3. Hukuk Dairesi 2016/10641 E. , 2017/731 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki yoksulluk ve iştirak nafakasının artırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde; tarafların 2001’de boşandıklarını, boşanmada 30,00 TL yoksulluk ve 1999 doğumlu çocuk için 30,00 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini; nafakanın bağlanmasından sonra hayat şartlarının ağırlaştığını, çocuğun masraflarının ve okul giderlerinin arttığını, bu nedenle bağlanan nafakanın çok düşük kaldığını ayrıca 13 yıldan bu güne kadar nafaka oranının hiçbir şekilde arttırılmadığını belirterek; davacı için bağlanan yoksulluk nafakasının 350,00 TL’ye, çocuk için bağlanan iştirak nafakasının 350,00 TL’ye çıkartılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde; boşandıktan sonra ekonomik olarak tüm gücünü ve işini kaybettiğini, boşandıktan sonra bir kaç tane işyeri açtığını ancak, tüm işyerlerini borcu nedeniyle kapatmak zorunda kaldığını; bankalara kredi, Maliye ve SSK’ya vergi ve sigorta borçlarının bulunduğunu, bu borçlarını ödeyemediğini; ayrıca, boşandıktan sonra yeniden evlendiğini, bu eşinden de bir çocuğunun olduğunu, bu çocuğun dahi ihtiyaçlarını karşılayamadığını ve eşinin çocuğun ihtiyaçlarını karşıladığını, aylık 400,00 TL kira ödediğini; davacının Kuşadası"nda ikamet ettiğini ve burada bir işte çalıştığını, boşanma kararı ile bağlanan nafakayı dahi düzenli olarak ödeyemediğini, ekonomik olarak zor durumda olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davacının yoksulluk nafakasının arttırılması talebinin aradan geçen zaman içerisinde davalının kazancında büyük oranlarda düşme olduğu şu an itibarıyla her iki tarafında asgari ücret düzeyinde kazançlarının bulunduğu anlaşıldığından reddine; müşterek çocuk için iştirak nafakasının arttırılması talebinin kısmen kabulü ile aylık 250,00 TL olarak belirlenmesine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının tüm davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2)Yoksulluk nafakalarının artırılmasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
TMK"nun 176/3.maddesine göre; "İrat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılır." 176/4.maddesine göre de; "tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir."
Her ne kadar yoksulluğun tanımı yasamızda yapılmamış ise de, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 tarih ve 2-656/688 sayılı kararında da kabul edildiği gibi; yeme, giyinme, barınma, sağlık ulaşım, kültür gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir.
Yargıtay"ın yerleşmiş içtihatlarında "asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması" yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmemiştir. (HGK.07.10.1998 gün-1998/2-656-688, 26.12.2001gün-2001/2-1158-1185 sayılı ve 01.05.2002 gün-2002/2-397-339 sayılı kararları)
Somut olayımızda; davacının boşanmadan sonraki dönemde restoranda asgari ücretle çalıştığı tespit edilmiştir.
Nafaka alacaklısı kadının, aldığı 30,00 TL nafaka ile hayatını sürdürmesi, yukarıda belirtilen zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılaması beklenemez. O halde, ihtiyaçlarının karşılanması bağlamında; davacının işe girip çalışması zorunluluk arzetmekte olup, mahkemece; kadının çalışarak elde ettiği gelirle, davalıdan aldığı nafaka miktarı toplamının, onu, yoksulluktan kurtaracak düzeyde bulunmadığı ve yaklaşık 13 yıl önceki tarih itibariyle takdir edilen yoksulluk nafakasının, paranın yüksek enflasyon nedeniyle satın alma gücünü yitirmesi sonucunda değerinin düştüğü hususları gözetilmeli, tanık beyanlarında davalının kuaförlük yaptığı şeklinde beyanlar nedeniyle bu husus araştırmak ve hayat şartlarının ağırlaşması hususu da değerledirilmek suretiyle sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken yoksulluk nafakasının arttırılması talebinin tümden reddine karar verilmesi usül ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının tüm, davacının diğer temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte belirtilen nedenle temyiz olunan kararın, HUMK.nun 428.maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 26.01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.