemece öncelikle dosya içerisindeki 16.09.2014 tarihli bilirkişi kurulu raporunun ekindeki fen bilirkişinin düzenlemiş olduğu krokide 551 parsel sayılı taşınmazın sarı renkle ve (B) ile gösterilen kısmındaki iki numaralı alternatif güzergahtan iş makinaları ile makul sürede çalışma yapılmak ve masraf edilmek suretiyle geçit kurulup kurulamayacağı değerlendirilerek, bu alternatif güzergahtan geçit hakkı kurulmasının mümkün olmadığı bilirkişi incelemesiyle gerekçeli olarak ve kesin suretle belirlendiği takdirde diğer seçenekler değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece, belirtilen husus gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
Kabule göre ise 552 parsel sayılı taşınmazın maliki ..."in mirasçılarından davalı ..."ün ... "da ikamet ettiği ve mahkemece adı geçen bu davalının yurt dışı adresine Tebligat Kanunu"nun 25 ve 25/a maddelerindeki yasal düzenlemeye aykırı şekilde doğrudan yapılan tebligatların usulüne uygun yapılmaması da doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02.05.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.