21. Ceza Dairesi 2015/4992 E. , 2016/3116 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet
1- Sanık hakkında, özürlülük derecesi düşük olan değişik şahıslara malullük maaşı bağlanmasını sağlamak, 2022 sayılı 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkındaki Kanunda öngörülen imkanlardan istifade ettirmek ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu"nda belirlenen vergi muafiyetlerinden yararlandırmak maksadıyla değişik şahıslara özürlülük derecelerini yüksek gösteren sahte sağlık kurulu raporlarını menfaat karşılığı temin ettirdiğine yönelik istihbari bilgilerin alınması üzerine soruşturmaya başlanıldığı, bu kapsamda .... Sulh Ceza Mahkemesi’nin 25.12.2007 gün ve 2007/1438 Değişik İş sayılı kararı ile sanığın “rüşvet, evrakta sahtecilik ve suç işlemek amacıyla örgüt kurmak” suçlarını işlemekte olduğuna ilişkin kuvvetli şüphenin bulunduğu ve başka suretle delil elde etme imkânının bulunmadığı kabul edilerek ... ve ... numaralı cep telefonlarının 3 ay süre ile iletişimin tespit ve dinlenilmesi kararı verildiği, daha sonra... Sulh Ceza Mahkemesi’nin 24.03.2008 gün ve 2008/360 Değişik İş sayılı kararı ile de anılan numaralara ilişkin verilen kararın 3 ay süreyle daha uzatılmasına dair ek karar verildiği, 29.04.2008 günü kolluk tarafından sanığın ve haklarından hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen temyiz dışı sanıkların ev ve işyerlerinde yapılan aramalarda ..., ..., ... ve ... haklarında sahte olarak düzenlettirildiği iddia olunan sağlık kurulu raporlarının sanık ile bağlantısına ilişkin herhangi bir delil elde edilemediği gibi yargılama sırasında diğer sanık savunmaları ve dinlenen tanık beyanları ile de bu konuda her hangi bir tespit ve bulgu elde edilememesine rağmen mahkemece yargılama sonucunda anılan iletişimin tespiti ve dinlenmesine dair kararları uyarınca elde edilen kayıtlar sübut delili olarak kabulü ile hükme dayanak yapılarak sanığın resmi belgede sahtecilik suçundan mahkumiyetine karar verilmiş ise de; sübuta dair tüm deliller gibi iletişimin tespiti neticesinde elde edilen görüşmelere ilişkin tutanakların da delil olarak kullanılabilmesi için CMK"nun 206/2-a ve 217/2. maddeleri gereğince hukuka uygun olarak elde edilmiş olması gerektiği cihetle; suç tarihinden yürürlükte bulunan 5271 sayılı CMK"nun 135/6 maddesindeki “Bu Madde kapsamında dinleme, kayda alma ve sinyal bilgilerinin değerlendirilmesine ilişkin hükümler ancak aşağıda sayılan suçlarla ilgili olarak uygulanabilir” şeklindeki düzenleme ile hangi suçlar yönünden iletişimin tespiti kararı verilebileceğinin tek tek sayıldığı ve uygulamada bu suçların katalog suç kavramı ile tanımlandığı, 6. fıkranın (a) bendinde sayılmayan başka bir ifade ile katalog kapsamına girmeyen suçlar yönünden iletişimin tespiti, dinlemesi ve sinyal bilgilerinin değerlendirilmesinin yapılamayacağı ancak buna rağmen katalog kapsamına girmeyen suçlar yönünden alınan iletişimin tespitine yönelik kararların uygulanması sonucu elde edilen kayıtlarının ayrıntısı Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun, 13.6.2006 gün ve 2006/4 MD-122-162
sayılı kararında da açıklandığı üzere hukuka aykırı elde edilen delil olduğunun kabulü gerekeceği, buna göre somut olayda; iletişimin tespitine yönelik kayıtlara dayanılarak mahkumiyet kararı verilen “resmi belgede sahtecilik” suçunun 5271 sayılı CMK"nun 135/6 maddesinde sayılan katalog suçlardan olmadığı, anılan maddede sayılan suçlardan birine dönüşme olanağının da bulunmadığı, her ne kadar iletişimin tespiti kararları anılan maddede sayılan “rüşvet ve suç işlemek amacıyla örgüt kurmak” suçlarından alınmış ise de, soruşturma sonucunda “rüşvet” suçundan herhangi bir kamu davasının açılmadığı, “suç işlemek amacıyla örgüt kurmak” suçundan açılan davada ise delil yetersizliğinden beraat kararı