10. Hukuk Dairesi 2017/1782 E. , 2018/2955 K.
"İçtihat Metni".....
Dava, kesilen ölüm aylığının yeniden bağlanması gerektiğinin ve Kurumun borç tahakkukuna dair işleminin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ..... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
.... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı, davalı Kurumca 506 sayılı Yasa kapsamında babasından aldığı ölüm aylığının, eşi ile birlikte fiilen yaşadığı gerekçesi ile kesilmesi ve borç tahakkuk ettirilmesi işleminin iptalini ve kesilen aylığın yeniden bağlanması gerektiğinin tespitine karar verilmesini istemiştir.
II-CEVAP:
Davalı Kurum, davacı hakkında yapılan tespit ve denetim raporu ile birlikte ifadesinin de bu yönde olması nedeniyle talebin kabulünün mümkün olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI:
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk derece mahkemesi, davacı hakkında ..... 1. Aile Mahkemesi"nin 2009/309 Esas, 2009/1239 Karar sayılı ilamı ile anlaşmalı olarak boşandığı, boşanma ilamının 21/01/2010 tarihinde kesinleştiği, davacının 26/06/2012 tarihine kadar boşandığı eşi ile fiilen birlikte yaşadığının ... İl Müdürlüğü"nün 25/12/2014 tarih, 2014/Ö.G./61 sayılı raporu ile anlaşıldığı, davacının 26/06/2012 tarihinden sonra Ortabağlar Mahallesine taşındığı, davacının yukarıda belirtilen denetmen raporundaki kendi beyanında "boşandıktan sonra boşandığım eşim Hasan Şahinbaş ile çocuklarımın zorlamasıyla birkaç yıl beraber yaşadım, Arabayatağı Mahallesinde ikamet ettiğim dönemde beraber yaşıyordum, Ortabağlar Mahallesine taşındıktan sonra kesinlikle beraber yaşamadım" şeklinde ifadesinin bulunduğu, yine dosya arasındaki 21/04/2016 tarihli kolluk araştırma tutanağından çevreden yapılan araştırmada davacı ve boşandığı eşinin 2010 ile 2012 tarihleri arasında çocuklarıyla birlikte kiracı olarak aynı çatı altında yaşadıklarının sabit olduğu, dosya arasındaki davacının adres hareketlerini gösterir nüfus müdürlüğünden alınan kayıtta 05/12/2011 tarihindeki adresi "... Mah. 2. ... Sokak N: 33-1 ... .." adresi olarak beyan edilmişse de, denetmen raporuna ekli tutanakta ilgili adreste davacının oturmadığının sabit olduğu, yine dosya arasındaki davacının boşandığı eşi .... ... ait Uedaş"tan celp edilen abonelik kaydına ilişkin belgede ... ... "... Mah. .. ... N: 11 " adresindeki abone kaydının 22/06/2010 tarihinde başladığı 10/01/2012 tarihinde sona erdiğinin belirtildiği, davacıya ait adres hareketlerini gösterir nüfus kaydında da aynı adresin 05/07/2010 tarihinde davacıya ait olduğunun belirgin olduğu tüm dosya kapsamından ... İl Müdürlüğü"nün 25/12/2014 tarih, 2014/Ö.G./61 sayılı raporunun aksinin sabit olmadığı anlaşılmakla ispat edilemeyen davanın reddine dair karar vermiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
..... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi, dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı avukatının istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan REDDİNE dair karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı, eksik araştırma ve tanıkların beyanlarının taraflı olduğu iddiası ve yanılgılı değerlendirme ile karar verilmesi ve resen dikkate alınacak diğer nedenlerle kararın bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE ESASIN İNCELEMESİ:
Eski eşiyle 21.01.2010 tarihinde boşanmasını takiben 506 sayılı Yasa kapsamında sigortalı olup da 01.07.2007 tarihinde vefat etmiş olan babası üzerinden hak sahibi sıfatıyla 09.04.2013 tarihli tahsis talebine istinaden 01.02.2010 tarihinden itibaren birikmiş olmak kaydı ile ölüm aylığı bağlanan davacı hakkında davalı kurumca yapılan inceleme sonrasında tutulan 25.12.2014 tarihli denetmen raporu ile davacı hakkında fiilen birlikte yaşadıkları gerekçesi ile 27.01.2015 tarihli kurum işlemi ile 01.02.2010-16.02.2015 tarihleri arasında kalan dönem bakımından yapılan tüm ödemelerin 5510 sayılı Yasanın 96’ncı maddesinin “a” bendi kapsamında borç tahakkuku yapıldığı anlaşılmaktadır.
