14. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/12477 Karar No: 2016/5257 Karar Tarihi: 02.05.2016
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2015/12477 Esas 2016/5257 Karar Sayılı İlamı
14. Hukuk Dairesi 2015/12477 E. , 2016/5257 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 14.08.20012 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; asıl ve birleştirilen davanın reddine dair verilen 15.01.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı-davalı vekili ve davalı-davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _ K A R A R _ Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemine ilişkindir. Birleştirilen dava, Türk Medeni Kanunun 723. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece dava konusu taşınmazın tapu kaydında davalılar-birleştirilen dosya davacılarının murisi Halil Irmak lehine muhdesat şerhi bulunduğu belirtilerek davanın ve birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacılar- birleştirilen dosya davalıları ve davalılar-birleştirilen dosya davacıları vekilleri temyiz etmiştir. 22.12.1995 tarih ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında vurgulandığı üzere, eşya hukukunda, muhdesattan, bir arazi üzerinde arz malikinden başkasına veya bir paydaşa ait yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, sahibine arazi mülkiyetinden ayrı, bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak sağlamaz. Muhdesat sahibinin hakkı, sadece şahsi bir haktır (TMK m. 722, 724, 729). Bir kişi lehine muhdesatın tespitine ve bunun kütüğün beyanlar hanesine yazılmasına 3402 sayılı Kadastro Kanununun 19/II. maddesi imkan sağlamaktadır. Anılan hüküm uyarınca "Taşınmaz mal üzerinde malikinden başka bir kimseye veya paydaşlardan birine ait muhdesat mevcut ise bunun sahibi, cinsi, ihdas tarihi ve iktisap sebebi belirtilerek tutanağın ve kütüğün beyanlar hanesinde gösterilir."
Bu tür bir hakkın zemin üzerindeki binanın veya ağaçların yok olması gibi bazı nedenlerle ortadan kalkacağı kuşkusuzdur. Diğer taraftan, Türk Medeni Kanununun 1012. maddesi hükmü gereğince de kaydın terkini kütükte hak sahibi görünen bütün ilgililerin rızasına bağlı olarak yapılabilir. Türk Medeni Kanununun 1026. maddesi uyarınca terkin işlemi yapacak merci ise ilgili tapu müdürlüğüdür. Ne var ki, bu tür bir belirtme Türk Medeni Kanununun 684. maddesine sınırlama getirerek muhdesat konusu ile arazinin bütünleşmesine engel olacağından arazi sahibinin mülkiyet hakkını ileri sürerek ve muhdesat bedelini hak sahibine ödemesi suretiyle mahkemeden terkin talebinde bulunması olanaklıdır. Bu durumda mahkemece yapılması gereken iş, mahallinde keşif yapılarak bilirkişilere belirtme konusu hakkın dava tarihindeki rayiç bedelini hesaplattırmak, bulunacak bu bedeli davacılar-birleştirilen dosya davalılarına depo ettirmek, bedel depo edildiği takdirde tapu sicilinde davalılar-birleştirilen dosya davacılarının murisi lehine yapılan belirtmeyi terkin ederek davayı bu şekilde kabul etmek, aksi halde davanın reddine karar vermek olmalıdır. Mahkemece bu husus gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.