verildiğinden, anılan iletişimin tespitine ilişkin kayıtların CMK"nun 135/6-a bendindeki katalog kapsamında bulunmayan “resmi belgede sahtecilik” suçu yönünden hukuka aykırı olarak elde edilmiş delil olduğu, hukuka aykırı biçimde elde edilen delillerin, Türk Ceza Yargılaması Hukuku sisteminde hükme esas alınamayacağı dolayısıyla dosya kapsamında hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen bu kayıtlar dışında bulunan diğer delillerin değerlendirilmesi sonucu sanığın hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesi gerektiği gözetilmeden hukuka aykırı delil niteliğindeki kayıtların esas alınması suretiyle yazılı şekilde mahkumiyet hükümleri kurulması,
2 - Kabule göre de;
a- Ayrıntısı Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 22.04.2014 gün, 2013/11-397 Esas, 2014/202 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, belgelerde sahtecilik suçunun hukuki konusunun “kamu güveni” olduğu cihetle, sanığın, haklarında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilen ..., ... ve ..."ya aldırdığı sahte raporların tarihleri ve aralarındaki zaman farkı birlikte dikkate alındığında, eylemlerinin bir suç işleme kararının yerine getirilmesi amacıyla kanunun aynı hükmünü, kısa zaman aralıkları içerisinde, birkaç kez ihlal etmek suretiyle zincirleme resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturduğu, ancak sanığın güttüğü amaç ve saik, suç konusunun önemi kastın yoğunluğu ve sahte belge çeşitliliği dikkate alınarak temel cezanın alt sınırdan uzaklaşarak tayin ve tespitinin gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde anılan üç rapor yönüyle ayrı ayrı mahkumiyet hükmü tesis edilmesi,
b- 5271 sayılı CMK"nun 5728 sayılı Yasa ile değişik 231/5. maddesi uyarınca 2 yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasına ilişkin mahkumiyet hükmünün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için, sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olmamış bulunması, mahkemece sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları gözönünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması ve suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi gerekmektedir. Buna göre adli sicil kaydı bulunmayan sanığın hukuksal durumunun belirtilen yasal ölçütlere göre değerlendirilmesi yerine "sanık ... hakkında koşulları oluşmadığından CMK 231/5. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına," denilmek suretiyle yasal olmayan gerekçeyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,
c- Adli emanete kayıtlı bulunan suça konu belgelerin akıbeti hakkında bir karar verilmemesi, yasaya aykırı,
d- T.C. Anayasa Mahkemesi"nin, TCK’nın 53. maddesine ilişkin olan, 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı iptal kararının 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış olmasından kaynaklanan zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 05.04.2016 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
İletişimin tespiti, dinlenilmesi ve kayda alınmasına ilişkin kayıtların, hükme esas alınarak mahkumiyet kararı verilebilmesi için CMK"nun 206/2-a ve 217/2. maddeleri gereği hukuka uygun olarak elde edilmiş olmaları gerekir.
Somut olayımızda; Sanık ... hakkında, rüşvet, suç işlemek amacıyla örgüt kurmak ve evrakta sahtecilik suçlarından yapılan soruşturma sırasında; .... Sulh Ceza Mahkemesinden usulüne uygun alınan kararda, sanığın ..., numaralı telefonlarının 3 ay süre ile iletişiminin tespiti, dinlenilmesi ve kayda alınmasına karar verildiği, aynı yer 2. Sulh Ceza Mahkemesinin kararı ile bu sürenin 3 ay uzatılmasına karar verildiği, anılan kararlarda usul ve yasaya aykırı bir hususun bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, elde edilen iletişimin tespitine ait kayıtların yasal olmadığı, hukuka aykırı olduğu söylenemez.
