21. Hukuk Dairesi 2019/2081 E. , 2020/200 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
Davacı, çalışmış olduğu dönemlere ilişkin kurum kayıtlarının gerçek ücretleri üzerinden düzeltilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davacı ile feri müdahil vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
KARAR
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davacının tüm temyiz itirazlarının reddine, feri müdahil SGK vekilinin temyizine gelince,
2-Dava, davacının davalı işverene ait işyerinde 09/11/1998 - 25/10/2007 tarihleri arasında çalıştığı dönemde sigorta primine esas kazancının temyizsiz kesinleşen işçilik alacağı dosyasındaki miktar olan 1.400 TL olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabul kısmen reddine hükümde yazılı şekilde karar verilmiş ise de; varılan bu sonuç usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının davalı işyerinde 09/11/1998 - 25/10/2007 tarihleri arasında ve asgari ücret ile çalıştığının bildirildiği, davalı işyerine ilişkin dönem bordrolarının mevcut olduğu davacının yaptığı iş hususunda tanık dinlendiği ancak yazılı belge araştırması yapılmadığı, emsal ücret araştırması yapıldığı, davacının davalı işveren aleyhine açtığı işçilik alacakları dosyasının 1400 TL ücret üzerinden temyizsiz kesinleştiği dosyada hizmet bildirilen döneme ait bir tane ve hizmet dışı dönemlere ait dört adet personel maaş ödemesi veya personel avansı ödemesi şeklinde adında makbuz olduğu anlaşılmaktadır.
506 sayılı Yasanın 77. maddesinde prime esas ücretler belirtilmiş, 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasa"nın 80.maddesinde de benzer düzenlemeye yer verilmiştir. Buna göre prime esas kazanç olarak gerçek ücretin esas alınması koşuldur. Gerçek ücretin işçinin yaşı, kıdemi, mesleki durumu dikkate alınarak, emsal işi yapan işçilerin aldığı ücret göz önünde tutularak belirlenmesi gerektiği Yargıtay"ın yerleşmiş görüşlerindendir.
Kuruma ödenmesi gereken sigorta primlerinin hesabında gerçek ücretin/kazancın esas alınması gerekmekte olup hizmet tespiti davalarının kamusal niteliği gereği, çalışma olgusu her türlü kanıtla ispatlanabilmesine karşın ücret konusunda aynı genişlikte ispat serbestliği söz konusu değildir ve değinilen maddelerde yazılı sınırları aşan ücret alma iddialarının yazılı delille kanıtlanması zorunluluğu bulunmaktadır. Ücret tutarı maddede belirtilen sınırları aştığı takdirde, tespiti gereken gerçek ücretin; hukuksal geçerliliğe sahip olarak düzenlenmiş bulunmaları kaydıyla, sigortalının imzasını içeren aylık ücreti gösteren para makbuzları, banka kayıtları, ticari defter kayıtları, ücret bordroları gibi belgelerle kanıtlanması olanaklıdır. Yazılı delille ispat sınırının altında kalan miktar için tanık dinlenebileceği gibi, tespiti istenen miktar sınırı aşsa dahi varlığı iddia edilen çalışmanın öncesine ve sonrasına ait yazılı delil başlangıcı sayılabilecek belgeler bulunuyorsa tanık dinlenmesi mümkündür. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 20.10.2010 gün ve 2010/10-480 Esas - 2010/523 Karar, 20.10.2010 gün ve 2010/10-481 Esas - 2010/524 Karar, 20.10.2010 gün ve 2010/10-482 Esas - 2010/525 Karar, 19.10.2011 gün ve 2011/10-608 Esas - 2011/649 Karar, 19.06.2013 gün ve 2012/10-1617 Esas - 2013/850 Karar sayılı ilamlarında da aynı görüş ve yaklaşım benimsenmiştir.
Yukarıdaki yasal düzenleme ve açıklamalar ile ortaya çıkan maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulduğunda, sigorta primine esas kazanç tutarı konusunda öngörülen yönteme uygun inceleme ve araştırma yapılmaksızın, davacının teknisyen olduğu ve eğitim durumu konusunda yeterli araştırma yapılmadan, yazılı delil araştırılmadan, Mahkemece, emsal ücret araştırması ve tanık beyanlarına itibar edilerek, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Ayrıca dönem bordrolarında bildirilen işçilerin çoğunun asgari ücret düzeyinde bildirim yapıldığı bordro tanığının beyanı ile de uyumlu yaklaşık 10-15 işçinin bildirimlerinin ise asgari ücretin iki katı düzeyinde olduğu, hizmet döneminde mevcut olan ödeme makbuzunun da avans veya ücret ödemesi veya birlikte bir ödeme mi olduğu hususunun net olmadığı ve SGK’nın işçilik alacakları dosyasında taraf olmayıp işçilik alacakları dosyasının SGK’yı bağlayıcı olmadığı delil niteliğinde olduğu davacının 1400 TL’lik talebi yönünden de 10 yıl boyunca aynı ücret ile çalışmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu da dikkate alınmalıdır.
Kabule göre de; tüm araştırmalar sonucu prime esas kazanç tespiti yapıldığı takdirde hükümde kabul edilen ayları tek tek hesaplayıp ayrı ayrı göstererek infazı mümkün şekilde hüküm kurulmalı şimdiki gibi infaza elverişsiz hüküm kurulmamalıdır.
O halde, feri müdahil Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edenlerden davacıya yükletilmesine
27/01/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.