5510 sayılı Kanunun 56"ncı maddesinin ikinci fıkrasına dayalı açılan bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve özellikle taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir. Bu aşamada,özellikle Anayasa"nın 20., 5510 sayılı Kanunun 59., 100., 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun 28., 45., 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 3., 45 – 53., 4857 sayılı İş Kanununun 32., 01.10.2011 günü yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 6., 24 – 33., 189., 190., 191., 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 6., 19., 20., maddeleri ve diğer ilgili mevzuat hükümleri göz önünde bulundurulmak suretiyle yöntemince araştırma yapılmalı, tarafların göstereceği tüm kanıtlar toplanmalı, bildirilen ve dinlenilmesi istenilen tanıkların ifadeleri alınmalı, davacı ile boşandığı eşinin yerleşim yerlerinin saptanmasına ilişkin olarak; muhtarlıktan ikametgah senetleri elde edilmeli, ilgili Nüfus Müdürlüklerinden sağlanan nüfus kayıt örnekleri ile yerleşim yeri ve diğer adres belgelerinden yararlanılmalı, adres değişiklik ve nakillerine ilişkin bilgilere ulaşılmalı, özellikle ilgili Nüfus Müdürlüğü’nden adres hareketleri, tarihleriyle birlikte istenilmeli, ilgililerin su, elektrik, telefon aboneliklerinin hangi adreste kimin adına tesis edildiği saptanmalı, seçmen bilgi kayıtları getirtilmeli, varsa çalışmaları nedeniyle resmi/özel kurum ve kuruluşlara verilen belgelerde yer alan adresler dikkate alınmalı, boşlanılan eş 4857 sayılı Kanun hükümleri kapsamında yer almakta ise adına ödeme yapılabilecek özel olarak açılan banka hesabı bulunup bulunmadığı belirlenmeli,davacının kiracı olarak kaldığı iddiası bakımından kira sözleşmesi olup olmadığı, var ise, bu kira sözleşmesinin kim tarafından imzalandığı, kira bedellerinin kim tarafından nasıl yatırıldığı araştırılmalı, böylelikle “boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama” olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Diğer taraftan, uyuşmazlığın çözümü açısından özellikle belirtilmelidir ki, 5510 sayılı Kanunun 59 ve 100. maddeleri uyarınca Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından tutulan tutanaklar aksi kanıtlanıncaya kadar geçerlidir. Diğer bir anlatımla, yetkili kişilerce düzenlenen ve tarafların ihtirazi kayıt koymaksızın imzaladığı tutanaklar aksi kanıtlanıncaya kadar geçerli olup, aksi ancak yazılı delille kanıtlanabilir.
Ne var ki, aksi kanıtlanıncaya kadar geçerli olan "tutanaklar" ile ifade edilen; Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından belgelere dayalı olarak düzenlenmiş olanlar ile belgeye dayalı olmamakla birlikte düzenlenmesinde hazır bulunan işveren, işçi veya üçüncü kişi beyanları uyarınca düzenlenerek doğruluğu ilgili kişilerin imzaları ile tasdik edilen ve imza inkârına konu olmayan tutanaklardır.
Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından yapılan incelemelere dayalı tutanakların değerlendirildiği ve varılan sonucun yazıya geçirildiği raporların, sadece memur veya müfettiş tarafından düzenlenmiş olmaları, anılan raporların 4857 sayılı İş Kanunu’nun 92/son maddesi ile 5510 sayılı Kanunun 59 ve 100. maddeleri kapsamında aksinin yazılı delille kanıtlanması gereken belgeler olarak kabulleri için yeterli değildir.
Buna göre, özellikle, rapor veya ekli tutanaklarda imzası bulunmayanlar yönünden, söz konusu tutanakların aksinin yazılı delille kanıtlanması yükümünden söz etmek mümkün değildir.
Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları ve iş müfettişi raporlarının, rapora dayanak alınan tutanaklar ile birlikte değerlendirilmesi ve ancak belirtilen nitelikteki ekli tutanakların anılan Kanun kapsamında aksi sabit oluncaya kadar geçerli belge olduğunun kabulü, değinilen yasal düzenlemeler karşısında zorunludur.
Eldeki davada ise, Mahkemece 21.01.2010-26.06.2012 tarihleri arasında kalan dönem bakımından yapılan irdeleme ve verilen karar isabetli ise de, 26.06.2012 tarihi sonrası bakımından yapılan araştırmanın karar vermeye yeterli olduğundan bahsedilemez. Özellikle davalı kurumun denetmen raporunda yapılan araştırma ve kayıtlı verilere göre davacının 26.06.2012 tarihine kadar eski eşi ile aynı Mernis adreslerini kullanmalarına göre 26.06.2012 tarihine kadar yapılan ödemelerin istirdadının uygun olacağı hususu belirlenmiş ise de, davalı Kurumca yapılan işlem ile 01.02.2010-16.02.2015 tarihleri arasına yönelmesi karşısında, 26.06.2012-16.02.2015 tarihleri arasında kalan dönemde de yukarıda yapılan açıklamalar kapsamında araştırma ve irdeleme yapılmalı, yapılacak irdeleme ve araştırmada sadece davacı bakımından değil, eski eşinin de ikamet, seçim ve fatura kayıtları ile davacı ile eski eşinin 01.10.2008 tarihinden sonraki seçim kayıtları ile medula sistemi üzerindeki adres kayıtlarının mahkemece araştırılması ile bu gibi kayıtlarının ayrı ayrı irdelenmesi gerekleri dikkate alınmalıdır.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın reddine karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir
O hâlde, davacı avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ..... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: .... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının davacıdan alınmasına, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 03.04.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.
....