Burada çözülmesi gereken ilk sorun, CMK 135/8. maddesi kapsamında sayılan katalog suçlardan olan “suç işlemek amacıyla örgüt kurmak” suçunun soruşturması esnasında mahkemeden usulüne uygun olarak alınan karara dayanılarak ve hukuka uygun olarak elde edilen iletişimin tespitine ilişkin kayıtlara istinaden açılan dava neticesinde, anılan maddede sayılan bu katalog suçlarla ilgili mahkumiyet kararı verilmemesi halinde, bu delillerin hukuka aykırı hale gelip gelmeyeceğine ilişkindir. İkinci sorun ise; iletişimin tespitine esas olan katalog suç hakkında beraat karar verilmesi durumunda, dosyadaki diğer deliller ile mahkumiyet hükmü kurulup kurulamayacağına dairdir.
Ceza ve Usul Yasalarımızda, hukuka uygun olarak elde edilen iletişimin tespitine ilişkin kayıtların mahkumiyete yeterli olmamaları durumunda hukuka aykırı hale geleceklerine ve katalog suç hakkında beraat kararı verilmesi üzerine de iletişimin tespiti dışındaki diğer delillerin değerlendirme dışı kalacağına ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır.
.... Asliye Ceza Mahkemesinin dava dosyası ve ekleri incelendiğinde; sanık ... ... savunmasında, "ben polikliniklerin yerini bildiğim ve bazı hastaların işlerini kanuni prosedürü bildiğim için bu kişilere yardımcı oluyordum. Bu kişilerden 100-200 TL almışımdır." diyerek bazı hastalardan para aldığım kabul ettiği,
Sanık ... Yaylanın, "yeğenim MY"ye rapor almak İçin komşumuz ... aracılığıyla ... İle İrtibata geçtik. Amacımız hak kaybını gidermekti. ... ... ile telefonla görüşmüş, ... yol göstermek için bir miktar para istemiş, bunun için biz de bu alışverişten vazgeçtik. Zira bizim hastamızın zaten sakatlığı vardı, dolayısıyla yeniden para ödemek istemedik." dediği,
Tanık İ. ...nın ifadesinde, “babası olan MD adına özürlü aracı alıp ÖTV ödememek için %90 özürlülük raporu gerektiğini, bu raporu almak için ... ile görüştüğünü, sanığın 2.000 TL istediğini, en son olarak 1.750 TL para talep ettiğini” beyan etmiştir.
... ve diğer bir kısım tanıklar benzer şekilde beyanlarda bulunarak, sanık ..."in kendisini hastanede çalışan biri olarak tanıttığı ve özürlü raporu almak isteyen kişilere rapor temin ettiği ve bu raporlar karşılığında da menfaat sağladığı belirlenmiştir.
Sanık ... ... yardımı ile alındığı kabul edilen ..., ..., ... ve ..."ın raporlarının, içerik itibarıyla gerçeğe aykırı ve sahte olduğu, soruşturma sırasında hakem hastaneden alınan raporlarla suça konu raporlar arasında bariz farklar bulunduğu tespit edilmiştir.
Sanık ..."in, hastaneye gelip muayene ve rapor almak isteyenlere yardımcı olduğuna ve bu kişilerden para aldığına ilişkin ikrarı, sanığın yardımcı olduğu kişilerden para istediğini belirten tanık-sanık beyanları, suça konu raporların içerik itibarıyla sahte olarak düzenlendiğine dair hakem hastaneden alınan raporlar gibi delillerin mahkemece değerlendirilmesi ve bunlara dayanılarak mahkumiyet hükmü kurulmasını engelleyen bir yasa metni bulunmamaktadır. Bu nedenle, çoğunluğun, dosyadaki delillerin, "resmi belgede sahtecilik suçu yönünden hukuka aykırı yöntemlerle elde edildiğine ve Türk Ceza Yargılaması Hukuku sisteminde hükme esas alınamayacağına” ilişkin (1) nolu bozma gerekçesinin yasal olmadığı kanaatindeyiz.
Açıklanan nedenlerle; ... .. Asliye Ceza Mahkemesinin 2008/442 E. 2012/437 K. sayılı kararının bozulmasına ilişkin çoğunluğun (1) nolu gerekçesine katılmamaktayız.