23. Hukuk Dairesi 2014/7152 E. , 2015/6279 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 05/05/2014
NUMARASI : 2012/136-2014/94
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalılar arasında 03.09.2008 tarihli danışmanlık sözleşmesinin yapıldığını, 18.11.2008 tarihinde bu sözleşmenin karşılıklı olarak feshedildiğini, daha sonra davalı şirketin hisselerinin dava dışı İngiliz Fuarcılık şirketi İTE Ltd. tarafından satın alınması görüşmelerinin tekrar başlaması üzerine 01.12.2009 tarihinde yeni bir danışmanlık sözleşmesi imzalanarak davalı şirketin hisselerinin satılmaları hususunda müvekkili şirket tarafından davalılara danışmanlık hizmeti verilmeye devam edildiğini, müvekkilinin proje oluşturduğunu, bu süreçte hisselerin devri için müzakerelerin gerçekleştirildiğini, sözleşmenin imzalanabilir duruma geldiğini ancak davalı şirketin ortada hiçbir neden yokken hisse alım sözleşmesini imzalamaktan kaçındığını ve danışmanlık sözleşmesini tek taraflı olarak feshettiğini, fakat sonradan sözleşmenin amacına uygun olarak müvekkilinin dışarıda bırakılmak suretiyle müvekkilinin önerdiği yol doğrultusunda anlaşmanın sağlandığını, müvekkilinin danışmanlık sözleşmesi uyarınca tüm yükümlülüklerini ifa ettiğini ve bedeli hak ettiğini ileri sürerek, 100,000 Euro işlem priminin davalılardan ihtarnamenin tebliğ tarihi olan 24.10.2011 tarihinden itibaren dövize uygulanan en yüksek mevduat faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, zamanaşımı itirazında bulunarak davacı şirket ile müvekkili arasında düzenlenen 03.09.2008 tarihli danışmanlık sözleşmesinin karşılıklı mutabakat ile 18.11.2008 tarihinde feshedildiğini, bu durumun davacı şirketinde kabulünde olduğunu, dava dışı yatırımcı firmanın müvekkiline daha sonra yeni bir teklifte bulunması üzerine davacı şirket ile 01.12.2009 tarihinde yani bir danışmanlık sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme kapsamında davacı şirket tarafından müvekkili şirketin hisselerinin kısmen ya da tamamının dava dışı İTE GROUP PLC"ye satılması modelinde bir proje hazırlandığını ve sunulduğunu, gerek satış modeli gerekse fiyat konusunda ortaya çıkan anlaşmazlık karşısında yapılan görüşmelerin bir sonuca ulaştırılamadığını, danışmanlık sözleşmesi uyarınca davacı şirketin müvekkil şirketin satılması yönünde koyduğu modelin müvekkili şirket ortakları tarafından benimsenmediğini ve hayata geçirilmediğini, 31.12.2010 tarihinde başka bir şirket ile danışmanlık sözleşmesi yapılarak hizmet alındığını, yapılan satışın davacı dışında hazırlanan model doğrultusunda gerçekleştiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde devir bölünme ve hisse değişimi işlemlerininde 5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu"un 19. maddesi 3. bendi kapsamında yapılabileceği, bu doğrultuda yapılacak olan çalışmaların hiçbir kurumun kendi modeli olarak addedilemeyeceği, danışmanlık şirketlerinin bu maddenin uygulanması esnasında tarafların hazırlık ve süreci tamamlamasıyla ilgili işlemlerini yönlendirme ya da yönetme kısmında hizmet ifa edecekleri, davacının danışmanlık hizmetine istinaden tahakkuk ettirilmiş bulunan alacaklarını tahsil ettiği konusunda çekişme bulunmadığı, davacının iddia ettiği başarı primini hak ettiği hususunun da mevcut delillerle ispatlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Uyuşmazlık, taraflar arasında imzalanan 01.12.2009 tarihli 2. sözleşmeden kaynaklanan işlem prim alacağına ilişkindir. Mahkemece alınan bilirkişi raporu yeterli incelemeyi ihtiva etmemektedir. Taraflar arasında imzalanan ilk sözleşme tarafların karşılıklı anlaşmaları ile feshedildiği hususunda anlaşmazlık yoktur. Daha sonra mevcut sözleşme imzalanmıştır. Ve uyuşmazlıkta, bu sözleşmenin kapsamında kalan hizmetin verilip verilmediği ve işlem prim alacağını davacının hak edip etmediği noktasında toplanmaktadır. Davalı şirketin bölündüğü ve bölünmeye uygun olarak da şirket hisselerinin devrinin yapıldığı dosya kapsamından Davalı tarafın iddiasında bölünmenin sözleşmenin feshinden sonra 3. şirket ile yapılan danışmanlık sözleşmesi uyarınca gerçekleştirildiği ileri sürülmüştür. Oysa dosyadaki bilgilere göre bölünmenin 28.12.2010 tarihinde yapılıp tescil edildiği, davalı tarafın 3. bir şirket olan Odin"le 31.12.2010 tarihinde danışmanlık sözleşmesi imzalandığı belirlenmiştir. Bu durumda konusunda 3 kişilik uzman bilirkişi heyeti oluşturularak ilk ve 2. sözleşme hükümleri ile 28.12.2010 tescil tarihli bölünme ve 31.12.2010 tarihli Odin şirketi ile yapılan danışmanlık sözleşmeleri birlikte değerlendirilerek ve davalı tarafın iddiası da dikkate alınarak ispat yönü üzerinde de durularak ve dayanakları da gösterilmek suretiyle açıklamalı gerekçeli, denetime elverişli rapor alınıp oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken yukarıda belirtilen hususlar açıklığa kavuşturulmadan eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 05.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.