17. Hukuk Dairesi 2015/16785 E. , 2018/9356 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yargılaması sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın kabulüne dair verilen hüküm, davalı sigorta şirketi vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, davacıların desteği oğullarının yolcu olarak bulunduğu, davalıların sürücü ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu desteğe ait aracın karıştığı trafik kazasında desteğin vefat ettiğini belirterek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile 3.000,00"er TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen, 50.000,00"er TL manevi tazminatın davalı Egemen"den tahsilini talep etmiş, dilekçe ile talebini ıslah etmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile, davacı Kadın için 25.372,00 TL ve Yusuf için 22.454,00 TL maddi tazminatın Egemen yönünden olay tarihi 05/06/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz, Euro Sigorta şirketi yönünden dava tarihi 04/09/2012 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek adı geçen davacılara verilmesine, davacılar için ayrı ayrı 50.000,00"er TL manevi tazminatın olay tarihi 05/06/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte Egemen"den tahsil edilerek davacılara
verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı sigorta şirketi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı sigorta şirketi vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
Dava, trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
2-Destekten yoksunluk zararının hesabında müteveffanın gelirinin belirlenmesi tazminatın doğru tespitinde önemli bir yer tutmaktadır. Somut olayda; bilirkişi raporunda müteveffanın (destek) geliri hesaplanırken, bilirkişi tarafından emlak danışmanlığı ve araç kiralama işi yapan desteğin gelirinin, asgari ücret olarak kabul edilemeyeceği belirtilerek, asgari ücretin 1 katı gelir esas alınmak suretiyle tazminat hesabı yapıldığı anlaşılmaktadır.
Dava dilekçesinde desteğin emlak danışmanlığı ve araç kiralama işi yaptığı ve aylık gelirinin 1.800,00-2.000,00 TL civarında olduğu, zabıta araştırmasında emlak ofisinde çalıştığı, vergi kaydının bulunmadığı, SGK İl Müdürlüğü cevabi yazısında, sigortalı desteğin eşinin başvuru yapması halinde ölüm aylığı bağlanabileceği belirtilmekte olup, hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise; asgari ücretin 1 katı gelirin esas alınarak hesaplama yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu halde, davacılar desteğinin ölmeden önceki gelir durumuna ilişkin olarak dosyaya herhangi somut bir veri sunulamadığı, sigortalı olarak kaydının bulunduğu anlaşılmakla, Sosyal Güvenlik Kurumundan bu husus araştırılmaksızın afaki olarak asgari ücretin 1 katı kadar gelir elde edebileceğinin kabulü doğru olmamıştır.
3-Davacıların hükmolunacak tazminata dava ve ıslah dilekçelerinde yasal faiz talep etmelerine karşın, talep aşılmak suretiyle davalı sigorta şirketi yönünden reeskont faizine hükmedilmesi uygun bulunmamıştır.
4-Davalı sigorta şirketi manevi tazminattan sorumlu olmamasına karşın, manevi tazminata ilişkin harç nedeniyle sorumluluğuna hükmedilmesi de uygun görülmemiştir.
Kabule göre de; davacılar desteğin anne ve babası olarak tazminat talebinde bulunmaktadırlar. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, desteğin eşi, anne ve babası dikkate alınarak, desteğin gelirinin %70"lik kısmı hak sahipleri arasında paylaştırılmak suretiyle hesaplama yapılmış, mahkemece tazminat hesabında uygulanan pay oranı uygun bulunarak karar verilmiştir.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporundaki pay oranı hatalıdır.Şöyle ki; Dairemizin yerleşmiş uygulamasına göre, destekten yoksun kalanların destek paylarını belirlerken desteğin gelirinin bir kısmını kendisine bir kısmını da eş, çocukları ile sağ olan ana ve babasına ayıracağı varsayılmalıdır.
Bu genel bilgi ışığında; hayatın olağan akışına göre çocuğun ileride evleneceği ve en az iki çocuk sahibi olacağı kabul edilerek, desteğin evleninceye kadar gelirinin yarısını kendi ihtiyaçları yarısını da anne ve babası için ayıracağı varsayılarak bu dönemde desteğe iki anne ve babaya birer pay vermek suretiyle desteğin tüm gelirine oranlandığında evlenmeden önceki dönem içinde anne ve babanın her birine %25 pay verilmesi gerektiği, desteğin ileride evlenmesi ile birlikte desteğe iki eşe iki anne ve babaya birer pay verilerek, yine desteğin tüm gelirinin oranlanarak anne ve babaya %16"şar pay ayrılması, desteğin bir çocuğunun olması durumunda iki pay desteğe, iki pay eşe bir pay çocuğa ve birer pay anne ve babaya ayrılmak suretiyle desteğin tüm gelirine oranlandığında anne ve baba için %14"er pay verilmesi daha sonra ikinci çocuğun doğacağı varsayılarak bu kez desteğe iki, eşe iki, çocukların her birine birer ve anne ve babaya birer pay verilerek desteğin tüm gelirine oranlanarak anne ve babaya 12,5"er pay verilmesi gerekirken az yukarıda yazıldığı şekilde desteğin gelirinin % 70"lik kısmının davacı anne, baba ve eşe ayrılması, bunun yanında çocuklarının olacağı varsayımı gözetilmeksizin hesaplama yapılması uygun olmayıp, bu yönde bilirkişi raporunun hükme esas alınması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı sigorta şirketi vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2), (3) ve (4) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı sigorta şirketi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı Euro Sigorta A.Ş."ye geri verilmesine 22/10/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.